Savcı translate Spanish
10,682 parallel translation
Bayan Hapstall, savcının ceza anlaşmasını onaylıyor musunuz?
Señorita Hapstall, ¿ acepta la oferta de la acusación?
Savcıya göre Yakuza patronunun oğlunu çifte cinayetten içeri atma fırsatı.
Para ellos es la oportunidad de encerrar al hijo de un jefe de la Yakuza por doble homicidio.
Evet, savcılık bu konuda ısrarlı.
Sí, y el fiscal no se mueve ni un ápice de ahí.
Savcı en son 18 ay önerdi.
El fiscal ha hecho una última oferta de 18 meses.
Bölge savcısı tam şu an kasıtlı saldırıdan suçlanıp suçlanmayacağıma karar veriyor.
El fiscal de distrito es, en este mismo momento, decidir si o no Debería ser acusado de asalto criminal.
Bölge savcısını destekleyen siyasal eylem komitesine para yardımı yaptın.
Usted financiado un super PAC que apoya el fiscal de distrito.
Beni hapse atmaması için bölge savcısına rüşvet verdiği için mi?
¿ Es porque él sobornó al fiscal de distrito para mantenerme fuera de la cárcel?
Savcılara iş birliği yaptığını söyleyeceğiz ve bu büyük bir fark yaratır.
Que le diremos a la Fiscalía que estabas colaborando, y eso hace una gran diferencia.
Size Birleşmiş Devletlerin savcılığından oğlunuzun Klarissa Mott'a yolladığı tehdit e-postalarını göstereceğim.
Solo tendré que mostrarle al fiscal de distrito los e-mails con amenzas que su hijo envió a Klarissa Mott.
Dkümanların üstünde üç Birleşmiş Devletler savcısının imzası var. Whoa.
Ese documento tiene las firmas de tres fiscales.
Değiştirmişsiniz gibi, Eyalet savcısı suçlamayı onaylamadan önce ben de sizin gibi yapardım.
Si quiere cambiarlo, yo lo haría antes de que el abogado acepte los cargos delictivos.
Tanık, Bölge Savcısı'nın ofisi ile daha dün akşam sanığın arabası ile ilgili bilgi hakkında irtibat kurmuş.
Los testigos contactaron con la oficina del fiscal del distrito anoche con información sobre el coche del acusado.
Bu sabah savcılığa sundu.
Se lo ha presentado a la acusación esta mañana.
Şef, Eyalet Savcılığı'ndan Steve Kot adında biri seninle görüşmek istiyor.
Jefe, hay un Steve Kot de la Oficina del Fiscal del Estado de verte.
Ben, Eyalet Savcılığı asistanı Steve Kot.
- Oye. Fiscal del Estado Adjunto Steve Kot.
Savcı ve yargıçtan bu arama emrini imzalamalarını istediğime göre yapıyorum.
Le pedí al fiscal y un juez a firmar esta orden de registro, por lo que definitivamente estoy haciendo esto.
Eyalet Savcılığına bildirimde bulundu mu?
¿ Lo notificó a la Fiscalía?
Cinayet soruşturmasına yaptığın katkı ve kahramanlıktan dolayı savcılıkla konuşup cezanı azaltmalarını isteriz.
Dada tu cooperación en esta investigación... y tus actos heroicos... hablaremos con el juez... para que te reduzcan los cargos.
Savcılığı aramayalım bence.
Olvídate de esa llamada a la oficina del juez.
Adam'la savcının ofisinde olursun sanmıştım.
Adam y tú tenían una cita con el fiscal.
- Savcılık öyle düşünmüyor.
- No es como el fiscal lo ve.
Ama davayla aşina çünkü... Chicago polisi Eyalet Savcılığı ile yan yana çalışıyor.
Pero conoce el caso... porque Delitos Informáticos trabaja con la oficina del fiscal.
Kürsüye çıkmak üzereydin ve Eyalet Savcılığı adaylığı için Peter'in yanında duracaktın, bunu incitmek istemedim.
Estabas por salir al escenario... a apoyar a Peter en su candidatura a la fiscalía... y no quería que nada lo arruinara.
Manitowoc İlçesi 1985 yılında görev başındaki şerif Thomas Kocourek ve yine aynı dönemin bölge savcısı Denis Vogel.
Los demandados son el condado de Manitowoc... ALGUACIL DEPARTAMENTO DEL ALGUACIL... Thomas Kocourek, que era alguacil en 1985... FISCAL DE DISTRITO CONDADO DE MANITOWOC... y Denis Vogel, fiscal de distrito del condado de Manitowoc también en 1985.
Elbette Şerif Departmanı ve Bölge Savcılığı bu fırsatı kaçırmadı.
