English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ M ] / Mır

Mır translate Spanish

534,101 parallel translation
- Hayır, canım.
- No, linda.
Hayır kızım. Bundan sonra kimseyle konuşmayacaksın.
Amiga, no hables con nadie de ahora en adelante.
Küvetlere destek için bile forma alırım.
Yo lo compraría para apoyar las tinas.
Cidden vuracağım sanırım.
Estoy bastante seguro de que le dispararé.
Kendimizi terörden korumak için silahlanmamız şart sanırım.
Supongo que debemos tener armas para protegernos del terrorismo.
Kilo alırım, daha büyük bir patlama yaparız.
Subiré de peso y la explosión será más grande.
Bir komedi kulübünde işe başladım ama komedyen olarak değil, fedai olarak, biletleri toplayıp içeri girsinler diye bağırıyordum.
Terminé en un club de comediantes. No como comediante, sino como portero.
Sonra gerçek yazarlık işleri almaya başladım. "Gerçek" ağır oldu ama
Luego conseguí trabajos reales de escritor. "Real" es una palabra importante.
Sonraki gün aylardır hissetmediğim kadar iyi uyandım.
Al día siguiente, me sentía como nunca en meses.
Hadi "Irkçı Geliyor ama Değil" diye bir oyun oynayalım. Hazır mıyız?
Juguemos a "Parece racista, pero no lo es". ¿ Listos?
" Sikimde değil oğlum, sen hazır olana kadar spor yapayım.
"Me importa una mierda. Haré ejercicio hasta que estés listo".
Görmek için epey dikkatli bakmalısınız, ben de onu yapmayı seçtim sanırım.
Hay que entrecerrar los ojos para verlo. Yo elegí entrecerrarlos.
Hayır! Bu sadece tavşan deliğine ilk adım.
No, esto solo es el primer paso dentro de la madriguera.
Hayır, ama sanırım yanıldım.
No, pero creo que estaba equivocado.
Sanırım, bu bir toplama noktası.
Es un punto de recogida, creo.
Ben... affedersiniz, sanırım eski bir arkadaşı gördüm.
Disculpa, creo que he visto a una vieja amiga.
Bu uzaktan kumanda şifre kırıcı mı?
¿ Eso es un código cifrado remoto?
Büyük günün için hazır mısın Lonnie?
¿ Preparado para tu gran día, Lonnie?
- Architect toplantıyı kontrol ediyor. 6 ağır silahlı adam saydım. - Aram?
- ¿ Aram?
David, bir yatırımcının kimliğini tespit etmek için sana ihtiyacım var.
No se mueva. David, necesito que me ayudes a identificar a un depositario del banco.
Ceketim kırışık mı?
¿ Se está arrugando mi chaqueta?
Hayır, anladım.
No, yo me encargo.
Ve yaptığımızda, karşılaştığınız bu davanın, FBI'nın tam kuvveti ile sizin ve kuruluşunuzun üzerine gelmesiyle karşılaştırıldığında küçük bir mesele olduğunu anlayacaksınız.
Y cuando lo hagamos, se dará cuenta de que este juicio al que se enfrenta es un asunto pequeño comparado a lo que pasará cuando toda la fuerza del FBI se venga encima suyo y de su organización.
Sanırım müvekkilimin demek istediği şey...
Creo que lo que mi cliente quiere decir...
Sanırım burada işimiz bitti.
Creo que ya terminamos aquí.
Helen'in babası John Tadsen, serbest yatırım fonu deviydi.
El padre de Helen, John Tadsen, era un titán de un fondo de cobertura.
Sanırım bu adamı içeri alıp üzerine gidebiliriz.
Creo que podríamos traer a este tipo y hacer el intento con él. No.
Sanırım fikrini değiştirdi.
Supongo que cambió de opinión.
Umarım bu dosya onun panzehirine yardımcı olacaktır.
Con suerte, ese expediente ayudará con su antídoto.
Üç muhasebecim, bir çift para aklama aracı, bir avuç... yatırım danışmanı ve bankacılar.
Tres de mis contadores, un par de personas que lavan mi dinero, un puñado de... asesores de inversiones y banqueros.
Belki gezegenler olabilir diye düşündüm, ama sanırım dinozorları seçeceğiz.
Pensé que quizá podría ser el de los planetas, pero creo que nos decidiremos por el de dinosaurios.
Hazırsın sanırım.
Veo que ya estás listo.
Sanırım yeterince duydum.
Creo que ya he oído bastante.
Smoll'un ölümünün yarattığı durumu çözemezsem, bütün çalışmalarımız zangır zangır ve kalıcı bir şekilde mahvolur.
Si no puedo contener la hemorragia que ha provocado la muerte de Smoll, todo nuestro trabajo podría llegar a un permanente y abrupto parón.
Saldırı altındayım, Elizabeth, ve kimin yaptığını bulmam lazım.
Estoy bajo ataque, Elizabeth, y tengo que averiguar quién es.
Sanırım bu adam, bugün erken saatlerde çıkış yaptı.
Creo que este hombre dejó su hotel hoy a primera hora.
Öyle ya da böyle bu kaçınılmazdı sanırım.
Bueno, supongo que era inevitable de una forma u otra.
- Hayır, Hazmat takımı kızı götürdü bile. - Sen neyden bahsediyorsun?
No, el equipo de contención ya la ha trasladado. ¿ De qué estás hablando?
- Sanırım korkuyorum. - Neyden?
- Supongo que estoy asustada.
Dilimle ve bir buz parçası ile aldatıcı bir şeyler yaparım ve onları alırım.
Haré uno de mis trucos con la lengua y un cubito de hielo y me lo llevaré.
Ve sanırım sakinleştirici sesimle konuşurken vuruluyorum.
Y supongo que me estoy dando cuenta ahora, dado que estoy hablando con una voz relajante.
Ben de bir tane alırım.
Cogeré una.
Sanırım hepimiz bunda hemfikiriz.
Bueno, creo que todas estamos de acuerdo.
Size bir sır vereyim mi, hiç bulaşık yıkamadım.
Nunca he fregado un plato.
Sanırım şimdi atlıyoruz.
Supongo que vamos a dar saltitos.
Sabrım sınırlıdır.
Mi paciencia tiene un límite.
Sanırım takip ediliyoruz.
Creo que nos están siguiendo.
Hayır, bir randevu için Jill'in pahalı bir kolyesini ödünç almıştım ama şimdi bulamıyorum.
No, Jill me dejó un collar caro para una cita y ahora no lo encuentro.
Çalışırım.
Lo intentaré.
Sanırım anevrizması varmış.
Creo que ha tenido un aneurisma.
Sanırım çiçeklerle şansımı deneyeceğim.
Creo que me voy a quedar con las flores.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]