Olmalı translate Spanish
153,467 parallel translation
Güçlü olmalıyız.
Tenemos que ser más fuertes.
Buradan gitmeye hazırlıklı olmalıyız.
Debemos estar listos para marcharnos.
Yalnız kalmış olmalısın.
Debiste sentirte solo.
Jeremiah olacakları öngörmüş olmalı.
Jeremiah supo lo que venía.
Alicia Musa'nın Kitabı'nı çoktan bitirmiş olmalı.
Alicia ya se habrá leído el Éxodo entero. Otras madres se alegrarían por ello.
Yakın olmalıyız.
Tenemos que estar cerca.
Öyleyse daha açık olmalıydınız.
Entonces debió ser más específica.
Bugün şanslı günüm olmalı.
Este tiene que ser mi día de suerte.
İstasyonda işler epey kötüye gitmiş olmalı.
Las cosas deben haber empeorado más en tierra.
Sıcaklık yüksek olmalı.
La temperatura debe ser alta.
Izgara basit bir iştir, ama zamanlamanız kusursuz olmalıdır.
Asar a la parrilla es algo sencillo, pero debes hacerlo en el momento preciso.
Tebasaki, yani tavuk kanadının derisi çıtır çıtır olmalıdır.
En el tebasaki o alas de pollo estilo japonés, la piel debe estar crujiente.
Heykel yapmak için keyfiniz yerinde olmalıdır.
Debes estar de buen humor para hacer una escultura.
En önemlisi, khorovats'ın yanında votka olmalıdır.
Lo más importante es beber vodka cuando comes khorovats.
Birinci sınıf olmalıdır.
Es de primera.
Ama bir sevgi işi olmalı.
Pero debes hacerlo con amor.
Eski günleri, büyüklerimizi düşünüyorum da, onlar daima düşmana karşı hazırlıklı olmalıydılar.
Creo que en los viejos tiempos, con nuestros abuelos, siempre lo debían preparar para el enemigo.
Siz Max ve Caroline olmalısınız.
Vosotras debéis ser Max y Caroline.
Bölgeyi yerle bir etmeden bu işi çözmenin bir yolu olmalı.
Vaya, ¿ qué te dijo? Que asumiste tu responsabilidad.
İleride benimle herhangi bir şekilde ilişkinin devam etmesini umut ediyorsan bu konuya eninde sonunda girmek zorunda kalacağını içten içe biliyor olmalısın.
Bueno, nada tiene que serlo forzosamente. Necesito que le hagas un contrato. Sería el único en la compañía.
Sandicot'tan bahsediyor olmalısın.
- Debes referirte a Sandicot.
Bu fazlasıyla yeterli olmalıydı.
Eso debió ser más que suficiente.
Formunda olmalı ama değil.
Necesita estar bien, pero no lo está.
Unutmuş olmalıyım.
Debí haberlo olvidado.
-... bu çok saçma görünüyor olmalı. - Hayır, öyle düşünmüyordum.
No pensé eso.
Senin fotoğrafların olmalı.
Debiste ser tú.
Bizi ona götürecek bir şey olmalı.
Algo debe relacionarlo con el asunto.
Düşünceli, sakin ve ihtiyatlı olmalıyım.
... ser reflexivo, calmado y considerado.
Evet, sığınağı kendimiz inşa edip güvenlik güçleri tutmamız gerekecek. Mutlak sadakat olmalı.
Sí, tendríamos que haberlo construido nosotros mismos reclutar al personal de seguridad para asegurarnos de su lealtad absoluta.
Ayrıca ailem için de yerimiz olmalı. Matty, Mary, Ned, Connie, Lu, Mo ve Sean.
Y tendríamos que dejar sitio para mi familia para Maddie, Mary, Ned, Connie, Lou, Mo y Sean.
Etrafında tüm ekibin olmalı ki onlar da seni onurlandırabilsin.
Que te rodee toda tu pandilla para que te homenajeen también.
Sen Chuck olmalısın.
Debes ser Chuck.
Her şey daha basit olmalı.
Todo debería ser más simple.
Daha basit olmalı mı bilmem ama olmadığını biliyorum.
No sé si debería. Sé que no lo es.
Korkmuş olmalısın.
Deberías estar asustada.
Onu otelde bırakması ihtimaline karşı, hazırlıklı olmalısın.
Prepárate para la posibilidad que que se haya ido del hotel.
Dönmüş olmalılardı.
Ya deberían haber regresado.
Haklıydın, babamın... kulağındaki bir sesten fazlası olmalıyım.
Tienes razón, tengo que ser... más que solo una voz en el oído de mi padre.
Savaş son çare olmalı.
La guerra es el último recurso.
- "Yorgun olmalısın." İyi uykular.
- Debes estar cansada. Ve a dormir.
Ailemizin geleneklerine saygılı olmalısın.
- Hay que respetar las tradiciones familiares.
Tuggington'ın Saatlik Motel'indekinden daha değişik bir servis olmalı.
Debe de ser un tipo distinto de servicio de habitaciones que el que tienen en el Motel Tuggington por horas.
Senin için çok zor olmalı.
Debe haber sido muy duro para ti.
Fakat geçen hafta elektrik olmadan gerçekten de buna değecek kadar yiyeceğin olacağını sanmıyorum... Belki de Pricemart bizim yerimiz olmalı.
Pero sin electricidad durante la última semana, no creo que haya buena comida para que funcione, así que creo sería mejor Pricemart.
Üst rafta biraz olmalı.
Debe haber por ahí, en la repisa de arriba.
Adrian, sakin olmalısın.
Adrian, tienes que calmarte.
Shelley bir şeyler bulmuş olmalı.
Shelley debió estar tramando algo.
Onları motive etmenin bir yolu olmalı.
Tiene que haber una manera de motivarlos.
İnsanların söylediğini yapmasını istiyorsan kötü insan olmalısın.
Si quieres que hagan lo que dices... deberás ser la villana.
Bunlardan doksan dokuzu iyi olsa bile... kötü olan bir tanesi için hazırlıklı olmalıyız.
Pero siempre hay que prepararse para la restante.
Mutlu olduğun yer orasıysa o halde orada olmalısın.
¿ Eso es lo que aseguras?