Satın translate Spanish
26,700 parallel translation
Oraya yazman yeterli. Satın alma elemanımız seninle görüşecektir.
Ponlo en aquella lista... y la gente de compras se encargará.
Sen de teknoloji şirketinde çalışarak kazandığın parayla burayı satın aldın.
Compraste este lugar con el dinero que ganaste... trabajando en una empresa de tecnología.
Erkek Karınca'nın önümüzdeki 5 yıl boyunca Pied Piper tarafından çıkartılan her türlü cihazı satın alma yetkisinin olduğunu söylüyor.
Dice que Maleant tiene exclusividad sobre todo servidor hecho por Pied Piper los próximos 5 años.
İşe bak ya. Paralı ilan kapanır kapanmaz Endframe adında küçük bir şirketi satın almak için 250 milyon dolarlık anlaşmaya vardığımı göreceksin.
Lo que verás cuando termine el anuncio es que cerré un trato por $ 250 millones para comprar una empresita llamada Endframe.
"Gavin Belson, Endframe adında ortadan dışa doğru sıkıştırma yapan bir platform sahibi şirketi 250 milyon dolara satın aldığını açıkladı."
Gavin Belson anuncia acuerdo para comprar Endframe "una empresa de plataforma de compresión middle-out"
Tüm hisselerimden, satın alma haklarımdan, nakdimden, likit varlığımdan.
acciones, opciones, dinero, activos líquidos.
Sohbet istiyorsanız Hava Deliği Odası'nda dans satın alın.
Si quieren hablar, deben pagarme un baile privado.
- Satın aldım bile.
- Ya tengo pasaje.
- Blog satın aldık. - Ne güzel.
¡ Compramos un blog!
Satın aldığım 7000 kullanıcı kalsın bir de, önümüzdeki hafta boyunca her gün bin tane daha ekleyin.
Funcionó de maravilla. Dejemos los 7.000 usuarios que compré... y agrega mil por día durante la próxima semana.
Nasıl yani? - Bangladeş'teki bir tıklama çiftliğinden sahte kullanıcılar satın aldık.
Compramos usuarios falsos en Bangladesh.
Temel davranış değişikliği hariç, ama bunu marketten satın alabilirsin.
Excepto un cambio de comportamiento básico, pero no puedes comprar eso en el supermercado.
Dostum, onu satın almalıyım.
Hombre, me gustaría comprártelo.
Özel bir askeri birlik küçük enerji içeceği işimin haklarını satın aldı.
Un contratista militar privada comprar mi pequeño negocio de bebidas energéticas.
Bu yüzden tavsiyene uyup bu dünyayı satın aldım.
Así que seguí tu consejo y compré este mundo.
Bence onu satın almayı seviyor.
Creo que sólo le gusta comprarlo.
Olacak para ı ile satın tek ı'm kıçını tekme olsun.
La que voy a comprar con el dinero que gane por vencerte.
Iyi, o zaman bana plaj evini satın alabilirsiniz.
- Entonces comprame la casa de la playa.
Iyi, o zaman bana plaj evini satın alabilirsiniz.
Entonces comprame la casa de la playa.
Kameralar, cep telefonları, herhangi bir kayıt cihazları satın.
Camaras, móviles, cualquier dispositivo de filmacion.
I'm olacak deniz yoluyla büyük bir ev satın.
Comprare una casa cerca del mar.
Bir bütün köy satın almaya çalışıyor edişinin. Evet?
- Yo trato de comprar una aldea completa.
I onu satın almayın.
No lo creo.
Beni satın alabileceğini mi düşünüyorsun?
¿ Crees que puedes comprarme?
Tamam, kablosuz İnterneti önden satın alırsak yedi dolar mı kazanıyoruz?
De acuerdo, previo a la compra de Wi-Fi para salvar a siete dólares, sí,
Ayrıca, büyük büyükannemi satın almak için bir öküzle birlikte kullanıldığından da bahsetmeliyim sanırım.
Ah, también lo que debería menciona que se utilizó en conjunción con un buey comprar mi tatara abuela,
Herkesin satın alacak bir para vardır. Seninki ne kadar, evlat?
Hay un precio para el amor de cada hombre. ¿ Cuál es el tuyo?
Kalan büyün hisseleri satın alıyoruz.
La compra de todo el resto de las acciones entre nosotros.
Paranın satın alabileceği en iyi kâğıt doğrama makinesi bu. 2004 yılında, sessizce kapanan çamaşır sepeti teknolojimiz çöpten çalınıp Dark Web'te satılmıştı.
