Sergeant translate Spanish
129 parallel translation
Brave Sergeant, Montfermeil'de.
El Sargento Valiente, en Montfermeil.
- [Sergeant] Dalrymple?
- ¿ Dalrymple?
Sergeant Menzies bunu size vermemi istedi.
El sargento Menzies me pidió que le diera esto.
Hayır, Sergeant!
No, sargento.
Sergeant Menzies'i iste.
Pregunte si está el sargento Menzies.
Sergeant Menzies.
Sargento Menzies.
Sergeant... - Sadece uçağa binip buradan gitmek istiyor!
Sargento... - ¡ Ella sólo quiere coger un avión cuanto antes!
Sergeant Rutledge, savunma talebiniz nedir?
Sargento Rutledge, ¿ cómo se declara?
Honest John, Mace ( MGM-13 ), Corporal... Pershing ( XMGM-31A ), Sergeant. İşler yakında yoluna girmezse... bütün bu füzeler nükleer başlıklarla fırlatılıyor olacak.
El Honrado John, el Mazo, el Cabo, el Pershing, el Sargento, y, si las cosas no mejoran pronto, todo este armamento estará aporreando cabezas nucleares
Onu nazikçe götür, Sergeant.
Echese hacia atrás y cuidado, sargento
Rahatsız etmek istemiyorum, ama siz...
Lamento molestarlo, pero ¿ usted no es Lucas Sergeant?
Sergeant Yard'a şimdi çavuşum tarafından kayın pederimin kız kardeşini anlatıyordum.
Le hablaba al sargento Yard de la hermana de mi cuñado por parte de mi sargento.
Çavuş Preston.
Sergeant Preston.
Sergeant Pepper'ın ardından, dilediğimizi yapma hakkına sahiptik. Çünkü başarılı olmuştuk.
Cuando hicimos Sargento Pepper, podíamos hacer lo que queríamos... porque teníamos éxito.
Sergeant Pepper'ın kayıtları sırasında bile... ne yaptıklarından çok emin değildim.
Pero hasta Sargento Pepper... no estaba seguro de lo que ellos hacían.
Sergeant Medwicki.
Sargento Medwicki.
Dick York, Dick Sargent, Sergeant York.
Dick York... Dick Sargent. Sargento York.
Miss Yeung, bu soruştumadan sorumlu, Sergeant Lau.
Señorita Yeung, éste es el Sargento Lau. Está al mando de la investigación.
Hepsi Beatles'ın Sergeant Pepper albümünün kapağında yer alıyor.
Están en la cubierta del disco'Sargent pepper'de The Beatles
Aynı şekilde Yüzbaşı Hendrix, Silahtar Çavuş Crisp için de. İkisi de Çöl Fırtınası harekatında benimle birlikteydi.
Asi mismo como el Capitan Hendrix, Sargento de Artilleria Sergeant Crisp, quien demostro lo que vale bajo mi comando en la tormenta del Desierto.
O burada ne arıyor?
Desk Sergeant : Él tiene un problema.
Bir şikayeti var.
Crumb : ¿ Qué tipo de problema? Desk Sergeant :
Beatles'ın Sergeant Pepper şarkısını çıkardığı dönemden.
Atrás cuando los Beatles publicaban su Sergeant Pepper.
O zamanlar Çavuş Pepper, Kaptan Tennille ve Kiss ordusu vardı.
Luego fue Sergeant Pepper el Capitán Tennille y el ejército de Kiss.
Nişancı Kulik Sergeant Yermakov 10 Mayıs, 2001 yılında tutsak alınan sokaktaki bir çatışmada Alkhan - Yurt'dan Uruss-Martan'a temel gıda transferi sırasında...
Soldado Kulik. Sargento Yermakov. Capturado el 10 de mayo de 2001, durante un combate en carretera desde Alkhan Yurt a Urus Martan, mientras llevaba suministros.
Burada... Seni ne ilgilendiriyor, Sergeant?
Sargento, ¿ por qué te tomas tanto trabajo por él?
Önce kendi insanlarım, sonra Çeçenistan'daki insanlar bu gerçek bir askeri eylem, hem de yasa dışı, Sergeant.
Es mi gente, la gente de Chechenia. Es una operación gorda e ilegal, sargento.
O zaman seninle burada oturmazdık, Sergeant.
No estaría sentado aquí, sargento.
Moskova'da yetkili kişiler sana benim telefon numaramı verdiler Garanti sunmuyorum başka imkanın yok, Sergeant.
Gente importante de Moscú le dieron mi número, sargento, y no doy garantías. No tiene opción, sargento.
- Ben sadece balyaları korumaya çalışıyorum.
- Ése es su departamento, sergeant.
Komiser Linn geleceğinizi bildirdi.
Sergeant Linn nos avisó de que venía.
Sergeant, lütfen bunu masada yapma.
Medias largas.
Sergeant, içkim. Ne diyordun şekerparem?
Estuviste maravillosa hoy.
Sergeant Pepper's Lonely Hearts Club Band filmi.
Vamos a crecer, y tener un día calmo y maravilloso.
Sergeant Adams bana yaralıya bakacağını söylemişti.
El sargento Adams me dijo que tenía la situación bajo control.
Sergeant Adams'la daha yeni görüştüm.
Acabo de entrevistar al sargento Adams.
Pekala, onsuz başlayalım. Sergeant Adams ve memur Bell bir Buick'i rutin kontrol için durdurmak istediler.
El sargento Adams y el oficial Bell estaban haciendo una parada de rutina a un Buick.
Ben Ortega'ya Brass ve çavuş Sergeant Carroll'u getirmelerini söyleyeceğim.
Le diré a Ortega que traiga a Brass y al Sargento Carroll.
Sergeant Troy, Fanny Robin ve Bathsheba Everdene Thomas Hardy'nin hangi romanında birlikte görünürler?
Fanny Robin y Bathsheba Everdene... todos ellos aparecían en cual novela de Thomas Hardy?
Çavuş hala izinde, arıyoruz.
Sergeant lo está buscando.
Sergeant Füzesi, ihtiyaç fazlası stok.
Replicas Sergent. Una tienda que vende material militar.
Bu gün Hizbullah'ın yapmış olduğu saldırılarda 19 yaşındaki Sergeant Tomer Zitlaw Hizbullah tarafından öldürüldü.
Sargento Tomer Zitlawi, edad 19, de Afula. Que Dios se apiade de su alma. Más de las noticias de hoy :
Sergeant her gün yüzdüğünü söyledi.
Dice el sargento que nadas todos los días.
Şey... Sergeant televizyon izliyor.
Eh... el sargento está viendo la tele.
Sergeant, unut gitsin.
Olvídalo, sargento.
Canterbury'den Sergeant Dunlop?
¿ Sargento Dunlop de Canterbury?
- Sergeant Dunlop eşin var mı?
- Y dijo... - Sargento Dunlop... ¿ Tiene una esposa?
Sergeant Thompson'a telefon et, olur mu?
Llame al Sargento Thompson.
- Teşekkürler, Sergeant.
Muy bien, gracias, sargento.
- Emret.
- Sergeant major.
Sergeant, hatırlatsana.
Quiero a Holden fuera en un par de minutos