Perşembe günü translate Spanish
1,237 parallel translation
Perşembe günü St. John's'da teşhis edildi.
La diagnosticaron el jueves.
Onları perşembe günü götüreceğiz.
Vamos a llevarlas el jueves.
Perşembe günü olan randevumu dört gözle bekliyorum.
Estoy ansioso de que llegue mi cita del jueves.
- Ben seni perşembe günü bekliyordum.
- Pensaba que venías el jueves.
Pratik yap ve perşembe günü geri gel.
¡ Vuelve el Jueves y practica!
Perşembe günü olur mu?
¿ Puedes el jueves?
Beni perşembe günü Havana'ya gönderin.
Quiero estar en La Habana el jueves.
- Sonra? Perşembe günü bir kız gelip bunları dosyalıyacak.
Luego, los jueves viene una chica y la archiva.
Yani Perşembe günü eve dönecekler demek.
Eso significa que estarán de vuelta el jueves.
- Perşembe günü.
- El jueves.
Bu Perşembe. Perşembe günü süpernova olacak.
Va a explotar el jueves.
Perşembe günü boşum. O gün evlenmek ister misin?
No tengo planes para el jueves.
- Daha Perşembe günü değiştirmiştim!
- ¡ Me la cambié el jueves! - ¡ No olvides las flores!
Duruşma perşembe günü.
La fecha del juicio es el jueves.
Perşembe günü Bay Brown tepelerde yürüdü. Yanında ailesi ve arkadaşları vardı.
El jueves, el Sr. John Brown caminó por las laderas acompañado de familiares y amigos.
Aslında uzun zamandır bunu düşünüyordum ama son kararımı sanırım....... Perşembe günü verdim.
Hace tiempo que le doy vueltas... pero por fin me decidí, supongo que fue... el jueves.
Perşembe günü o pisliğin GTI'yı ile yaraşacağız.
El jueves corremos con ese gilipollas con su GTI.
Perşembe günü tekrar gelecekmiş.
Ella vendrá a su clase el jueves.
Salı günü Roberts var, perşembe günü haham ve aralarında da Chicago Hope. Bir hayatım var.
Tengo a Roberts el martes, al rabino el jueves "Chicago Hope" entre ambos.
İlk prova perşembe günü.
Primer ensayo el jueves.
Perşembe günü sınır dışı ediliyorum.
Me deportan el jueves.
Bu para perşembe günü buradan çıkmış olacak.
Tenemos que enviar el dinero el jueves.
Geliyorum! Her kimsen, borcumu Perşembe günü ödeyeceğim.
Quienquiera que sea, pagaré el jueves.
Seni Perşembe günü yemeğe götürmek istiyorlar.
Te invitan a comer el jueves.
Bir sonraki gösteri, Perşembe günü!
¡ La próxima actuación será el jueves!
Perşembe günü için sözleştik gibi.
Pues, ya quedé con ella para el jueves.
Evet. Perşembe günü bana gel. Futbol izleriz.
Oye, ven a mi casa el jueves veremos el fútbol, aventaremos cojines...
George bana her şeyi anlattı. Sana karşı neler hissettiğini ve bana ihanet etmiş olacağına inandığın için onu görmek istemediğini anlattı. Perşembe günü arkadaşım olduğun için şükredeceğim.
George me dijo todo de lo que sentía por ti y cómo no lo viste por lealtad a mí y bueno, el jueves agradeceré que eres mi amiga.
Ramazan perşembe günü başlıyor.
El Ramadán empieza el jueves,
Cenazesi perşembe günü.
El funeral es el jueves.
Perşembe günü gel. Özgeçmişini beraber hazırlarız.
Regresa el jueves, y juntos armaremos tu currículum.
Enzo'nun yerinde öğle yemeği, Perşembe günü.
Comemos en "Enzo's", el jueves.
"Perşembe günü." Bugün perşembe, öyle değil mi?
"En jueves" Hoy es jueves, ¿ no?
- Walt, Perşembe günü için sana güvenebilir miyim?
¿ Contamos contigo para el jueves? ¿ Qué te parece?
Bence biz... Perşembe günü çocukları aldığımızda, o gece söyleyelim.
creo que deberíamos... cuando recojamos a los niños el jueves deberíamos decírselo esa misma noche.
Perşembe günü görüşürüz.
Hasta el jueves.
Perşembe günü saat 4'te.
Miércoles a las cuatro.
Carla onu perşembe günü alamıyor. O gün de Jackie için zor.
Carla no puede ir a buscarlo el jueves y es un día ocupado para Jackie.
Pardon New York'a Perşembe günü taşındım.
Disculpen, acabo de mudarme a Nueva York el jueves.
Perşembe günü.
El jueves.
Perşembe günü seni takımda istemiyorum.
No te quiero en el equipo el próximo jueves.
Perşembe dönerim demiştin, böylece cuma günü uçabilirdim.
Vete al carajo. Dijiste que vendrías el jueves, así yo viajaba el viernes...
Jane'in mektubu her zaman Salı günü gelir ama bugün Perşembe.
Bueno, ves, Jane escribe los martes y hoy es jueves.
Nina, perşembe günü olan konferansa katılacak mısın?
Nina, ¿ irás a esas charlas el jueves?
Bugün perşembe, ona göre "rahatlama günü."
Hoy es... miércoles. Lo llama "día sobre la joroba".
Bu ne zaman olacak? Salı günü mü, çarşamba mı, perşembe mi, cuma mı?
¿ Estamos hablando del martes miércoles, jueves, viernes?
Perşembe günü maç nedeniyle Rutland'a gideceğim. - Orada görüşürüz öyleyse.
Te veo ahí.
Perşembe gelemezsin Paul, o gün zaten Şükran Günü.
Mira, no puedes venir el jueves, Paul, porque el jueves ya es acción de gracias.
Perşembe günü gel ve kendi kağıtlarınla zarflarını da getir.
Trae tu propio papel y sobres.
Alpha Delt'te perşembe günü parti var.
Fiesta el jueves en Alfa Delta.
- Bay White'in perşembe günü saat 4'te geldiği ev bu mu?
¿ Es ésta la casa que vio el Sr. White el jueves? ¿ Qué?
günü 31
günün nasıl geçti 55
günün nasıldı 39
günün sonunda 21
günün birinde 59
günün iyi geçti mi 23
gününü göreceksin 16
günümüzde 29
perşembe 162
günün nasıl geçti 55
günün nasıldı 39
günün sonunda 21
günün birinde 59
günün iyi geçti mi 23
gününü göreceksin 16
günümüzde 29
perşembe 162