Stéphane translate Spanish
189 parallel translation
Hata sende, Stéphane.
¿ Esperamos más? .
Stéphane, derhal bunu halletmeliyiz. Sence de öyle değil mi?
Stéphane, hay que ocuparse de ello de inmediato. ¿ No crees?
Dediğim gibi, Stéphane.
Pues dime, Stéphane.
Stéphane, yatağı olan bir otel belki de yiyecek bir şeyler daha buluruz.
Stéphane, un hotel, con camas. Es fabuloso. Y puede que haya algo más de comer.
Hoşça kal demiyorum Stéphane... "Görüşürüz", umarım. İyi geceler.
Muy bien, Stéphane, luego nos despediremos, ¿ de acuerdo?
Vichy yandaşının Stéphane'ı fark ettiği yer.
Sí, fue allí donde hicieron el contacto. ¿ No se lo ha dicho Stéphane?
Söylesene, Stéphane'dan ayrılırken, sana bir mektup verdi, değil mi?
Dígame, sargento. Cuando se despidió de Stéphane, - le dio una carta, ¿ verdad?
Stéphane'ın Café du Commerce'de Direniş'le toplantısı olduğunu da hatırlayacaksındır.
¿ También de que Stéphane tenía una cita con los de la resistencia en el Café del Comercio?
Lakin, Stéphane Oskar Emberg isimli bir arkadaşıyla başka bir toplantı planlamıştı.
En efecto tenía una cita, pero era con un amigo suyo llamado Oscar Hembert.
lakin, onu daha sonra trende Stéphane'ın yanında gazete okurken görecektin.
Unos días después, en el tren, él iba sentado junto a Stéphane leyendo el periódico.
Stéphane, doğrudan onun emri altındaydı. Lakin, Reims'ta Direniş ikisini de teşhis etti eğer Stéphane Café du Commerce'e gitmiş olsaydı muhtemel ki, dışarı sağ çıkamayabilirdi.
Stéphane era su sucesor directo, pero entonces, la resistencia les identificó a ambos y si Stéphane hubiera ido al Café del Comercio, es posible que no hubiera salido de allí con vida.
İşte bu yüzden Stéphane'ı Café du Commerce'e değil Café des Maronniers'ye götürdü.
Es por ello que Stéphane no fue al Café del Comercio, sino al Café de los Castaños.
Stéphane'ın İngiliz sigarası yakması tesadüfi değildi. Askeri karargahta, "Yaşasın De Gaulle" diye de bağırabilirdi.
No fue por error que Stéphane encendiera un cigarrillo inglés, incluso se incorporó para quedar más cerca de la cara del espía.
Stéphane onlar yemi yutana kadar bekledi, sonra da casus peşindeyken oradan ayrıldı, bizatihi Direniş yandaşlarınca takip edildi.
Stéphane se aseguró de que se fijaran en él antes de salir seguido por el espía, seguido éste a su vez por la pareja de la resistencia.
Stéphane mahzenin yolunu tuttu. Gerçekten takip edildiğinden emin oldu.
Stéphane se dirigió a la bodega y se aseguró de que le hubieran seguido.
Casus aptallık edip Stéphane'a evraklarını sordu ; Stéphane'a kaçırılmayacak bir fırsat sağlamıştı.
El espía cometió la imprudencia de pedirle a Stéphane su documentación, lo que le dio una oportunidad que no dejó escapar.
Stéphane mahzenden ayrıldı, planının işe yaradığının farkındaydı.
Stéphane salió de la bodega sabiendo que su plan había sido un éxito.
Obez Michonnet'yi.
- Stéphane Michonnet.
Stephane!
¡ Stéphane!
İngilizce biliyor musun, Stéphane?
¿ Entiende inglés?
Stephane korkuyordu ; korkudan titriyordu.
- ¡ Stéphane ha tenido miedo!
- Stephane.
- Stéphane.
Başta karım Stéphane koymak istiyordu ama bana biraz yumuşak geldi.
Al principio le iba a poner Stéphane, pero me parece un poco maricón.
Stéphane... o da ayrı bir mesele.
Ah, Stéphane... es otra cosa.
Stéphane ile garip bir ilişkisi var.
Tiene una curiosa relación con Stéphane.
Stéphane idi.
Era Stéphane
Stéphane, Kornfeld'in Gagliano kemanı istediğini, sen mi söylemiştin?
¿ Me dijiste que Kornfeld buscaba un Gagliano?
Stéphane'dan bahsediyorum.
Hablo de Stéphane.
Genelde bir kadın bu kadar uzaklaşırsa, geri adım atmaz.
Sabes Stéphane... En general, cuando una mujer llega tan lejos, es poco probable que se eche atrás.
Stéphane ile dairedeyim.
Estoy en el piso con Stéphane.
- Stéphane harika.
Stéphane es maravilloso.
Stéphane ile gideceğim.
Me voy con Stéphane.
Çaldığınızı duymadım ama Stéphane kayıdın bittiğini söyledi.
No he tenido ocasión de escucharla, Stéphane dice que ha grabado un disco.
- Stéphane, burada mı yatacak?
¿ Se queda Stéphane a dormir hoy?
Adı Stéphane, benim oğlum...
Se llama Stéphane, mi hijo...
Stéphane.
Stéphane.
- Stéphane için!
- Es Para Stéphane!
Stéphane, Fransa'dan gelen mektubunu al ve t.şaklarımı ye!
Stéphane, Toma tu carta de Francia [br] y comeme las bolas!
Stéphane, bizi Paris'e götürecek misin?
Stéphane, nos llevarás a Parìs?
Stéphane benim arkadaşım. Böyle şeyler Fransızları rahatsız etmez.
Stéphane es mi amigo. [br] Estas cosas no molestan a los Franceses.
Bana değil, lakin Stéphane'a.
No fui yo, fue Stéphane.
Stéphane'a veda edeyim.
Bien, voy a despedirme de Stéphane.
Ben, akadaşımı gönderdim Stephane Michonnet.
Envíe a un amigo en mi lugar.
Çeneni kapat!
Stéphane Michonnet.
Stephane, hadi bakalım.
Ahora flexionen. Adelante ¡ Vamos!
- Stephane?
Stefan.
- Onu duydun mu Stephane?
¿ Oyes eso, Stefan?
Stephane bana sandviç getirdi hatta.
Stefan me trajo sandwiches.
Ya Stéphane?
¿ Y Stéphane?
Bu Jersey'de yapılmış iyi bir Stephane Kelian taklidi.
Yo sé de algunas cosas. Es una copia de un Stephane Kélian, hecho en Nueva Jersey. Buen control de calidad.
Stephane Richer mavi çizgiden sayıyı yaptı.
Anotación desde la línea azul.