Kıyamet günü translate Spanish
399 parallel translation
Kıyamet günü çok yakın.
El día del juicio final está muy próximo.
İşte Kıyamet Günü geliyor.
El último juicio.
Denizlerin ötesinden dağ gibi gelir. Karaya doğru ilerler. Kıyamet günü gibi.
Salió del mar como una montaña y avanzó por la tierra, como el Día del Juicio Final.
Kıyamet günü gibi.
Es como el día del juicio final.
- Sadece Kıyamet Günü hakkında.
- Sólo sobre el fin del mundo.
Aynı kaçılamaz Kıyamet Günü gibi.
Como el fin del mundo : Es ineludible.
Kadın, erkek, çoluk çocuk şaşkına dönmüş bağrışıp koşuşuyor herkes kıyamet günü gelmiş gibi.
¡ Hombres, mujeres y niños miran, gritan y corren como si se acabara el mundo!
Kıyamet Günü kapımızda.
El día del Juicio Final.
Kıyamet günü...
El día del Juicio Final.
Kıyamet Günü.
Es el día del Juicio Final...
Kıyamet Günü.
El día del Juicio Final.
Kıyamet Günü, belki.
El día del Juicio Final, tal vez.
Eserleri, Aziz Petrus Bazilikası, Sistine Şapeli Musa, Davut Heykeli Kıyamet Günü Sahnesi, Adem'in Yaratılışı ve benzerleri.
Notable por San Pedro, la capilla Sixtina, Moisés, David El ultimo juicio, la creación del mundo... y, y.
Kıyamet günü silahı.
El artefacto del Día del Juicio Final.
- Kıyamet günü silahı.
- El Arma del Juicio Final.
Kıyamet günü sistemimizden haberleri var :
Ellos saben que quizá tengamos un "sistema del fin del mundo" :
Kıyamet günü yaklaşıyor.
¡ No importa! Pronto será el Juicio Final.
Eninde sonunda Kıyamet günü gelecek.
¡ Serán condenados en el Juicio Final!
"Kıyamet Günü".
Se trata del "Juicio Final".
Dinle! Kıyamet Günü bu!
Por eso se Ilama "El Juicio Final".
"Kıyamet Günü" nü resmedeceğim.
Voy a dibujar "El Juicio Final".
Kıyamet günü.
lo mejor sería que sonará ya la hora del apocalipsis.
Kıyamet günü.
El apocalipsis.
Erotik yüzyılın laneti. Kıyamet günü.
La maldición del siglo erotico, ¡ el apocalipsis!
Kıyamet Günü gelecek!
¡ Llega el Día del Juicio Final!
Ve Kıyamet Günü geliyor!
¡ Ya llega el Día del Juicio Final!
Kıyamet Günü geldi günahkarlar.
Es el Día del Juicio Final, pecadores.
- Kıyamet günü bile mi?
- ¿ También el día del juicio?
- Özellikle kıyamet günü.
- Especialmente el día del juicio.
Bones, hiç kıyamet günü makinesi diye bir şey duymuş muydun?
Bones, ¿ ha oído hablar de la máquina del juicio final?
Yıllar önce birisinin bir savaşta kullandığı kıyamet günü makinesi.
Una máquina que alguien usó en una guerra hace miles de años.
20. yüzyılda, Hidrojen Bombası kıyamet günü makinesiydi.
En el siglo XX, la bomba H era su máquina del día del juicio final.
Tanrım Vincenzo Pomella kulunun ruhunu tüm günahlardan arındırman için sana yalvarıyoruz... Arındır ki ; kıyamet günü azizler arasındaki yerini almak için tekrar dirilebilsin.
Señor, te rogamos... que liberes el alma de éste, tu siervo Vincenzo Pomella... de todo vínculo de pecado... para que en el gloria de la resurrección... pueda alzarse de nuevo para vivir entre los santos.
Bunu kıyamet günü ödeyeceksin!
, también llegará para ustedes el Día del Juicio.
Bir çeşit kıyamet günü aleti mi evlat?
¿ Una especie de máquina del Día del Juicio Final?
Onların Kıyamet Günü silahı.
Su arma del Juicio Final.
- Tek soru sormadan arkadaşlık teklifi ettiler - Kıyamet günü için tekrar güçlendiğimi hissediyorum - Rahip Faria'ya verdiğim sözü tutmak için
Me han ofrecido su amistad sin hacer preguntas, hasta el día queme sentí con fuerzas para cumplir la promesa que le hice al abad Faria.
Tam olarak Kıyamet Günü değil. Her ne ise, Bay Moore ile bu konuyu görüşüp...
Pero, bueno, hablaré con el Sr. Moore esta tarde...
Dünyanın kendisi Kıyamet Günü'dür. Yaşamayı, iradenin yadsınması olarak ve intiharı yadsımanın eylemi olarak görmek çok büyük bir yanlış anlaşılma olacaktır.
Pero sería un enorme malentendido verlo como una negación de la voluntad de vivir, ver el suicidio como una negación activa.
Bugünün dünyasında böyle bir sözü verirken iyi düşünmek gerekir. Çünkü sonuçta hepimiz kıyamet günü hesap vereceğiz.
En el mundo actual conviene tomar en serio estas promesas porque el día del Juicio Final se nos pedirá cuentas a todos.
Kıyamet günü geldi sandım!
¡ Pensaba que era el día del juicio final!
Korkunç kıyamet günü yargılanacağız.
Por el Día del Juicio. Por la Divina Majestad...
Nihai kıyamet günü silahı.
El arma del juicio final.
Kıyamet günü geldiğinde dirilip doğruluncaya dek Bu dizelerde yer alacak ve sevenlerin gözünde yaşayacaksın.
Entonces, hasta tu propio Juicio, aquí estarás, en los amantes ojos.
İsrafil'in borusu Mahşerin Dört Atlısı, Kıyamet Günü, her şey.
La trompeta de Gabriel... los Cuatro Jinetes, el Juicio Final y todo eso.
- kıyamet günü geldi.
- El día ha llegado.
Gerçekten kıyamet günü.
El final de los tiempos se acerca.
Kıyamet Günü olduğunu söyleyenler...
Los líderes religiosos dicen que es el Día del Juicio- -
Kıyamet Günü'nü kaçırmak istemezsin, değil mi?
No querra perderse el dia del juicio, ¿ o si?
O zaman kıyamet günü yaklaştı demektir.
Pues entonces se acerca el Día del Juicio.
Kıyamet Günü'nden bahsediyorlar. Ve tüm alametler o kadar korkunç ki.
Y de las terribles profecías...