Y por supuesto que no la dejaron pasar.
23 yaşındaki Steven Avery'nin kefalet talebi Manitowoc Bölge Savcısı Denis Vogel tarafından Avery'nin sabıka kaydı gerekçe gösterilerek reddedildi.
A Steven Avery, de 23 años, se le negó la libertad bajo fianza por moción del fiscal de distrito Denis Vogel, quien mencionó los antecedentes penales de Avery.
Bölge Savcısı Denis Vogel'ı oldukça yakından tanırdım çünkü davalarla ilgili hep onu ziyaret ederdik.
FISCAL DE DISTRITO También al fiscal de distrito Denis Vogel, porque siempre lo consultábamos por los casos.
Ama daha da kötüsü, Bölge Savcılığından, Gregory Allen'ı bilen ve polisin yanlış adamı tutukladığını düşünen üç kadın çalışan patronları Bölge Savcısı Denis Vogel'a " Yanlış adamı tutukladınız.
Pero, para agravar las cosas, tres mujeres de la oficina del fiscal de distrito... personal de la oficina de Vogel familiarizado con ALLEN... que conocían los antecedentes de Gregory Allen supusieron que la policía había atrapado a un inocente... FISCAL DE DISTRITO CONDADO DE MANITOWOC... y así se lo dijeron a su jefe, el fiscal de distrito Denis Vogel :
Mahkeme, Savcılığın öne sürdüğü "DNA'nın kimden geldiği kanıtlanamadığından... "... söz konusu DNA'nın kocasına... "... sağlık personeline veya Penny Beerntsen'ı sahilde bulup...
El juzgado aceptó el argumento del estado de que, como no podíamos probar de quién era el ADN, no podíamos descartar que fuera de su marido, de un miembro del personal médico, de la pareja que encontró a Penny Beerntsen en la playa
Haber, Bölge Savcılığı ve Şerif Departmanına bomba gibi düştü.
La revelación cayó como una bomba en las oficinas del fiscal y el alguacil.
Steven'ın mahkemesinden sonraki geçen 18 yıl içinde, hem Şerif Tom Kocourek hem de Bölge Savcısı Denis Vogel görevlerinden ayrıldılar.
En los 18 años transcurridos desde el juicio de Steven, el alguacil Tom Kocourek y el fiscal Denis Vogel habían dejado su cargo.
Gregory Allen için kovuşturma açan savcının kim olduğuna baktığımda da Denis Vogel olduğunu gördüm.
Me fijé qué fiscal había acusado a Gregory Allen entonces, y era Denis Vogel.
Bu da gösteriyordu ki Bölge Savcılığı ve Şerif saldırganın Steven Avery olmadığını biliyorlardı. Bilmiyorduysalar da bilmeleri gerekiyordu.
Era por lo menos un indicio de que el fiscal de distrito y el alguacil sabían o deberían haber sabido que Steven Avery no había sido el agresor.
Bir savcının Başsavcılığa, eyaletin en yüksek savcılık makamına kendi teşkilatı ve emniyet teşkilatını soruşturması için talepte bulunması son derece dikkat çekici.
FISCAL DE DISTRITO Fiscal General Es una enorme anomalía que un fiscal le pida al fiscal general... Solicito la ayuda de su oficina... el fiscal principal del estado, que investigue su propio departamento y las fuerzas del orden de su comunidad.
"Şerif, Bölge Savcısına davayı batırmamasını söylemişti çünkü Avery'nin bu suçtan mutlaka hüküm giymesini istiyordu."
"El alguacil dijo al fiscal de distrito que no arruinara este caso porque el alguacil quería que condenaran a Avery por este delito".
Eyalet Başsavcısı Peg Lautenschlager polis ve mahkeme kayıtları üzerinde kapsamlı bir inceleme yürüttüklerini polis, mağdur, savcılar ve sanıklarla görüştüklerini ifade etti.
Según Peg Lautenschlager, fiscal general del estado... INFORME DE RADIO PÚBLICA DE WISCONSIN... su depto. revisó exhaustivamente los registros policiales y judiciales y entrevistó a la víctima, a la policía, a los fiscales y abogados defensores. OFICINA DEL FISCAL GENERAL
Savcılığın 15 sayfalık değerlendirmesinde Şerif Departmanının en kötü ihtimalle, Allen'ı soruşturabilecekken bunu yapmadığı sonuca varıldı.
El informe del estado, de 15 páginas, concluye que, en el peor de los casos, el departamento del alguacil debió investigar a Allen. Mal consuelo para Avery.
Avery Çalışma Grubu, Aralık 2003'te, eyalet çapında polis ve savcıların uygulamalarının değerlendirilmesi amacıyla oturumlarına başladı.
