English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ M ] / Mum

Mum translate Spanish

2,315 parallel translation
Odamda 30 tane kokulu mum var.
Tengo más de 30 velas olorosas en mi cuarto.
Bir kaç mum yakacağım, sakıncası yoksa.
Si no te importa, encenderé unas velas.
Az mı mum yaktım?
¿ Apagué las velas?
Beni yüzüstü bırakmadığın için kiliseye gidip mum yakarak Tanrı'ya şükretmediğim bir pazar günü bile olmadı.
Sabes, no pasa un domingo de iglesia encendiendo velas... en que no agradezca a Dios que no me delataras.
Bir kitap olacak Ulysses mum boya yazilmis
Un libro que haría que Ulises estuviera escrito con crayones
Bu güzel mektubu bir de kırmızı mum ile kapatıp pulu yapıştırıp ona öyle yollamıştı.
Pero ésa fue la carta que le mandó. La envió en un sobre lacrado a mano. Cosas así.
Mum mu yaktın?
Usted encendieron velas?
İki tane, Tommy, üç, dört, beş biraz daha, altı, korsanım, yedi, sekiz mum.
Hay dos, Tommy, tres, cuatro, cinco un par más, seis, mi pirata, siete, ocho velas.
Yani, tıpkı, kayran mum gibi mi?
¿ Sabe usted, como, velas Glade?
Ama o çeşit olanlar, tıpkı, seksi kayran mum gibi.
Ese tipo, pero eran, como, sexy velas Glade.
Yeniden bir mum yanar mı?
¿ se encenderá de nuevo una vela?
- ben... aptallık işte. birkaç yanan mum vardı, uykuya daldım, ve...
Fue una estupidez. Había velas encendidas. Me quedé dormido y...
Onu sevmiş olmasam mum yakar mıyım?
¿ Encendería velas si no la amara?
Hayır hayır, mum ışıgında akşam yemeği planlamıyordum.
No es como planeaba una cena a luz de las velas.
Üzülürsün, odana gidersin ışıkları kapatırsın, bir mum yakarsın ve sonra ruhunun derinliklerindeki duygusal yere iner ve şöyle yaparsın.
Te sientes mal, vas a tu cuarto... apagas las luces, enciendes una vela... y vas a ese profundo lugar emocional donde haces esto :
Neden, birkaç mum yaktığın için mi?
¿ Por qué, porque usted encendió un par de velas?
Neden birkaç mum daha yakmıyorsun?
¿ Por qué no enciendes más velas?
Güzel, iri eller, üstünde dört tane mum olan çilekli pasta ya da paketinden çıkmamış jilet taşıyan eller...
Grandes manos, llevando una torta de frutilla con cuatro velas en ella... o desenvolviendo una hoja de afeitar...
Angel! Senin için bir mum yakarız!
¡ Angelito, te vamos a prender una velita!
Tüm geleceği, bir mum gibi sönüp gitti.
Su futuro, apagado como una vela.
Vay canına! Mum sihri!
¡ El Acto de la Vela!
Fakat o 14 yıl boyunca sunağa mum yakıp da iyileşmem için dua etmedikleri tek bir gün bile olmadı.
Pero de esos 14 años cada uno de sus días han encendido una vela en el altar rogando a Dios por mi mejoría.
Mum ışığı seremonileri.
Vigilias y velas.
Mirasımla bir mum dükkanı açmak istiyorum.
Quiero abrir una tienda de velas con mi herencia.
Mirasımı kullanarak bir mum dükkanı açmak.
Usar mi herencia para abrir una tienda de velas.
Bir Hindu öldüğünde, ailesi cenazesinin yanına bir mum yakarmış.
Cuando muere un hindú su familia enciende una vela junto a su cuerpo.
Çünkü Hindular, ruhun bedenden ayrılınca ne yapacağını bilmediğine inanırlar. Mum ışığı, ruha kalacak bir yer sağlar.
Eso es porque los hindúes creen que cuando el alma abandona el cuerpo está confusa, y la vela le proporciona un sitio donde vivir.
Beyaz mum, ışık koruması gündüz ve gece bizi korkularımızdan serbest bırak.
"Vela de blanco, luz de protección, libéranos del miedo de día y de noche".
Fazla mum var mı?
¿ Hay más velas?
"Titrek mum ışığında ortaya çıkan Kyoto geyşasının pırıl pırıl ruju."
EL IRIDISCENTE LÁPIZ DE LABIOS DE LA GEISHA DE KYOTO... A LA TENUE LUZ DE UNA VELA...
Yağ çok pahalılaştı. O zaman mum kullan.
El aceite se volvió mas caro asi que usa una vela.
- Pekala, en son ne zaman birlikte mum ışıkla yemek yedik? - Böyle olmaz.
- Ese no es el tema.
Sadece birkaç mum daha lazım. Affedersiniz.
Necesitamos traer un par más de latas aquí, un par más- - Oh, disculpen.
Mum ışığında 2 kişilik bir yemek masası daha yeni servis edilmeye hazırlanmıştı.
Sin embargo hubo una cena con velas puesta para dos que él por casualidad nos tiene preparado
Ivır zıvır değerinde dedikodular Ölüm meleği tarafından dağıtılırken ; Titreyen mum alevinde..
Como los cotillas susurran lo que una baratija se merece, espiados por los lechos de muerte que la penumbra de las velas parpadean ;
Hayır, tek bir mum bile bulamadım.
Nada, ni una triste vela.
Mum ve opera eşliğinde.
Con velas y ópera de fondo.
* Alev alsın sahne ve sönsün mum misali *
Light up a stage and wax a chump like a candle. encandilo el escenario y sale un fogonazo como una vela.
... altı köşeli yıldız şeklinde bir mum yapmıştı.
una vela en forma de una estrella de David.
- George, bu dönemde Belçika'da ölülerin anısına mum yakma adeti vardır. Korkunç hikâyeler anlatılmaz.
George, en esta época en Bélgica, la costumbre es encender velas en memoria de los muertos, no contar historias macabras.
Cadılar Bayramı dehşet öyküleri anlatacak zaman değil,.. ... ölüler anısına mum yakma zamanıdır.
Halloween no es un momento para contar historias macabras sino para encender velas por los muertos.
Mum ışığında yemek yememiz gerekiyordu.
Deberíamos estar a cenando a la luz de las velas.
- Mum da yok sanırım.
- Supongo que no hay velas.
Mum, kahve makinesi...
F.B.I.
- Peter, her masada mum var.
Peter, hay una vela en todas las mesas. Lo sé.
Mum ışığında akşam yemeği olan?
La indicada? cena a la luz de las velas?
Mum dükkânındaki adam bunun bir denizci düğümü olabileceğini düşünüyorlar. Buna benzer bir şeyi daha önce kargo gemilerinde görmüş.
El chico de la tienda de avíos de pesca cree que es un nudo marinero, similar a los que ha visto en los cargueros.
Ne yani bu Kurukafa'nın arkasından mum mu yakacaksın?
¿ Y? ¿ Iba a ascender de viejito el "calavera", carajo?
Her mum Saray'daki bir Rahibe'yi temsil eder.
Cada vela representa a una Hermana del Palacio.
Havaya girelim diye mum aldım.
He comprado una vela para preparar el ambiente.
Baban için bir mum yak.
Y enciende una vela por él.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]