En 2004 nuestro prototipo de asientos de baño antitecnológicos... fue robado de la papelera y se vendió en el mercado negro.
Onu satın mı aldın?
Mmm... no.
Satın aldım.
La compré.
Satışçılar ve mühendisler, Başarının Birleştirilmiş Üçgeni'nin iki sütunudur.
Ventas y programación... son los pilares del triángulo del éxito.
- İç Satış'tan Müdür Jan. Bana "Adamın Dibi Jan" derler.
Jan, de Ventas Internas. Me llaman " Jan El Hombre.
Satıştakilerle ve Adamın Dibi Jan'le toplantı yapıyordum.
Me reuní con los de ventas, y Jan El Hombre..
Sahte durum raporlarını, sipariş fonunu, teslimi hazır olanların güncel raporlarını hazırlayabilirim. İhtiyacımız olan müşteri özelliklerini öğrenmek için satışçılarla konuşurum.
Puedo hacer informes falsos, órdenes de compra, y coordinar con Ventas qué aplicaciones necesitamos fingir que vamos hacer.
Bir tanesi tam olarak bu rakamlarla satılırsa çok kıymetli bir kutu yaratmışsınız demek. Lehine oy vermekle yükümlüyüm.
Si nos regimos por los números, estos números, hiciste una caja tan valiosa que me veo obligada a votar a favor.
Yani tam da şu an gidip tüm şu sikik satışçıları kovalım. Kira kontratını bozalım ve defolup gidelim buradan.
Despedimos a estos idiotas de Ventas, rescindimos el alquiler y nos largamos de aquí.
Yani Gilfoyle ve Dinesh şu altın kaplı monitörlerinizi paketleyin. Çünkü onları satıyoruz.
Gilfoyle, Dinesh, embalen esos monitores bañados en oro, porque los vamos a vender.
Lanet, Şef Amy, Adamın Dibi Jan, tüm satışçılar tüm bunlar için cidden özür dilerim.
Así que, Dang, chef Amy, Jan el Hombre, todos en Ventas, lo lamento mucho.
Birçok emlak satışını organize ettim bu benim için devede kulak sayılır.
He hecho varias liquidaciones de patrimonio, así que esto es lo mío.
İyi haber eşyaların satışından yaklaşık 70,000 dolar çıkardık.
Bueno, lo bueno es que juntamos casi $ 70.000 vendiendo todo esto.
Apple'ın uygulama dükkânına bakıyoruz ve Pied Piper uygulamasını Hooli dükkânında satışa sunmak için inceliyoruz. - Kaplumbağa adımı denebilir buna.
Usamos un ejemplo del manual de Apple... y estamos considerando vender la app de Pied Piper... en nuestra tienda Hooli... a lo que podría llamarse paso de tortuga.
Gündemdeki tek konu Pied Piper'ın açık arttırmada en yüksek teklife verene satılması.
El único punto de la agenda es autorizar la venta de Pied Piper al postor actual.
Şimdi Pied Piper'ın satışını oyluyorum.
Votaremos por la venta de Pied Piper.
Satır aralarını okumalısın.
Tienes que leer entre líneas.
Satılmış sırlardan gelen parayla Cayman'da Frank ile sahilde mi oturacaktın?
¿ Dinero por vender secretos para vivir con Frank, junto al mar?
Bugün itfaiye müdürü'nün ofisinden bildiriyoruz, bum belediye ekiplerinin dikkatine ragdoll kedisinin satışını engellemek için, ki aşırı yanıcıdır.
Informes desde la oficina del jefe de bomberos hoy, una solicitud para todas las autoridades municipales para prohibir la venta de una muñeca importada, que se ha determinado ser altamente inflamable.
Bana bok satıp altın olduğunu söyleme yani anlatabildim mi?
No me vendáis mierda y me digáis que es oro, ¿ vale?
Ayın beşini geçmesi durumunda F bölümü 39'uncu satırdan kaynaklanan 3 bin 500 dolarlık bir ücret oluşacak.
Y a partir del quinto día, debe abonarse una tasa de 3500 dólares, Sección F, línea 39.
Ve sana şunu söyleyebilirim ki... Fırın standında satılacak enfes kap kekler olacak.
Y sé como un hecho, que habrán unas magdalenas fantásticas en el stand de panadería.
Arabayla geçiyordum, satılık tabelasını gördüm.
Pasaba por aquí y vi el cartel de "se vende".