En diciembre de 2003, la comisión Avery inicia audiencias para reformar el sistema judicial a nivel estatal.
Açılan kamu davasında özetle, savcının ve şerifin, anayasaya göre Gregory Allen ile ilgili Steven Avery'yi aklayan delilleri savunma makamıyla paylaşmak zorunda oldukları ifade ediliyordu.
La demanda civil obliga al fiscal de distrito y al alguacil... - THOMAS H. KOCOUREK y DENIS R. VOGEL, Demandados... a entregar pruebas exculpatorias...
- Manitowoc Bölge Savcı Yardımcısı.
El fiscal de distrito asistente del condado de Manitowoc.
Manitowoc İlçesi, Şerif ve de Bölge Savcısı kendilerini sigortayla güvence altına almış olabilirlerdi ki ortada çok sayıda sigorta poliçesi vardı.
El condado, el alguacil y el fiscal de distrito, en principio, estaban cubiertos por pólizas de seguro, y había unas cuantas pólizas.
Ancak İlçe, Şerif ve Bölge Savcısının karşı karşıya olduğu suçlamalar bu poliçelerin teminatı kapsamında değildi.
Pero ocurre que la aseguradora asumió la postura de que, dado el carácter de las denuncias contra el condado, el alguacil y el fiscal de distrito, las pólizas no los cubren.
Bu da demek oluyordu ki, Manitowoc İlçesi, Şerif ve Bölge Savcısı ödenecek tazminatın yükünü üstlenmek zorunda kalacaklardı.
Eso implicaba que el condado mismo, el alguacil y el fiscal de distrito deberían responder por los daños en el proceso civil.
Tartışmalara yol açmamak için ve soruşturmanın selameti açısından Calumet Bölge Savcısı Ken Kratz'in bu davaya özel savcı olarak atanmasını talep ettim.
FISCAL DE DISTRITO MANITOWOC Para evitar cualquier apariencia de impropiedad, tomé la decisión de nombrar a Ken Kratz, fiscal de distrito del condado de Calumet, fiscal especial para este caso.
Bu, Bölge Savcısı Rohrer, Yargıç Fox, Manitowoc Şerif Departmanı ve tüm emniyet teşkilatının üzerinde hassasiyetle durduğu bir konu herhangi bir çatışma görüntüsü vermemek.
Una vez más, el fiscal de distrito Rohrer y el juez Fox, todo el departamento del alguacil de Manitowoc y el resto de la comunidad de las fuerzas del orden desean evitar... cualquier apariencia de conflicto.
Yine ismini zikredeceğim, Bölge Savcısı Rohrer'in öngörülü davranarak başka bir teşkilatı Calumet İlçesi gibi başka bir emniyet teşkilatını Calumet Bölge Savcısı gibi başka bir savcıyı göreve getirmekteki amacı bu tür iddiaların gündeme bile gelmemesini sağlamaktı.
Una vez más, en lo que respecta al fiscal de distrito Rohrer, tuvo la precaución de convocar a otro organismo de seguridad, como el condado de Calumet, a otro fiscal, como el fiscal de distrito del condado de Calumet, precisamente por eso, para asegurarse de que nadie pudiera hacer esa acusación.
Özel savcı olarak, sahte delil üretilmesinin mümkün olup olamayacağı minvalinde sorularla da karşılaştım.
Como fiscal especial, se me pidió que comentara también cualquier posibilidad de pruebas fraudulentas o algo por el estilo.
Şüpheli Steven Avery'ye ait DNA, anahtarın üzerinde bulunduğundan ve Bay Avery'nin kanı Teresa Halbach'in aracının içinde bulunduğundan bu davanın özel savcısı olarak, en azından benim kafamda Teresa Halbach cinayetini kimin işlediğine dair bir soru şareti yok.
Dado que se halló ADN del sospechoso, Steven Avery, en la llave y sangre del señor Avery dentro del vehículo de Teresa Halbach, ya no quedan dudas, por lo menos para mí, como fiscal especial en este caso, de quién es el responsable por la muerte de Teresa Halbach.
Ken Kratz Özel Savcı
FISCAL ESPECIAL
Savcılığın dilekçesinde Dassey ve Avery Teresa Halbach'i boğmak, ardından cansız bedenini dışarı sürükleyip çukura atarak başından ve karnından vurmakla suçlanıyor.
DETALLES SINIESTROS Según esta denuncia, Dassey y Avery están acusados de asfixiar a Teresa Halbach, arrastrar su cuerpo al exterior, arrojarla al fogón y dispararle a la cabeza y al vientre.
Eyalet savcısı ve yargıca bağlı ama Cook County?
Cualquier cosa puede pasar.