English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ S ] / Soğuk savaş

Soğuk savaş translate Spanish

708 parallel translation
"Soğuk Savaş"... sinir harbi... değiştirdiğin bu.
La guerra fría, guerra de nervios, es eso.
Soğuk Savaş mı sorumlu?
La Guerra Fría es la responsable?
Bu sadece Soğuk Savaş bahanesiyle mümkündür... ve Amerikan halkının medeni hakları askıya alınır!
¿ Es posible que con el pretexto la Guerra Fría... se les quitan los derechos civiles al pueblo estadounidense?
Ve Kongre Komitesi de bu inancı teyid eder... yoksa biz on kişi, soğuk savaş kurbanı olacağız.
Y para afirmar esta creencia ante el Comité del Congreso... diez de nosotros vamos a ir a la cárcel, víctimas de la guerra fría.
Yoksa soğuk savaş ısındı mı?
¿ La guerra fría se calentó?
Bakın bayım, soğuk savaşın kazananı hiç olmamıştır.
Nadie gana una guerra fría.
- Soğuk savaş bu şekilde bitirilebilir.
- Es un modo de acabar la Guerra Fría.
Vandamm gibilerini alt etmek için tek bildiğiniz... kızlardan onlarla yatmalarını, yanlarında gitmelerini... geri dönmemelerini istemekse... belki birkaç soğuk savaşı kaybetmeyi öğrenmelisiniz.
Si no pueden acabar con tipos como Vandamm... sin pedirle a una mujer que se acueste y se vaya con ellos, para probablemente no volver nunca, quizá deberían aprender a perder algunas guerras frías.
Bugünlerde Soğuk Savaş'tan sıkça konuşuluyor.
Hoy se habla mucho de la Guerra Fría.
Soğuk Savaş'ı kazanmalarına şaşmamalı.
Con razón están ganando la Guerra Fría.
Bir soğuk savaş. Ancak daha da kötüleşecek, Ta ki bu ülkenin her bir vatandaşı ayağa kalkıp da doğrudan ve özgürlükten yana mı yoksa Tomas Jordan gibilerden yana mı olduğunu söylemek zorunda kalana kadar.
Pero empeorará cada vez más hasta que cada ciudadano de este país tenga que levantarse y decir si está de parte de la justicia y la libertad o de los Thomas Jordan de este país.
İstanbul'daki soğuk savaş uzun süre soğuk kalmayacak.
La Guerra Fría en Estambul no permanecerá fría mucho tiempo.
Soğuk savaş olsun, olmasın, biz de dolaşabiliriz.
Con Guerra Fría o sin ella, y nosotros también.
Siyasi ilişkiler sona erdiği anda Soğuk Savaş tekrar kızışmaya başlayacak.
Con el fin de las relaciones diplomáticas, la guerra fría podría calentarse rápidamente.
Aynı zamanda Soğuk Savaş'ı kızıştırmak isteyen siyasi örgütün de başı.
Dirige la facción política que quiere calentar la Guerra Fría.
Amerikalılar ve Ruslar arasındaki bu Soğuk Savaş'a katılmamalısın.
No deberías estar metido... en esta guerra fría entre rusos y norteamericanos.
Sene 1949, Soğuk Savaş dönemi.
En el'49, la Guerra Fría.
Ne zamanki Soğuk Savaş çıkageldi, ABD Field'i fazla komünist tanıdığı için kovdu.
Luego, la Guerra Fría, y EE. UU. echó a Field de sus servicios porque conocía a muchos comunistas.
Daha sonra, Soğuk Savaş yıllarında da birbirimizle iyi geçindik.
Un buen amigo. Aún después, durante la guerra fría, nos ayudamos el uno al otro.
KGB, soğuk savaş, bölge savaşları bıktım.
Ya he tenido suficiente de esto! La KGB, guerra fría, soldados nocturnos, suficiente, suficiente!
Soğuk Savaş'ta, homoseksellik sadece yasadışı ve ahlak dışı değil, aynı zamanda bir güvenlik riski olarak görülüyordu.
Durante la Guerra Fría, la homosexualidad era vista no sólo como ilegal o inmoral, sino también como un riesgo para la seguridad.
Soğuk savaşı satmaya çalışıyorlar.
Intentan vender la Guerra Fría.
Beni 1954'te terk etti. Soğuk savaşın yılı.
Ellas me dejaron en 1954... el año de la guerra fría.
Her Zaman Kar Edemez, Bu Bir Soğuk Savaş ve Ne İçin?
- No ganó nadie, es una guerra fría.
Cenevre'de görüşülen Nükleer Denemelerin Yasaklanması * antlaşmasını etkileyecek... ve soğuk savaşı tek başına yıllarca uzatacak.
Por sí solo, prolongó por décadas la Guerra Fría.
Soğuk savaş devam ediyor.
La guerra fría continúa.
Punklar! Onlar Soğuk Savaş ve penguenlar bağlantılı sanıyor.
Ellos piensasn que la Guerra Fría tiene algo que ver con pinguinos.
Kennedy ikinci yarısında Soğuk Savaşı bitirmek istedi.
En su segundo mandato, Kennedy quería acabar la guerra fría.
