O değildi translate Spanish
9,531 parallel translation
O değildi.
No era ella.
- Tanrı aşkına, evet, eminim o değildi.
Por el amor de Dios, sí, estoy segura de que no era.
daha yeni döndüm evetitatilde olan o değildi ama tamam gerçekten canım Jaredi oturtup ona bu... işkolik hareketine son vermesini söylemen gerekiyor evet, konuşmamız gereken çok şey var
Acabas de regresar. Sí, él no está de vacaciones. Está bien, en serio, cariño, necesitas sentarte con Jared, y decirle que este acto de adicto al trabajo tiene que parar.
Bunu öldüren o değildi.
Eso no fue lo que la mató.
Ama hayatım, geçit törenine seni sokan o değildi ki.
Pero, cariño, ella no te apuntó al concurso.
Maksat o değildi.
No fue intencionado.
Ama zamana uymayan o değildi. Zaman ona uymuyordu.
Pero no era ella la que no encajaba, los tiempos no encajaban con ella.
Partnerimin kastettiği o değildi.
Tú, por otro lado... Tengo novia, tengo casa.
- Muhtemelen kaçıran o değildi.
- Es probable que no haya sido él.
Bu sabah pirinç dükkânıma ya da öğleden sonra keyif mekânıma sizi getiren yıldızlar değildi.
No fueron las estrellas las que le trajeron a mi tienda de esta mañana, o a mi prostíbulo esta tarde.
Mülküyle, finansal konularıyla benim ilgilenmem gerekiyor ama vefatına doğru aklı başında değildi, o yüzden şifrelerini değiştirmiş.
Y tengo que lidiar con su legado y hay asuntos financieros y no se enteró de que estaba cerca de su final y cambió las contraseñas.
Yoldaş Phineas'ın suçu değildi Yüce Aslan.
No es culpa del hermano Phineas o del León.
"Altın kadar iyi." Bu, aslında o kadar da kötü değildi.
"Tan bueno como el oro". Eso no estuvo tan mal.
Belki de onlar o kadar iyi değildi.
no eran tan geniales.
- Bay Miscavige o sırada orada değildi.
El Sr. Miscavige no estaba en la propiedad en ese momento.
- O Nicklas değildi.
- No fue Nicklas.
Demek istedigim o degildi ama çocuklarina senden iyi bakabilecegim pek çok sekilde ortada Laura.
Ese no era el significado que pretendía. Sin embargo, es evidente que, en cierto modo, puedo cuidar a tus hijos mejor que tú, Laura. ¿ Qué?
O yüzük hiçbir zaman büyükannene ait değildi ve gerçek elmas da değil.
Ese anillo nunca fue de su abuela, y no es un diamante de verdad.
Kaza değildi işte o.
Sí. No... no fue un accidente.
- Kaza değildi işte o.
No... fue un accidente.
Belki de merminin kendi silahından çıktığının farkında değildi.
O quizá no se dió cuenta que la bala salió de su arma
O zaman bozuştuğu kişi kocası değildi?
¿ Entonces la ruptura no iba dirigida a su marido?
Ya da bir rüya değildi. İşe gitsem iyi olur.
O, no fue un sueño.
Tuvalet sırası o kadar da uzun değildi.
La cola del baño no es tan larga.
Güzel yazıymış ama o adam yazdıkları tarihte ölü değildi.
Bueno, es un bonito homenaje, pero este tío no estaba muerto cuando lo escribieron.
O tarz bir iş değildi.
No era esa clase de trabajo.
Satıcı oyuna getirilmekten dolayı mutlu değildi ve o da ihaneti yüzünden Harlow'ı öldürdü ve alışveriş yerinde Bruce'u indirdi.
Al vendedor no le hizo gracia que se la jugasen y mató a Harlow por la traición, y mató a Bruce en el lugar de la compra.
Belki de o kadar bariz degildi.
A lo mejor no ha sido tan obvio.
Hayır, benim değildi o.
No, no era mía.
O kadar kötü değildi, değil mi?
No fue tan malo, ¿ lo fue?
O Lexi değildi.
Eso no era Lexi.
Aşk değildi o.
- No era amor.
- O dünden kalma değildi.
No era de ayer.
Demek katilin sigara içecek kadar zamanı vardı. O halde bu haneye tecavüz değildi.
Así que si nuestro asesino tuvo tiempo de fumarse un cigarrillo, entonces esto no ha sido un allanamiento de morada.
Ya da mesele çanta değildi.
O puede que no se trate de la bolsa.
O zaman o da yabancı değildi.
Entonces no era una extraña.
- O hazır değildi!
Estaba... ¡ No estaba preparado!
Ne yazık ki o ona teklif edilmedi, ama o zaman o inançlı bir kişi değildi, öyle mi?
Es una pena que no se le ofreciera a ella, pero entonces... ella no era una persona de fe, ¿ verdad?
O zamanlar öyle değildi.
No por el momento.
Bir süre sonra fark ettim ki yanımdaki kız kardeşim değildi, "o kişi" idi ve o kişi tehlikeliydi.
Después de un tiempo, entendí que estaba... Ya no estaba con mi hermana, estaba con "esa". Y "esa" era una amenaza.
O değildi.
No fue él.
ama o duruşmada değildi.
Pero no estaba en el juicio.
O gece burada bir büyücü vardı ama o Tommy değildi.
Estoy diciendo que había alguna especie de mago en el bloque anoche, pero no era Tommy.
Hayır o zaman çılgın değildi.
No, entonces no estaba loco.
1990'a gitmek ; beklentiler o kadar yüksek değildi bence.
No creo que, entrando en 1990, las expectativas eran muy altas.
O Duke değildi.
Ese no era Duke...
O tanıdığım çocuk değildi.
no es el chico al que conozco.
Kek iyi olsa da fasulye ezmesi pek iyi değildi.
Las tortitas no estaban mal pero el anko, o pasta de judías, no estaba muy bueno.
O kadar da iyi bir film değildi.
No era tan buena.
Benimle o barda buluşman bir tesadüf değildi.
Encontrarme en ese bar no fue casualidad.
Diğerleri o kadar şanslı değildi.
Los otros no han tenido tanta suerte.