Nazik translate Spanish
9,227 parallel translation
Sana daha nazik davranamam Danny.
No puedo ser más flexible contigo, Danny.
Dannycik kendine nazik, zengin zeki mi zeki bir manita bulmuş.
Danny se encontró un papito adinerado y listo.
Çok nazik bir davet, Majesteleri ama korkarım reddetmek durumundayım.
Una exquisita invitación, Su Excelencia, pero me temo que tendré que rechazarla.
Nazik gibi göründün ama değildin!
¡ Estaba fingiendo ser amable, pero no era así!
Ne olmuş yani, nazik bir adam gelip, yardım etti.
Bueno, un hombre amable detuvo y me ayudó.
Şimdi odama akşam yemeğimi getiren çok nazik bir delikanlı.
Un joven muy amable que acaba de traerme la cena.
Nazik ol.
Sólo cálmate.
Lütfen nazik olup, daha iyi anlaşıması için, ne kadar iyi göründüğünü tarif edebilir misin, şimdi?
¿ Eres tan amable de describirlos para que Henry, comprenda mejor lo bien que se ve ahora?
Biraz nazik olup ayağa kalkar mısın?
¿ Podrías ser tan amable de pararte por favor?
Nazik ol.
Pórtate bien.
# Bana karşı nazik olmayacak mısın?
♪ Así que ¿ no puedes ser amable conmigo?
Erkeklerin klitoris hakkındaki en büyük yanlışları, bulabildiklerinde yani fazla nazik davranmaları.
El mayor error que los chicos cometen con el clítoris si lo encuentran, es que son muy buenos con él.
- Lütfen nazik ol.
- ¡ Con cuidado, por favor!
Evet, insanlar çok nazik davrandı.
- La gente se ha portado muy bien.
Evet. Çok nazik biri.
Es muy agradable.
Bu onun çok nazik, ama bu doğru değil.
Eso es muy amable de él, pero no es cierto.
Nazik, eğer.
Si, a los de tu tipo.
Nazik ol.
Sé amable.
Tatlı, nazik çocuklar.
Dulces y amables niños.
- Sadece nazik mi davranıyorsun?
¿ Estás siendo amable?
Balkabağı demenin nazik bir şekli gibi.
Suena como una manera educada de decir palurda.
- Nazik ol.
Con sutileza.
Sadece nazik olmak için yapıyorum.
Y lo hago por educación.
efendim o kadar nazik ki artık burayı kendi evim gibi hissediyorum.
Disculpe, pero el amo es tan amable que a veces creo que este piso es mi propio hogar.
Biraz daha nazik olmayı dene.
Intenta ser un poco amable.
- Nazik davran.
- Sé amable.
- Arkadaşının nazik kalbini kırdın.
- Estás rompiendo su corazoncito.
Gnocchi benim nazik mideme biraz fazla.
El gnocchi es un poco extremo para mi delicada constitución.
Bir dahaki sefere bu kadar nazik olmam.
La próxima vez, no seré tan amable.
Nazik olacağına söz verirsen, vereceğim söz.
Si prometes ser educado, me comprometo a seguir sirviendo.
Sen çok nazik ve çok tatlısın, ve ben heyecanlıyım.
Es muy lindo y tierno. Y estoy excitada.
Sadece nazik olalım. Cat gibi olmak istemeyiz.
Y sean buenas, no queremos ser como Cat.
Nazik davran ona.
Ten piedad.
Unutma, nazik davran ve sula, özellikle dişiyi.
- Recuerda, mantenlas limpias y humedas especialmente a la hembra.
Nihayet nazik, son derece cömert ve duygusal olarak müsait, ateşli bir çocukla tanışmıştım.
Cuando por fin conozco a un tío bueno que es amable, presentable y emocionalmente disponible.
Bariz dehşete rağmen oyunda neredeyse nazik bir şeyler var.
A pesar de su evidente salvajismo, hay algo casi amable en juego.
Pasha, biraz nazik lütfen.
Pasha, si fueras tan amable.
Nazik ve iyi bir adam.
Es un hombre amable, un buen hombre.
- Nazik olmaya çalışıyorlar.
- Intentan ser amables.
- Nazik mi?
- ¿ Amables?
Çok nazik olduğunuzu söylüyor.
Ella dice que es muy amable.
Hoşnutlukla gülümseyen suratlarımızı dünyaya sunarken artık daha da nazik, kusursuz ve mahfuzuz.
Ahora somos más refinadas, más precisas, y estamos más protegidas cuando mostramos nuestras agradables caras al mundo.
Nazik ol ve sıkı çalış.
Sé educado y trabaja duro.
Belki de nazik?
Gentil, tal vez?
Çok nazik ve iyi bir adamdır.
Es un hombre muy gentil y amable.
Nazik bir müzisyen alkış seslerini duyamadığını farketmiş, bu yüzden...
Un músico pensativo dio cuenta de que no pudo oír los aplausos, así que...
Nazik bir kadınsınız, Farnaz Hanım, ama çok tepeden bakıyorsunuz.
Usted es una mujer amable, Farnaz-Khanoum, pero está llena de desprecio.
Ne kadarda nazik bir şehir değil mi?
Dime que tipo de ciudad es esta
- Lütfen nazik ol.
- Con cuidado.
Sadece nazik olmaya çalışıyordum.
- Sólo trataba de ser amable.
Nazik olun, Ne yapıyorsun sen.
Sea amable, que estas haciendo?