Sudan ucuz translate Spanish
70 parallel translation
- Sudan ucuz.
- Para nada.
Beş sterline sudan ucuz.
Es una ganga por cinco libras.
Fena olanlarından yani. Bilim uğruna binlerin feda edilmesini gerektiren korkunç deneyler yapmak için insan hayatının sudan ucuz olduğu ormanın merkezine gidiyorsunuz.
Médicos sin escrúpulos... que van al corazón de la jungla, donde la vida humana no vale nada, a realizar horribles experimentos que requieren el sacrificio de miles en el altar de la ciencia.
Sudan ucuz.
Una ganga, un zafiro oriental.
Sudan ucuz, 50 dolar.
Se lo dejo por 50 dólares.
Çete kana susadığında insan hayatı sudan ucuz hale gelirdi.
Para la Banda de los Gallinas la vida no valía nada.
5,000'e sudan ucuz.
Cinco mil. Y es una ganga.
Sudan ucuz!
¡ Una ganga!
Sudan ucuz!
¡ Son una ganga!
Sudan ucuz!
¡ Precios de risa!
Herşeyden önce, bu çok sıradışı ve insan hayatının sudan ucuz olduğu bu ortamda fazlasıyla tehlikeli bir durumdu.
esto es muy raro en primer lugar En segundo lugar, si es extremadamente peligroso, como lo es en una dictadura, todavía es mas complicado, por que todo el mundo aprecia su propia vida ".
Aylık kirası sudan ucuz, çok para biriktirebiliriz.
El precio está tirado y podemos ahorrar una pasta.
Sudan ucuz.
De verdad, tesoro, es barato.
Sudan ucuz Joel.
Es una ganga.
Sudan ucuz.
Más barato que un suspiro.
Sudan ucuz.
Puedes quedártela por nada.
İnan bana, 200 dolar sudan ucuz.
Y sólo por 200 pavos. Créeme, es una ganga.
Aşağısı için aldıkları kira sudan ucuz.
El alquiler es muy bajo.
Aniden oldu. Sudan ucuz, 260 pound.
- Ha sido una ganga, 260.
Sudan ucuz şeyler bulmak için buradan daha iyi bir yer bulamazsınız.
No encontrarán otro lugar como este. Donde obtendrán grandes cosas, como esto...
63 dolar. Sudan ucuz anne.
¿ De cuánto hablamos?
Sudan ucuz.
Es una ganga.
Sudan ucuz!
¡ Una puta ganga!
Sudan ucuz.
Una súper oferta.
Bu Fantezi Yatı? Sudan ucuz, çünkü kedi çişi gibi kokuyor.
Ese yate elegante fue una ganga porque huele a orina de gato.
Horchow evlerinin kirası sudan ucuz bulunur. 24 karattan düşük elmaslar incik boncuktur. Bentley'ler ise Rolls Royce alamayacak insanlar içindir.
Ios diamantes de menos de 24 quilates son fruslerías... y los Bentley son para pobres que no tienen un Rolls.
Ben pek içki içmem. Ben de öyle ama şimdi içiyorum, çünkü sudan ucuz.
Yo tampoco, pero la cerveza aquí es mas barata que el agua
Savaş yüzünden dinar sudan ucuz.
La guerra los abarató.
Sudan ucuz, değil mi?
¿ No te parece barato?
Bak, bu sudan ucuz bir çocuk programı.
Es un programa infantil de mala muerte.
Charlie, o sudan ucuz.
Charlie, la grúa es gratis.
Ya, ya, hep öyle sudan ucuz olarak başlar..
Ya. Así empieza. Con una grúa gratis.
Tamam, sana minnetarım şey için.. ... nasıl anlatsam, babacan tavsiyen için, fakat burada bir dostum için sudan ucuz birşeyler ayarlamaya çalışıyorum.
Bien, agradezco tu cómo describirlo, consejo compasivo pero lo único que he hecho ha sido llamar a la grúa por una amiga.
Sudan ucuz du, değil mi? Alan.
Cuéntame otra vez lo de la grúa gratis, Alan.
Biraz rüzgar alıyor ama kirası sudan ucuz.
Tiene el problema de las corrientes de aire, pero no puedes mejorar el alquiler.
Hem de sudan ucuz. 10 Euro kron.
Una ganga, son 10 eurocoronas!
- Sudan ucuz.
- Es una ganga.
Fransa'ya kıyasla sudan ucuz.
Está regalado comparado con Francia.
- Sudan ucuz olmuş.
- ¿ Más barato que las trufas?
Chicken Cottage'ye gidebilirsiniz, tamamen helal ve sudan ucuz kovası 6.99 sterlin.
Pueden haber ido a Chicken Cottage, con animales bien sacrificados y el balde de oferta a £ 6,99.
Neredeyse sudan ucuz.
Casi una ganga.
Sudan ucuz. Bu hamle bu kadar başarılı oluyor, şu hamle şu kadar başarılı oluyor.
Este truco tiene este porcentaje, este truco tiene este porcentaje.
Koleksiyon parçası, sudan ucuz.
Es una pieza de colección, Ma.
Bence sudan ucuz.
Hombre, eso me parece una bagatela.
Sudan ucuz.
Es un robo.
Hiç oraya gittin mi? Bir tür... beleş, sudan ucuz.
Viste lo que ocurrió... el tipo...
Burası sudan ucuz Jonah.
- No hacía falta turd real.
Söylemedi ama ilanda sudan ucuz diyor.
No dijo. Pero dijo que era muy barato.
Çocuklarımla taksiye binince alacağı parayı düşünen bir taksicinin hız sorunlarıyla cebelleşmek zorunda kalıyorlar. Hayatın sudan ucuz olduğu ülkeden gelen taksicinin.
Mis niñas ingresan apresuradamente, por la velocidad determinada por la ganancia que pueda ganar, un extranjero y exhausto hombre... de un país donde la vida no vale una mierda.
Lucky ise bu sudan ucuz bodrum brandası kullanıyor ve aslında en dandik olanı.
Mientras Lucky... usaba un recubrimiento barato que es básicamente inestable a nivel molecular.
10 saat dikildikten, havadan sudan konuştuktan, ucuz puro dumanını soluduktan sonra bu kesinlikle kanabileceğim doğru cümleydi.
Despues de estar parada por diez horas, haciendo pequeñas charlas y oliendo el humo de cigarro, esa es la frase por la cual voy a caer rendida.