Pentagon ve ClA'in gizli operasyon mekanizmasındaki... fanatik ve disiplinli soğuk savaş uzmanlarınca uygulanan... bir komploya kurban gitmiştir.
llevada a cabo por combatientes fanáticos de la Guerra Fría... del Pentágono y el aparato de operaciones encubiertas de la CIA.
"Soğuk Savaş bitti." dedim.
Le dije que la guerra fría se acabó.
Size şunu söyleyebilirim ; Onun kayboluşu Ulusal Güvenlik sınırlarını öylesine aşıyor ki, soğuk savaş bile bunun yanında önemsiz kalır.
Solo puedo decirles que su desaparición tiene efectos sobre la seguridad nacional y hace que la Guerra Fría parezca un resfrío.
Soğuk Savaş'ın bitirilmesiyle her şeyin daha iyi olacağını sanmadınız mı?
¿ No pensaron que con el fin de la Guerra Fría las cosas iban a mejorar?
1950'lerin ortasında, soğuk savaşın en ateşli zamanlarında,... Rusların genlerle oynadığı duyumunu aldık.
A principios de los 50, en el punto álgido de la Guerra Fría, corría el rumor de que los rusos tonteaban con la eugenesia.
Lütfen bize, soğuk savaş dönemini artık bitirmeyi ne kadar çok istediğimizi göstermemiz için bir şans tanıyın.
Les pedimos que nos concedan la oportunidad... de mostrarles nuestro sincero propósito de terminar también... con la guerra fría.
Soğuk savaş sona ermek üzere.
La guerra fría se termina.
Soğuk savaş gibi. Eğer konuşmayı denersem, sen...
Cuando trato de hablarte es como una guerra fría, tú...
Ben — Rocky Dağları'nın tepesindeyken savaş çok soğuk geliyor, ciddiye alan kimse yok insanların yarısı, diğer yarısını öldürmek istiyor ama... dağların arasında çam ormanlarının içinde... insanın bakışı değişebiliyor.
La guerra. Pero aquí en las Rocosas queda tan lejos que no puede tomarse muy en serio. Sabemos que media humanidad trata de destruir a la otra media, pero aquí entre las montañas y los bosques se ve más en perspectiva.
Avrupa'nın savaş meydanlarında, soğuk ve çamurda iki yıl geçirdi.
Pasó dos años en el frío lodo del campo de batalla europeo.
Bir rüya gibi kayboldu, soğuk dalgalar ve rüzgâr geçmişteki zaferi yıkayıp bir savaş alanı bıraktı.
Se desvanecieron como un sueño, el campo de batalla permanece con las frías olas y el viento que arrastra su gloria pasada.
Savaşın soğuk gerçeklerini insanların korktuğunu, acı çektiğini, anlayamadığı olaylara sürüklendiklerini anlatan diğer şeyler.
Hechos puros y duros. La guerra. Hablarán de hombres que tienen miedo, que sufren, de gente que se ve metida en asuntos que no entiende.
Nerede bir savaş olsa orası ya çok sıcaktır ya da çok soğuk.
En la guerra siempre hace demasiado frío o demasiado calor.
Savaş cehennemdir Bay Thornhill, soğuk bile olsa.
La guerra es un infierno, incluso la guerra fría.
İlk 14 gün içinde taburumda bulunan 900 askerden 200'ü, soğuk nedeniyle savaş dışı kalmıştı.
De los 900 hombres de mi batallón, 200 personas murieron debido al frío en los primeros 14 días.
Dünya Savaşı, sıcak ve soğuk, Haziran 1950'den...
3ª Guerra Mundial. Calor y frío. Duró desde...
Dünya Savaşı, sıcak ve soğuk,... Haziran 1950'den Mart 1983'e kadar devam etmiştir. 3. Ta ki Vatikan Doğu ve Batı blokları arasında 33 yıllık bir ateşkes sağlayana kadar.
3ªGM, calor y frío, duró de Junio de 1950 a Marzo de 1983 - cuando se firmó el armisticio Vaticano entre los bloques oriental y occidental, en total 33 años.
Soğuk bira, sıcak yemek, ve Rock'n Roll ve bütün bu lüks olduğu sürece savaş boyunca sadece iktidarsızlığı elde edeceğiz.
Mientras la cerveza fría, la comida caliente, el rock and roll... y todas esas comodidades que superan las normas esperadas... nuestro comportamiento en la guerra solamente ganará impotencia.
Ruslarla Amerika arasindaki rehine krizi ve soguk savas denen olay tüm dünyayi endiselendiriyordu.
En ese entonces, los Estados Unidos y la Unión Soviética mantenían al planeta completo como rehén, en una crisis llamada llamada Guerra Fría.
Soguk Savas sona erdi, bilimin daha da çok ilerlemesinin yolu açildi.
La Guerra Fría es historia... y la ciencia ha dado grandes pasos.
Govorshin bizi tekrar soğuk savaş günlerine dönmemize sebep olacak.
y Govorshin nos habrá forzado a volver a la guerra fría.
Artik soguk savas bitti, Amerikan olmak artik onemsiz.
Ahora la guerra fría ha terminado, ser estadounidense no tiene sentido.
Soğuk savaşın bitişini iple çektik, değil mi?
¿ Verdad?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]