English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ S ] / Sudan

Sudan translate Spanish

3,587 parallel translation
Kanarya Adaları, Kuzey Sudan.
Las Islas Canarias, al Norte de Sudán.
İnsan vücudunun yüzde 60'ı sudan oluşur.
El cuerpo humano esta compuesto en un 60 % de agua.
Şimdi sen cam parçalarına ve köpek bokuna sürüne sürüne gidip ona onu ne kadar çok sevdiğini söyle yoksa seni eşek sudan gelene kadar sikerim.
Arrástrate... sobre cristales rotos... y mierda de perro... y joder, dile cuanto la quieres, o que Dios me ayude, o te joderé hasta el fin de los tiempos.
İnanın bana, onu sudan çıkarmadan önce iki kez düşündüm. Eden'ı bulduğumuza göre tekneden inebiliriz.
Creedme, me lo pensé dos veces antes de tirarla a los rápidos.
Lütfen kulaktan dolma bilgiyle ilaç kullanmayın. Ayrıca ne pahasına olursa olsun sudan uzak durun. Tedavi üzerinde çalışıyoruz.
Los exhortamos de forma energica que se abstengan de tomar vermicidas... y bajo ninguna circustancia, se dirijan a un lugar dónde haya agua le pedimos a los ciudadanos que sean pacientes y esperen hasta que una cura sea desarrollada.
Onları sudan uzak tutmak sorunu çözer diye düşünüyor olmalısınız.
Usted parece creer que las muertes sólo se pueden evitar alejandolos del agua.
Ve eğer Enrique ye "Skip'i sudan atalım" dersek
Y si le fueras a decir a Enrique ¿ "vayamos a destruir a Skip"?
Sudan çıkan ince bir dal görüyor.
Y él ve esta ramita asomando del agua.
Hem Sudan'da bir iş buldum.
Y un trabajo surgió en Sudan.
Hareket etmeyi bıraktığımda, beni sudan çıkar.
Una vez que deje de moverme, sacarme del agua.
Bibiche, bize Moka'nın sudan korktuğunu söyledi.
Bibiche nos había dicho que Moka le tenía miedo al agua.
Avucunun içi terlemiyor mu?
¿ No te sudan las palmas de las manos?
- Havadan sudan konuşur gibi.
Como si se tratara del clima.
Kardeşinde sudan başka bir şey olmadığına emin misin?
¿ Segura que tu hermana solo tiene agua?
Bilgi edinebilmek için eşek sudan gelinceye kadar dövdüğünü ve öldürmekle tehdit ettiğini söylüyor.
Afirma que usted lo golpeó y amenazó con matarlo si no hablaba.
Sudan geçiriyorum.
"Rinso" todo antes.
Havadan sudan muhabbeti bırakalım artık o zaman. Diana konuştuğumuz gibi Rossmeyer Global'e gidiyor.
Ahora que ya estamos al día Diana hace su movida con Rossmeyer Global mientras hablamos.
Sudan nefret ederim!
¡ Odio al agua!
Sudan ite kaka çıkardın neredeyse.
Bueno... Prácticamente nos arrastraste afuera del agua.
Parmakları sudan dolayı buruşmuş.
Sus dedos son arrugados por el agua.
Erkekler çok terliyor.
Ustedes sudan mucho.
Yaptım çişimi. Teşekkürler. Sudan çıkmamı beklediğin için teşekkür ederim.
No hagas pis ahora.
Havadan sudan konuşmayı es geçmek istersen...
Si te quieres saltar la charla- -
Gnocchileri kaynamış sudan çıkar yoksa lapa olacaklar.
Sacaré los ñoquis del agua caliente, o se ponen pegajosos.
Oturup her olayı değerine göre ele alabiliriz ama değersiz evrak işleri moralimi nasıl etkiler biliyoruz. O yüzden düşündüm, bu yılki hapishane bilgi yarışmasında çıtayı yükseltip havadan sudan sorularla özgürlükleri niye verilmesin ki?
Ahora, podríamos juzgar caso por caso por sus méritos pero sabemos cuan malo es el papeleo en mi moral así que pensé, ¿ por qué simplemente aumentamos los premios en el concurso de la prisión de este año y las dejamos ganarse su derecho a la libertad con conocimientos generales?
