English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ S ] / Soğuk

Soğuk translate Spanish

19,912 parallel translation
Çok soğuk oldu.
Eso es bastante frío.
Ya da suyu soğuk bulduğu için mi kıyafetleriyle atlıyor, bilmiyorum!
Porque hay otro chico ahí, contigo.
Soğuk duş falan al.
Date una ducha fría.
# Soğuk olunca gece Kim çaldı ateşinizi altınızdan #
# Cuando las noches se ponían frías # ¿ Quién robaba el fuego de abajo?
Soğuk.
Es fría.
Bir kova soğuk suyla herhalde.
Con un balde de agua fría, me imagino.
Soğuk duş al, büyükbaba!
¡ Date una ducha fría, abuelo!
Soğuk davranıyor.
Se hace el difícil.
- Evet, soğuk demlemek benim için.
- Sí, el frío es para mí.
Ne kadar soğuk olduğunu hissedebiliyorum.
Puedo sentir lo fría que estaba.
- Hava soğuk. Şimdi derin nefes al.
Ahora... respira profundamente.
Bu soğuk hava kütlesi, ana yollarda ciddi trafik problemine sebep oluyor. Pintor Sorrollo ve Colon kavşağında yüzlerce araç trafikte sıkışmış durumda.
Y es que la gota fría está creando serios problemas de circulación en las vías principales, por ejemplo, en Pintor Sorolla con Colón, donde a esta hora permanecen atascados cientos de vehículos.
- Soğuk. Git biraz uyu, Mary Poppins.
Vete a dormir, Mary Poppins.
Ama çok soğuk, geçemem.
Pero está muy frío. No puedo.
Zor olduğunu biliyorum ama soğuk kanlı kalmanızı istiyorum.
Sé que es difícil, pero necesito que esté calmo como el hielo.
Soğuk havada arabayla dolaş Kızları kurtarmaya çalışıyorum Dövüyor musun
¿ Conduces en tu coche tratando de rescatar jovenes indefensas?
Buz gibi soğuk.
Era frío como el hielo.
Sefil, barış yanlısı korkaklarla dolu soğuk ve sıkıcı bir ileri karakol.
Es un puesto remoto, lleno de cobardes amantes de la paz.
Ve hepimiz soğuk, karanlık, uzay boşluğunda yok oluruz.
Y seremos aniquilados en el frío y oscuro vacío del espacio.
Soğuk yerde tek başıma yattım.
Dormí sola en el piso frío.
Soğuk Savaş'ın en iyi şifreleme makinesi.
La mejor máquina para el cifrado de la Guerra Fría.
John F. Kennedy Rusya ile olan soğuk savaşımızı uzaya taşıdı.
John F. Kennedy llevó nuestra Guerra Fría con la Unión Soviética al espacio exterior.
Ve dünyanın gözünde ; soğuk savaşı Sovyetler Birliği kazanmış olacak.
Y, a los ojos del mundo, la Unión Soviética ganará la Guerra Fría.
- Ya çok soğuk ya çok sıcak.
- Hace mucho frio o mucho calor.
Annem de... ona soğuk davranıyordu.
Y mi madre la forma en la que lo controlaba.
Kızlar bana sürekli Soğuk Nevale diyorlardır. Kendimi iyi hissetmiyorum.
Las chicas no paraban de llamarme "Caja de Hielo", y ahora me siento muy mal.
Soğuk Nevale, Küçük Devler'de futbol oynayan kızlara deniyor.
"Caja de Hielo", la chica que juega al fútbol en las "Pequeñas Gigantes".
Salondaki duş soğuk.
La ducha está fría. Lo sé.
Denizde soğuk akıntılar var.
Hay corrientes frías en el mar.
Bakın, Ali'nin usta bir manipülatör olduğunu biliyoruz ama onun soğuk kanlı bir katil olduğuna inanmıyorum.
Mira, sabemos que Ali es una maestra de la manipulacion Pero no creo que sea una asesina de sangre fria
Eğer soğuk yerde uyuyan bir adam görürsen yakınlarda da güzel bir kadın olduğundan emin ol.
Si ves a un hombre durmiendo en un piso frío seguramente hay una bella mujer cerca.
- Benden soğuk bir şeyler içer misiniz?
¿ Quieren unas cervezas? Yo invito.
Neden üzerime soğuk kahve döktün?
¿ Por qué me tiraste café frío?
Çok eski ve soğuk.
Es tan vieja y genial.
Red Bull da aldım. Soğuk.
Tengo Red Bull.
Şüphesiz yapacağın bu iş soğuk kanlı bir cinayet olur.
No te equivoques, esto sería asesinato a sangre fría.
Seksi hatunlar, soğuk biralar vardı.
Tías buenas, cerveza fría.
Soğuk zorlu kışlar, iğrenç çorbalar.
Inviernos duros y fríos, sopas asquerosas.
Su çok soğuk.
Está muy fría.
Hiçbir şey göremiyorum ve çok soğuk.
No veo nada y hace frío.
Zira bedeni, suda yüzen bir kuş kadar soğuk olacaktır.
Porque su cuerpo estaría tan frío como un ave acuática.
Soğuk, mavi ve tuhaf bir şekilde güzel.
Es frío, azul y extrañamente hermoso.
Kabasın, soğuk davranıyorsun, günaydın demiyorsun.
Eres grosero, hostil, no saludas.
Hava çok soğuk.
Hace demasiado frío.
- Lanet olsun çok soğuk.
Rayos, hace frío.
- Soğuk hava üflüyor bana.
- Me está cayendo aire frío.
- Soğuksa soğuk ulan.
¿ Quieres dejar de hablar del congelador?
Takım ruhuyla alakalı bir durum. Romanyalılarla aramızda soğuk rüzgârlar esmesini istemiyorum.
Haz algo por fortalecer el espíritu de equipo para evitar que surja rencor entre los rumanos y nosotros.
Belki sen de soğuk bir duş almalısın.
Tal vez deberías tomar una ducha fría.
Fazla soğuk.
Demasiado frío.
SENE 1961, SOGUK SAVAS ZIRVEDE.
EN 1961, LA GUERRA FRÍA ESTÁ EN SU APOGEO.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]