Sandık translate Spanish
3,616 parallel translation
Ambarı boş sandık.
Creíamos que el granero estaba vacío.
Kristallerimiz için hazır olduğumuzu kanıtlayabileceğimizi sandık.
Queríamos demostrar que estábamos listos para tener cristales.
Sandık ki hiç bir şey kötü gitmeyecek.
Y pensábamos que nada podría salir mal.
Her şeyin uçaktan geldiğini sandık.
Todo se reduce a ese avión.
Seattle'da yaptığı gibi sebepsizce çekip gitti sandık.
Creímos que se fue sin avisar, como aquella vez en Seattle.
Sadece hastalığı yüzünden sandık.
Supusimos que era su enfermedad.
Bir sabah odasından kayboldu. Eve döner sandık ama dönmedi.
Una mañana había desaparecido de su habitación, pensábamos que volvería pero no lo hizo,
Telefon çalsın da iyi haberler alalım diye dua ediyorum. Seçmen sandıkları hâlâ açık.
Espero que haya buenas noticias antes de que acaben las votaciones.
Levhaya bakınca kapalı sandık.
Pensamos que el letrero decía que estaba cerrado.
Kasık adelelerimdeki zedelenme sandıklarından kötüymüş.
Mi lesión en la ingle es peor de lo que creían.
Veya biz öyle sandık.
O eso pensábamos.
O gece, 342 sandık suya atıldı.
Esa noche, 342 cajas Se inclinó en el agua.
Çünkü ikimiz de "çamurda oyna" dediğini sandık.
Creía que dijiste "ir a jugar al barro."
Tünelin sonuna geldiniz ve ikiz bir sandık buldunuz. Ne yapıyorsunuz?
Llegaron al final del túnel y encontraron un gran busto. ¿ Qué haces?
Bak, hepimiz Allen olduğunu sandık.
Mira, todos pensamos que era Allen.
Billy'nin pes edeceğini, Andrews'un karınla yattığını sandık.
Pens贸 que Billy aceptar铆a, que Andrews dorm铆a con su esposa...
Cennetin kapısı olduğunu sandık / arı yere gelince karşılaştılar korkunç, acı bir kader / e.
Pero cuando llegaron a lo que parecía la puerta del cielo se encontraron con su macabro y terrible destino.
- Hiç uyanmayacaksın sandık.
- Pensamos que nunca te levantarías. - Buenos días.
Cellini'ye atfedilen kutsal emanetlerin saklandığı sandık için sanırım.
El supuesto relicario de Cellini, supongo.
Sevinirsin sandık!
¡ Pensamos que estaría feliz!
Öldüğünü sandık.
Creíamos que estabas muerto.
Biz de sizi yaratık sandık.
Y nosotros creíamos que ustedes eran la criatura.
Ben de bana bu işten bir çıkış yolu öneriyorsun sandım.
Y yo que pensaba que me ofrecías la oportunidad de suicidarme.
Orada bir kızla birlkte olduğunu sandım!
¡ Pensé que estabas haciendo eso con alguna chica!
Sana tek söyleyebileceğim Amanda'yı kendi kızı sandığı.
Todo lo que puedo decirte es que piensa que Amanda es su hija.
Aynı seçmen sandığında olmamız ne şanssızlık.
Es molesto que debamos votar en el mismo lugar.
Mosby Kardeşler de sen, kız kardeşin ve evcilleştirdiğini sandığın bir sincaptan oluşuyordu.
Los chicos Mosby eran tú, tu hermana y una ardilla del vecindario que creíste que tenías domesticada.
Bana kızdın sandım.
Pensé que estabas enojado conmigo.
Ninemin medyayı yönetiyor sandığı sınıfındaki küçük kız değil mi o?
¿ Es esa niña de tu clase que Nana cree que lleva el periódico?
Üzgünüm geciktim. Mesajda, acilen Jedi depo odasında buluşmam söyleniyor sandım. Orası da neresiyse artık.
Pensé que el mensaje hablaba de reunirse en el "depósito de los Jedis" sea lo que sea eso.
Yetişkin bir kadın bana, doğarken öldüğünü sandığım kızım olduğunu söyleyince hayatımın şokunu yaşadım.
Nunca en mi vida había estado tan asombrada... como cuando una mujer adulta me dijo que era... el bebé que yo creí que había muerto al nacer.
Ve sen onu öptün çünkü kızın istediğinin bu olduğunu sandın.
Y la besaste ya que pensabas que era lo que ella quería.
Çıkmaz yolun arkasında bir çıkış olduğunu sandım.
Pensé que en el callejón había una salida.
Onları yazlık sandığımda saklıyordum. Yazlık prezervatiflerimin yanında. Narenciye aromalı.
Lo guardo en mi arcón de verano junto a mis condones de verano con sabor a cítricos, para una experiencia veraniega más refrescante.
Sahtekarlık için sandığınızdan fazlası lazım.
Y ser un artista de la estafa es más complicado de lo que parece.
Her zaman o kızları istediğin gibi ele geçirebileceğini mi sandın?
¿ Cómo se puede encontrar una provisión sin fin de ese tipo de muchachas? ¿ Cómo se puede encontrar una provisión sin fin de ese tipo de muchachas?
Kısa bir süre öyleyim sandım ama bana pek uygun değilmiş.
Por un minuto pensé que lo era, pero... Resulta que no es para mí.
Soniya'nın kız kardeşini hiç görmediğimi ve güvendiğimi sandın.
El pensar que yo nunca vi a la hermana de Sonia. Eso es seguridad.
Parçacık fiziğinde 20 sene önce bir teori oluşturmuşsundur ve doğru yolu bulabilmen sandığından çok daha uzun sürebilir.
En la física de partículas, uno crea una teoría hace 20 años y puede tomar todo ese tiempo saber si se está en el camino correcto.
İstediğimi sandığım şeyler artık bana önemli gelmiyor.
Las cosas que creí querer ya no me parecen tan importantes.
Kendini Kızılderili savaşlarında mı sandın?
¿ Luchas en la guerra de los indios?
O kadar solgunsun ki senin anemik veya kısmen albinolu sandım.
Di por sentado que estabas anémico o eras albino.
Bu ziyafet sandığımızdan da kısa sürecek.
Este banquete será más bien un ayuno si seguimos así.
Işığı açık görünce, birileri içeriye dadanmış sandım.
Vi que habia luz y pensé que era robo.
Bir anlığına, gerçekten buraya balık tutmaya gelmişiz sandım.
Pensé que solo íbamos a disimular que estamos aquí de pesca.
Olduğunu sandığım kız değilsin. Hayır.
No eres la chica Pensé que eras.
Bu sağlık sektöründe sandığından daha yaygın bir durum.
Esto es más común de lo que piensas, en la profesión del cuidado de la salud.
Eşyalarınızı sandığa ben koymayayım artık. Daha ne düşünüyor musunuz?
¿ Cómo nos vamos a llevar esto?
Yani eğer kalbim atmayı bırakırsa Washington her zaman olduğunu sandığımız parlak ışık olacak.
Por lo tanto, si mi corazón dejará de latir... Washington se convertirá en la luz brillante y resplandeciente, que siempre pensamos que era.
Böyle birden bire ortaya çıkınca, lisedeki gibi mi olacak sandın?
¿ Creías que si salías de la nada... sería igual que en la secundaria?
Yine bir şekilde sana aşık mı olurum sandın?
¿ Que volvería a enamorarme de ti?