Perşembe translate Spanish
5,033 parallel translation
Sadece Perşembe gününe kadar kal.
- Quédate hasta el jueves. - Steffen...
Sadece perşembe kadar, tamam mı?
Sólo hasta el jueves. ¿ De acuerdo?
Bu sabah uçuşları kontrol ettim. Ve Perşembe günü Kolkata için sadece bir tane var.
Esta mañana revisé los vuelos, y hay uno para Calcuta el jueves.
- Ama ben perşembe gecesi uçuyorum.
No faltaré. Llegaré el jueves a la noche. Puedo hacerlo.
Perşembe günü gidiyorum.
Ya lo decidí. Volaré el jueves.
- Perşembe günü gidiyor musun? .
- Llegas el jueves.
PERŞEMBE
JUEVES
Perşembe günü tekrar görüşelim.
Me gustaría volver a verte el jueves.
Perşembe günü geldiğinde ne olacağına bakarız.
Creo que deberíamos ver cómo funciona el jueves.
Bu Perşembe ve her Perşembe, Belediye kültür merkezinde şiir dinletime hepinizi bekliyorum.
Estoy deseando veros en mis recitales de poesía en el Centro Cultural Municipal todos los jueves, como hoy.
- Larissa, bugün Perşembe.
Larissa, hoy es jueves.
Holly, Perşembe günkü vardiyasını Cumartesi ile değiştirdi.
Holly cambió el trabajo del Jueves por el sábado.
Perşembe gecesi "binlerce yıldız gecesi".
La noche del jueves es'la noche de un millón de estrellas'.
Perşembe günleri evcil hayvan terapisi yapıyoruz.
Hacemos terapia de mascotas los jueves.
O günden beri Salı, Perşembe ve Cumartesi günleri gösterilerde bulunurken nadiren kavalye getirsen de genelde bir grubun etrafında oluyorsun.
Desde entonces has asistido a algunos espectáculos los martes, jueves y sábados generalmente rodeada de compañía, pero ocasionalmente llegando como escort.
Fakat 6 Aralık Perşembe'den beri çalışmalara katılmıyorsun.
Pero has estado notablemente ausente en los entrenamientos desde el jueves seis de diciembre.
Yeni bir araba koltuğu alırım, böylece ona Çarşamba ve Perşembe öğleden sonra... -... senin için de uygunsa bakabilirim.
Compré un nuevo asiento para el auto, y lo llevo el martes, jueves a la tarde si te parece bien.
11 Haziran 1996, Perşembe
Jueves, 11 de julio, 1996.
Klinikten perşembe günü için randevu aldım.
Tengo una cita en la clínica el jueves.
Perşembe geri dönecek.
Vuelve el jueves.
Aslında, geçen Perşembe 56 yaşına bastım.
De hecho, cumplí 56 el pasado jueves.
- Perşembe günü 8 : 30'da?
- ¿ Jueves a las 8 : 30?
- Perşembe 8 : 30, harika.
- ¡ Jueves a las 8 : 30, perfecto!
Perşembe oyuna gidiyor musun?
¿ Cas a ir al juesgo el jueves?
Bu perşembe...
Este Jueves...
Dur bakayım, perşembe gecesi.
Déjame ver... Es jueves por la noche.
Peki perşembe?
Vale. ¿ El jueves?
- Perşembe günü geliyorlar.
- Vienen el jueves, veremos.
Haftaya Perşembe, aynı saatte?
Próximo jueves a la misma hora.
Biliyorum bugün Perşembe değil.
Sé que no es jueves.
Perşembe günü için ameliyatı ayarlayacağız.
La fijaremos para el jueves.
Perşembe günü tamamen dolu diye biliyorum.
Creo que está ocupado el jueves.
Perşembe akşamı bir şey yapacak mısın?
¿ Tienes algo que hacer el jueves por la tarde?
Perşembe günü hazır olacağım.
Yo podré partir el jueves.
Senin de her perşembe günkü gibi müşterilerle içki gecen var, değil mi?
TÚ TIENES TU TÍPICA NOCHE DE BEBIDAS DE JUEVES CON LOS CLIENTES, ¿ VERDAD?
Onunla perşembe günü görüşürüm.
- Hoy no. Lo veré el jueves. - De acuerdo.
Perşembe günüydü, 21 dereceydi, çok güneşliydi.
Era un Jueves- - 70 grados ( 21c ), soleado.
Biliyorsunuz, Carlton perşembe akşamları ebeveynler için bedava işaret dili dersleri veriyor.
Carlton ofrece clases gratuitas de lenguaje de señas los jueves. Bueno.
Tamam. Perşembe belki?
Bien. ¿ El jueves quizás?
Perşembe?
¿ El jueves?
Perşembe iyi.
El jueves está bien.
Hem de Perşembe gecesi olmasın.
Ni un jueves a la noche.
Perşembe günü onu tersine çevireceğim.
Lo tendré reservado para el martes.
Arnie'nin işleri var. Perşembe mi, Cuma mı?
Arnie está de guardia el jueves o el viernes.
Perşembe gecesi arkadaşla mıydınız?
Y el jueves por la noche, ¿ estaba con un amigo?
Pete'e, Mark'ın perşembe gecesi hakkında Beth'e ne söylediğini sor.
Pregunta a Pete, qué le dijo Mark a Beth sobre el miércoles.
Perşembe gecesi nerede olduğun konusunda neden yalan söylüyorsun?
¿ Por qué está mintiendo sobre dónde estuvo la noche del jueves?
Bize perşembe gününü anlat sadece.
Sólo háblenos del jueves
Bugün Perşembe.
Estamos a jueves.
Perşembe.
Jueves.
- Perşembe günü.
El jueves. ¿ Crees que podrás venir con nosotros, Jer?