Sos translate Spanish
3,706 parallel translation
1 numaradayken patronunuz karısını arayıp.. When you're No. 1, your boss "Alex'le konuştum, hiç mutlu olmadım."
Cuando sos No.1, tu jefe... llama a su esposa y esta le dice :
Müzik, futbol, resim, bilim şenliği, acı sos yarışması...
Música, fútbol, artes escénicas, ciencia, un concurso de cocina.
Elma şekeri, Crunch'n Munch ballı krep, jelibon, patates kızartması, havyar, kraker, sos. Hepsi eroin.
Apple Jacks, Crunch'n Munch, pan caliente, jellybeans, patatas fritas caviar, galletas, salsa, todo eso es crac.
"Sos olmadan köri nasıl yapabilirim?"
Como puedes hacer chatni sin mango?
Biraz daha acı sos getir.
Y traime algo más de salsa.
Ayrıca sen baş aşçı olmadan önce sos aşçısıydın, değil mi?
Y antes de que fueras chef en jefe, eras... - sous chef. - Sí.
Hepiniz benim yeni restorantımda sos şefi olmaya bir adım daha yaklaştınız.
Todos ustedes están un paso más cerca de convertirse en los ayudantes de chef de mi nuevo restaurant.
Geri kalanlarınız sizinle yarın görüşeceğiz, yarın savaşımız devam edecek sos şefi ünvanını kazanabilmek için uğraşacaksınız Mutfağın Maestrosu'nda.
El resto de ustedes... Los veré mañana, donde seguirán en la lucha de ser mis nuevos ayudantes de chef y obtener el título de... Maestro de la Cocina.
Sos.
Pesto.
Niçin böyle davranıyorsun?
¿ Por qué sos así?
Altı üstü onu bir kez okula götürdün, kahraman olduğunu mu sanıyorsun.
[En voz baja] ¿ La llevás una vez por año a la escuela y te pensás que sos "grande, pa"?
Senin sorunun ne? Ne sanıyorsun kendini ha?
¿ Quién te creés que sos?
Hayır. Kimsin sen?
No. ¿ Quién sos?
Bu sen misin? "
¿ Este sos vos?
Biraz da sos.
Un poco de salsa.
Tatlı ve ekşi sos.
Salsa agridulce.
Sen sos mu istiyorsun?
¿ Quieres salsa?
Şuna bir sos verin.
Dale un poco de salsa...
Fakat patlamış mısırınıza bedava sos isterseniz, istediğiniz zaman gelebilirsiniz.
Pero si quieres un topping gratis en tus palomitas, ven aquí las veces que desees.
O zaman geri dönüp onayı talep et! Piskoposluk sıfatını kullan!
Andá de nuevo, sos el obispo, hacete oír.
Gelip benimle çalışmanı istediysem, bu seni tanıdığım içindir. Sana saygı duyuyorum. Senin kim olduğunu biliyorum.
Si te pedí que vinieras a trabajar conmigo es porque te conozco, porque te respeto, porque se quién sos, valoro tu temperamento y tu coraje.
Ama bu mahalleye liderlik edip edemeyeceğini bilmem lazım.
Pero necesito, quiero saber si sos capaz de quedarte al frente de esta parroquia.
Sos nasıl?
¿ Cómo está la salsa?
Olmuş bil, dip sos.
De acuerdo, Dippingsauce.
Söylemiştim, erzak alacak kadar aptalsan ben de hepsini yerim.
Te dije, si sos lo demasiado tonta para comprar comida, Me los voy a comer.
Onlara bilgisayarın söyleyeceği her şey Doug'ın çikolatalı sodasına ne kadar sos konulacağından tut işçilere ne zaman ve ne kadar para ödeneceğine kadar.
Todo desde el ordenador que les dice desde cuánto almíbar poner en la soda de chocolate de Doug hasta cuándo y cuánto pagar a sus trabajadores.
Bu sos bir harika!
Esta salsa! está increíble!
Bu sos bir harika!
Esta salsa está increíble.
Sos için kamyonumu mu parçaladın?
Cabrón, ¿ ¡ te has cargado mi camión por mole! ?
Bu kadar kötü bir burrito için ötenazi olur bu sos.
Es una muerte compasiva para un burrito tan malo como este.
Hayır, o sos hakkında konuşmuyorum.
No, no estoy hablando de ese betún.
Garjdaki sos hakkında konuşuyorum.
Hablo del betún en la cochera.
Kaç tane gösterişli sos koydukları umurumda değil.
Y no me importa cuantas salsas lujosas les pongas.
Scuba'ya ben yaparım dedim ama sos hazırlıyordum ve onları unutup fazla haşlamışım.
Le dije a Scuba que yo lo haría, porque estaba haciendo la salsa... y yo sólo... dejé que se quemaran.
- Güzel, beyler. - "Salsa" sos demektir.
- Bien, chicos. "Salsa" significa salsa.
- Her yemekte avokadolu sos olacak.
- Guacamole con todas las comidas. ¡ No!
Oradaki harika bir sos, değil mi Ace? - Senin neyin var?
Hay buena salsa ahí, ¿ verdad As?
Berbat. Eminim nasıl sos yapılacağını biliyordur.
Es una cagada, seguro que él sabía cómo hacer la salsa.
Evet, mesela herkes için yeterli sos yok.
Bueno, no hay suficiente salsa para todos.
Şimdi bile yeterli sos yok.
No hay suficiente salsa.
Sebze ve salya karışımı bir sos yani, öyle mi? Aynen.
¿ Así qué es una salsa de vegetales y saliva?
1651 gibi erken bir tarihte, büyük aşçı Francois Pierre Le Varenne tereyağı ve yumurtanın bu lezzetli karışımına benzer bir sos tarif etti.
Ya en 1651, el gran cocinero Francois Pierre Le Varenne describió una salsa muy parecida a esta deliciosa mezcla de mantequilla y huevos.
Çok çenen düşük.
Seguro que sos de hablar.
Evet, üstüne de acı sos ekleyeceğim.
Así es, y también le pondré salsa caliente.
Benim gizemli kadınımsın ve bugün benim senin için bir sürprizim var.
Sos mi hermosa chica misteriosa, Y hoy tengo una sorpresa para ti.
Mars. "Süslü sos"?
Marte. ¿ "Salsa elaborada"?
Lazanya ile Molly'i yer değiştir, sos yerine gözlerinden bahset, şehriye ve dans olayını çıkar yeter.
Hey, puedes hacer esto de los votos. Sólo sustituye "lasaña" por "Molly". Cambia la salsa por los ojos y trata de no describirla como un sabroso y aldente fideo.
Acı sos mu?
¿ Salsa picante?
Bu sos çok lezzetli, adı neydi bunun?
otra vez ¿ cómo lo llama?
Bu sos mükemmel.
Soy un gran admirador de la cultura Mexicana. Esta salsa es excelente.
Bunu hepimiz istiyoruz, Domingo!
Te lo estoy explicando, no sos vos solo. Pero todos queremos eso, Domingo.