Olmalıydı translate Spanish
10,018 parallel translation
Küçük yaştakilere temin etmekten asıl suçlanan sen olmalıydın.
Tú deberías de ser el acusado. Suministrar drogas a un menor...
- Uyuyor olmalıydın.
Deberías estar durmiendo.
- Bu tür şeyleri halletmiş olmalıydın.
- Pensé que ibas a cuidar esas cosas.
Bunu daha önce düşünmüş olmalıydın.
Deberían haberlo pensado antes.
Ailemle olmalıydım.
Debería estar con mi familia.
Kocamla olmalıydım.
Yo debería estar con mi marido.
Sen seni öldüren adamın hala dışarıda olduğunu söylüyordun, ben ise... Orada olmalıydım.
Tu creías que el hombre que te lastimó aún estaba en libertad, y yo pensé... que debería haber estado allí.
Anlayacağınız intikam vazifemde bana katılmanıza itimat etmem için sadakatinizden emin olmalıydım.
Miren, tenía que asegurarme de que eran hombres leales... antes de que pudiera confiar en ustedes para unirme en mi búsqueda de venganza.
Lakin bana tekrar ihanet etmeyeceğinizden emin olmalıydım.
Pero... tenía que tener la certeza de que no me traicionarías... otra vez.
Çoktan buraya gelmiş olmalıydı.
Ya debería estar aquí.
Dergi çoktan çıkmış olmalıydı.
La revista debería estar en venta.
- Burada iş için olmalıydık.
Se supone que estamos aquí por trabajo.
- Şu an mutlu olmalıydın.
Usted debe ser feliz en este momento.
- Yarım saat önce gelmiş olmalıydın.
Hola, debiste haber llegado hace media hora.
O kadar hassas biriydi ki, bir keresinde onu aldatmayı düşünmüştüm ama daha önceki hayatında müneccim falan olmalıydı herhalde. Bunu aklımdan geçirdim. Yapmadım ama düşünmüştüm.
Era TAN sensible que la única vez que pensé en engañarlo él, me habrá leído la mente o algo.
Tesadüf olmadığından emin olmalıydı.
Necesitaba asegurarse de que no era una coincidencia.
12 yaşında olmalıydı.
Debía tener 12 años.
Onları şimdiye kadar bulmuş olmalıydık.
A estas alturas deberíamos haberlos encontrado ya.
- O kadar içkiden sonra acayip zeki olmalıydın oysaki.
Y pensar que la bebida permitirá más nítida
Evet önemli bir yaştı bir şeyler yapmış olmalıydınız.
Sí, creí que como era una fecha importante... ibas a preparar algo.
Kendimizi affetmek olmalıydı.
Debería ser "que nos perdonemos".
Yeni 2Pac albümünü ortaya çıkardığımda her şey yerli yerinde olmalıydı. - 2Pac ne?
Todo tenía que ser perfecto para cuando le muestre lo nuevo de 2Pac.
Zack'in yanında olmalıydım.
Debería haber estado aquí para Zack.
Daha açık olmalıydım.
Debí ser más vigilante.
Hâlâ başarılı olamamamızın bir sebebi olmalıydı.
Tiene que haber alguna razón... por la que aún no hemos triunfado.
Babam, Varick'le beraber olmalıydı. Ben de babamın dikkatini çekmiş oldum.
Mi padre podía estar con Varick y yo conseguí la atención de mi padre.
Bugün atıcı ben olmalıydım.
Debería estar lanzando hoy.
Basit olmalıydı...
Es solo que...
Bir inanç şekli olmalıydı ve hepimiz buna dahil olmuştuk.
Tenía que ser una forma de creencia. Y todos nosotros nos metimos en eso.
Eğer zıpkın tekneden atıldıysa o zaman ok kurbanın sırtının daha aşağısında olmalıydı.
Así que, si la ballesta fue disparada desde un bote... Entonces, el virote habría entrado por la parte baja de la espalda de la víctima.
Kurbanın başını hedef alan zıpkın 10-15 cm aşağıdan atılmış olmalıydı ve kurbanın sırtının üst kısmına saplanırdı.
Partiendo de esa altura y apuntando por encima de la cabeza de la víctima... El disparo de la ballesta habría descendido de 10 a 15 centímetros y se habría clavado en la parte superior de la espalda de la víctima.
Kameralar galerilerde olmalıydı.
Las cámaras deberían estar a la vista.
Elliot'ın kıyafetlerinde ya da ellerinde kan yok... ki yakınlıktan dolayı olmalıydı.
No había sangre ni en la ropa ni en las manos de Elliot, y debería haberla habido teniendo en cuenta la cercanía.
Şimdiye çoktan burada olmalıydı.
Ya tendría que haber llegado.
Muhtemelen parasızlık en büyük problem olmalıydı.
Su mayor problema probablemente sería estar arruinado.
- Bir planım olmalıydı.
- Tuve que tener un plan.
- Nefsine biraz hakim olmalıydın.
Deberías haber mostrado algo de auto-control.
İlk önce işimizle ilgili sorumlu olmalıydın.
En primer lugar debemos ser responsables de nuestra profesión.
Size karşı ve ona karşı dürüst olmalıydım ve ondan sadece hoşlanmadığımı onu sevdiğimi söylemeliydim.
Debería haber sido franco con ella y con usted y decir que no solo me gusta... La quiero.
Onun ölümünün kaza olmadığına inanıyor olmalıydı.
Debía de pensar que su muerte... fue más que un accidente.
O kulübün başkanı olduğunu bildiği için o gece o partide olmalıydı.
Sabía que si era el presidente del club, tuvo que haber estado en la fiesta.
Ve eğer ortada bir örtbas varsa bunu da yapan o olmalıydı.
Y si algo se encubrió, él debió de saber qué.
Daha önce sana bir şey verecektim. Bu senin olmalıydı, ama hiçbir zaman bunu sana verme şansı bulamadım.
Se suponía que iba a ser tuyo, pero nunca tuve la oportunidad de dártelo.
Şu an evimizde hayatımızı yaşıyor olmalıydık.
Debemos estar en casa a vivir la vida.
- İtalya yolunda olmalıydın.
Creía que estabas a mitad de camino hacia Italia.
Sen orada değilken biri Tom'u gözlüyor olmalıydı.
Alguien debe haber estado vigilando a Tom mientras no estabas.
Bildiğime göre iki tane şahit olmalıydı.
Recuerdo que había dos Testigos en el Libro de la Revelación.
Normal bir dünya içinde böyle olmalıydı.
En cualquier mundo racional, habría muerto.
Çok ayrıntılıydınız, Bay Crawford. Ama bunun sizi şüpheli olmaktan çıkarmayacağının farkında olmalısınız.
Ha sido muy minucioso, Sr. Crawford, pero se da cuenta de que esto no lo elimina como sospechoso.
Senin olduğundan daha iyi bir balıkçıydı bunu bilmek seni sinirlendirmiş olmalı.
Tuvo que cabrearle saber que era mejor pescador que usted.
Rezidansta falan oturuyor olmalıydın.
- ¿ No deberías tener un ático?