Sul translate Spanish
125 parallel translation
Konuş benimle, Sul.
Habla conmigo, Sul.
Hadi, Sul, dayan.
Vamos, Sul, aguanta.
Brezilya'nın en güney ucundaki, Rio Grande do Sul eyaletindeki Porto Alegre şehrindeki Belem Novo'dayız.
Estamos en Belém Novo, en la ciudad de Porto Alegre, en el estado de Rio Grande do Sul, en el extremo sur de Brasil.
Piano, piano, sul, sul tasto.
Piano. Piano. Sul tasto.
"A round terrace by the sea" yi izlerken aklıma geldi.
Lo he recordado mirando "Una rotonda sul mare".
Ben Varis Sul, Paqu Valisi.
- ¿ Sí? Soy Varis Sul, tetrarca de los paqú.
Ben Varis Sul.
Soy Varis Sul.
Paranı kendine harca Sul.
Guarde su dinero, Sul.
Pelotas'taki Padre Jesuino Vidal Kurumu. Rio Grande do Sul Eyaleti'nde.
La fundación Padre Jesuíno Vidal de Pelotas, en Rio Grande do Sul.
Neden çevreni terk edip, koloniyi ziyaret etmiyorsun? Burayı çok seveceksin- - sul...
¿ Por qué no mandar tu círculo para visitar tu colonia?
SUl GENERlS SANAT GALERİSİ
GALERÍA SUl GENERlS BELLAS ARTES Y ENCUADRADO
- Sul, kes artık!
- Sul, déjalo correr.
O Alvera ağaçlarını ben sulıycam.
Voy a convertir en baños a esos árboles de Albera.
Fransız savaş gemisi 10'unda buradaymış ve güneye doğru yola çıkmış.
Indo pela costa ao sul. Un gran buque de guerra, francés, se detuvo aquí el 10, luego fue hacia el sur. - Muito grande.
- Kwak Sul-young?
- ¿ Kwak Sul-young?
- En sevdiği gizlenme - Mari Posal Sul olmaktır
Pero su disfraz favorito es convertirse en la mariposa azul.
Kardeş, Yuk-Bong ve Usta Sul-Woon.
el hermano Yuk-bong, Y el maestro Sul-woon.
Bu da torunum, Ye Sul.
Ella es Ye-sul, mi nieta.
Çok güzel gözlerin var.
Tienes unos lindos ojos, Ye-sul.
Ye Sul'a bakabilir miyim?
¿ Quieres que cuide a Ye-sul?
Ye Sul ve ben iyi arkadaşız.
Ye-sul y yo somo amigos ahora.
Ye Sul tıpkı annesi gibi çok tatlı bir kız.
Ye-sul es muy linda, como su madre.
Ye Sul, iki saatliğine kreşte oynar mısın?
Ye-sul, juega por 2 horas en la guardería, ¿ está bien?
Böyle durumlarda, Rahibe Park Bong-sul'un söylediği gibi...
¿ En situaciones como esta, qué diría la Sacerdotisa Park Bong Sul?
Sul-mi!
¡ Sul-mi!
Beni görebiliyor musun, Sul - Mi?
¿ Puedes verme Sul-mi?
Sul - Mi?
¿ Sul-mi?
Smash... kuzey, güney.
Smash... norte, sul.
Kuzey, güney.
Norte, sul.
Sen - Merhaba Sul.
Oh, estabas... - Hola, Sul.
- Ofiste görüşürüz Sul.
Te veo en el trabajo, Sul. Si, nos vemos, hombre.
Sul?
¿ Sul?
- Evet. - Değiştirilse iyi olur, Sul.
- Deberían cambiarlo, Sul.
Bu tünel Sul'un haritasından silinmişti.
Borraron este túnel del mapa de Sul.
Sul. Ayağa kaldırmamız gerekiyor.
Pues, necesitamos ponerlo de pie.
Sul, Jeneratör kapısını açan bir anahtar var mı?
Sul, ¿ hay una llave de la puerta del Generador?
Sul, ne yapıyorsun burada?
Sul, ¿ qué haces aquí?
- İşe yaradı, Sul!
- ¡ Funciona, Sul! - ¡ Está funcionando!
Sul, çıkış burası!
¡ Sul, es la salida!
Sul, haydi!
¡ Sul, vamos! ¡ Ahora!
İnti inti,
SUl sui
Ne diyorsun, Sul?
¿ Qué opinas, Sul?
~ Yo Sul Palas ~
PALACIO YO SUL PALACIO YO SUL
~ Yo Sul Palas ~
PALACIO YO SUL
Yo Sul Palas
PALACIO YO SUL
Güney Crest tarafı.
Departamento de Drôme, Cantón de Crest Sul.
Eun-sul'üm!
Sí, mi Eun Sol.
Burası, Amon Sûl'ün büyük gözcü kulesiydi.
Ésta fue la gran Torre de Amon Sûl.
Yuk-Bong ve Sul-Woon savaşmadan yenildiler.
Yuk-bong y Sul-woon cayeron sin dar pelea.
Sul!
¡ Vete, muchacho!
- Sul, haydi.
- ¡ Sul, vamos!