Havadan sudan şeyler.
Trivia.
Yapmam gereken, sudan çıkıp ağır çekimde saçımı sallamak.
Mi pequeña cosita es, como, salir de agua, y haciendo el movimiento de cabello en cámara lenta.
Babanın çaldığı sudan mı bahsediyorsun?
¿ Te refieres... al agua que robó tu padre?
Tanrılar sudan çıktı.
No hay tierra. Los dioses emergen de esta agua.
Sudan'ın kıyısında bir kıyıdalar ve dediğine göre G.S.M. sinyali varmış.
Están en la costa norte de Sudán según la señal GSM.
Sudan'da gözlerin var mı?
¿ Tenemos ojos en Sudán?
Kadınlar terler.
Las mujeres sudan.
Sudan hep korkar mıydın böyle?
¿ Siempre has tenido tanto miedo al agua?
Sudan hep korkar mıydın?
¿ Siempre le has temido así al agua?
Okyanus sudan oluşuyor gibi gözükebilir. Ama gerçekte, yaşam, kimya ve jeolojinin birleşmesinden oluşur.
El océano parece estar hecho de agua, pero, en realidad, se trata de una alianza entre la vida, la química y la geología.
Sierra, Sudan, Ruanda'da savaştım ve defalarca yaralandım.
He luchado en Sierra Leona, Ruanda, Sudán. He sido herido muchas veces.
Ancak şimdi sudan kurtulabildiler.
Ahora por fin podrían emerger del agua.
Ve bu onlara sadece sudan değil, aynı zamanda havadan da oksijen almalarını sağlar.
Y eso les permite extraer el oxígeno, no sólo del agua sino también del aire.
Havadan sudan konuşuyorlardır deyip görmezden mi gelelim?
¿ Quieres arriesgarlo todo por esperar que solo estén hablando del tiempo?
İçtikleri sudan birlikte zehirlenmişler.
Bebieron ese agua.
Çocuklarımla taksiye binince alacağı parayı düşünen bir taksicinin hız sorunlarıyla cebelleşmek zorunda kalıyorlar. Hayatın sudan ucuz olduğu ülkeden gelen taksicinin.
Mis niñas ingresan apresuradamente, por la velocidad determinada por la ganancia que pueda ganar, un extranjero y exhausto hombre... de un país donde la vida no vale una mierda.
Senin için yılbaşı gecesini ailemin arkadaşları ile havadan sudan konuşarak geçirmekten daha kötü bir şey olacağını düşünmüyorum.
No me puedo imaginar que prefieras hacer cualquier cosa menos charlar con los amigos de mis padres en Nochevieja.
Bir gayrimenkul balonu oluşturuyorsunuz ve bunun sadece Sue'ya faydası olacak, tüm tarafsız bölgeyi sudan ucuza alacak alacak.
Estáis creando una burbuja inmobiliaria y la única que se beneficiará es Sue. Comprará todo el terreno neutral por unos céntimos de dólar.
- Evet, Sudan'da vurmuştum onu.
- Sí. Le disparé una vez en Sudán.
- Sudan?
- ¿ Sudán?
- Havadan sudan konuşuyorduk.
¿ En qué sentido? Estábamos hablando de esto y aquello.
Ceres sadece 600 mil genişliğinde o yüzden burada Dünya üzerindeki tatlı sudan daha fazla donmuş su olabilir.
Ceres tiene sólo 965 kilómetros de ancho, sin embargo, puede haber más agua congelada aquí... que toda el agua dulce en la Tierra.
Buzun altında bir okyanus bulabiliriz. Sıvı sudan oluşan bir iç manto. Cüce gezegenin çekirdeğinde ısı ile eritilmiş bir manto.
Es posible encontrar un océano debajo del hielo, un manto interno de agua líquida, fundida por el calor del núcleo del planeta enano.
Sudan ve Somali'deki aracılara.
Contactos en Sudán, Somalia.
Ne dedin? Havadan sudan konuşmuyor muyduk?
¿ Qué, estamos solo diciendo palabras ahora?
Hem de sudan tasarruf ederiz.
que tenía un hacha para terminar con el medio ambiente o ahorrando agua.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]