Poşe translate Spanish
716 parallel translation
O pozu çok iyi hatırlıyorum.
Recuerdo bien esa pose.
- Madam, poz.
- Señora, la pose.
- Hepimizin ölebileceği bir anda benden poz mu bekliyorsun?
- ¿ Espera que pose aunque podríamos morir en cualquier momento?
Kötü çıkmışım, değil mi?
Una pose muy mala, ¿ verdad?
Ben, kendim, Kupid'ler için poz verdim.
Yo mismo posé para esos cupidos.
Hiç poz vermedim, bir kez bile.
- Jamás posé. Ni una sola vez.
Alaycılığın sahte...
- Tu cinismo es simplemente una pose.
Doğallığın sahte, bu, bildiğim en sinir bozucu sahtekarlık.
- Ser natural es una pose y la pose más irritante que conozco. Pero no me has contestado aún.
Her zaman şeytani bir yönün olduğundan şüphelendim.
Siempre he pensado que tu perversidad era una pose. Ahora lo sé.
Kendisine modellik yaptım.
Pose para el. Vestida.
Kıyafetli. Ben de Bay Nugent'a poz verdim.
Yo tambien pose para el Sr. Nugent.
- Dickie, onun için model olmamı istiyor.
- Dickie quiere que pose para el.
O halde tün bu alaycılığınız bir numaradan başka bir şey değil.
Entonces, todo su cinismo no debe ser más que una pose.
Numara yapan Neddy Amca.
El tío Neddy es una pose.
Alkolikliğine çok takılmamak gerek.
Este rollo alcohólico es sólo una pose.
Seni sevdim llk gördüğümden beri.
Debemos hablar sobre esto lógicamente. Te amo... desde el momento que posé mis ojos en ti.
Bazılarının duruşu değişik sadece.
Unas tienen esta pose, otras ésta.
Bir poz seçmekle başlayabilirsiniz.
Si entretanto quiere elegir alguna pose...
Poz vermemi istemiyorsan, paramı da ödemezsin. - O parayı bana borçlusun!
No quieres que pose para no pagarme.
Sana poz vermemi ister misin Toulouse?
¿ Quieres que pose?
Tamam, şimdi aynı poza geri dön.
Venga, ponte de nuevo en la misma pose.
Poz ver.
Pongamos la pose.
U.S. Camera'daki bir resim için poz verdim diye kızdılar.
Posé para una foto en U.S. Camera y se enojaron.
Doğal ol, hiçbir şey düşünme.
Adopta una pose natural, no pienses en nada. ¿ Por qué?
- Kürekçiler bu tarafa lütfen!
Muy bien, la pose es perfecta.
Kötü konuşman sadece bir maske.
La gramática incorrecta es una pose.
Michele senin neyin?
Mira esta pose. ¿ Qué es Michele?
İşte, en ekzotik, heyecan verici pozuyla sevgili Lorraine kışkırtıcı, tahrik edici, baştan çıkarıcı.
Aquí tenemos a la bella Lorraine en su pose más exótica y excitante, provocativa a más no poder.
- Sana poz vermemi mi istiyorsun?
¿ Quiere que pose para usted?
Pozunuz, Madam
Su pose, madame.
Bu duruşta demode Sonny Jim.
Esa pose tampoco está de moda.
Bunu yapacağım ki torunlarım şöyle diyebilecek :
Todo esto es una pose, para que mis nietos puedan decir :
Nerede o çok hoşlandığım aristokratik duruş?
¿ Y esa pose aristocrática que tanto me gusta?
İlk gördüğüm dakikadan itibaren tutku derecesinde bir bağlılığa yakalandım adeta.
Desde el momento en que posé mis ojos en ella, quedé perdido... totalmente atrapado por esta horrible obsesión.
Model olmamı mı istiyorsunuz?
¿ Quieren que pose?
"... benim için tek olan kadının bedenini dinlendirdiği yer...
"... ove le belle membra pose colei che sola a me par donna... "
Sapla, Pose!
¡ Clávaselo, Pose!
Çarpıcı bir duruşla onları korkuttun.
Les has espantado tan sólo adoptando una pose.
- Sen şimdi cehennemden geldin, cennetse gözlerinde
Acaba de venir del infierno. Pose sus ojos en el paraíso.
Bunun için soyundum ona.
Por eso posé para él.
Siyah günlükte maktulün poz verdiği fotoğrafları da var.
La mujer se hacía fotografiar en pose de víctima.
Maktul, D'Anunzio'nunki gibi erotik pozlar veriyordu.
La víctima se muestra en situaciones eróticas reflejadas aquí... en pose de víctima por mi manía de fotógrafo amateur.
Chester sana o pozu verdirebilirse, bence gerçekten ortaya hoş bir şey çıkar.
Creo que si Chester pudiera retratarte con esa pose, sería una foto fantástica.
İyi.Hayır, bu poz Billedstandart için biraz fazla olur.
Genial... No, esa pose es demasiado atrevida para el Billedstandard.
- Neden? - Dindar kadın, viyolonsel çalarken uygunsuz oturduğumu düşünüyordu.
La piadosa esposa de Cristo, decía que cuando cogía el violonchelo... yo tenia siempre una pose indecente
Şimdi daha zor bir poziyon ;
Y esta es una pose más difícil.
Evet, pozum bu.
Sí, tengo esta pose.
Senin şu'Ironman'hareketini seviyorum.
Me gustó la pose de Ironman.
Aynı şeyi tekrar yap.
Haz la misma pose de nuevo.
Peki ya ön tarafdaki kaslar nasıl, Michelle?
Haz una pose de frente con brazos arriba, así, Michelle.
Michael, göster ona kaslı kimmiş.
Michael, enséñale la pose.