English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ S ] / Suçlu

Suçlu translate Spanish

18,230 parallel translation
Ben de sizden haklı bir karara varmanızı istiyorum. Ki o da sanığın suçlu olmadığıdır.
Así que les pido que emitan el único veredicto justo, que es no culpable.
Açıkçası artık dünya birkaç yıl öncesine benzemiyor. Suçlu olan taraf o değildi ve...
Francamente, el mundo no es el mismo que hace unos años, y él no tuvo la culpa.
Misa Amane, 10 yıl önceki Ölüm Defteri cinayetlerinden suçlu bulunmadı.
No pudimos acusarla de los homicidios de la Death Note.
Ağabeyimin bir suçlu olduğunu biliyorum ama ailemden geriye bir tek o kalmıştı!
Era un criminal... pero también era mi única familia.
Suçlu bulundu.
Declarada culpable.
Şu an bile ne kadar suçlu göründüğünü biliyor musun?
¿ Te das cuenta de lo culpable que ya pareces?
Suçlu.
Culpable.
- Kim komplo kurdu? - Esas suçlu kim Lindsay?
¿ Quién es el verdadero culpable, Lindsay?
Lindsay Denton ilk duruşmasında cinayete teşebbüsten suçlu bulunmuştu. Ama ceza davası ev adresinde bulunan önemli bir delille askıya alınmıştı. O delil, adli finansçılar aracılığıyla tezgâha karışmış diğer rüşvetlere bağlanan 50 bin sterlinlik nakit paradır.
En el primer juicio Linsay Denton fue condenada por conspiración para asesinar... y la acusación presentó una prueba crucial hallada en su casa, a saber, 50 de los grandes en efectivo que se relacionaron, gracias a los forenses financieros, con sobornos ligados a la conspiración.
CADDY : SUÇLU PROFİLİ Caddy, erkek.
Es Caddy es hombre.
Tüm soruşturma burada başladı. Ve Ronan Murphy'yle bilinen üst düzey suçlu Tommy Hunter arasında bağlantı kurmamızı sağlayacak bilgilerle çocuklara cinsel istismarın örtbasıyla ilgili bilgileri dâhil etmemiş.
Es donde empezó la investigación y se omitió información que nos hubiera permitido conectar que Ronan Murphy conocía al criminal Tommy Hunter y el encubrimiento de abusos de niños del pasado.
Fairbank tüm ithamlardan suçlu bulundu ve on yıllık cezasını şu an HMP Blacktorn'da yatıyor.
FAIRBANK FUE CONDENADO Y ACTUALMENTE - Felicidades, Kate. CUMPLE 1O AÑOS EN LA PRISIÓN DE BLACKTHORN
Ronan Murphy, Lindsay Denton'ın suçlu bulunduğu suikast hakkında sorgulanıyor.
¿ Se interrogó a Ronan Murphy por la conspiración por la que Linsay Denton fue procesada.
Ronan Murphy, Tommy Hunter'ın ortağı, tanınan bir suçlu... Dosyada yok.
Que Ronan Murphy era un criminal que estaba asociado a Tommy Hunter... no está en el expediente.
Biz suçlu oluruz.
Nuestras estrellas tienen la culpa.
Zaten suçlu olmadığını savunuyor.
Él ya se declaró culpable.
Ona bir bak! Ne kadar suçlu hissettiğine bak.
Mira lo culpable que se siente.
Isıtma sistemini taktı, çok suçlu olduğu için tüketildi...
Instalado incorrectamente el sistema de calor, el estaba tan consumido por la culpa
Ve bu bir cinayet yüzünden suçlu.
Y este es culpable de asesinato.
Suçlu Frank Underwood ile konuşmayız.
No nos comunicaremos con el criminal Frank Underwood.
Cumhuriyetçi mi yoksa bir suçlu mu istersiniz?
¿ Quiere a un republicano o a un criminal?
- Suçlu olduğuna inanıyordun.
Tu historia es que lo creías culpable.
Her ne olursa olsun suçlu ya da suçluları yakalayıp tutuklamak için çiftler halinde çalışacaksınız.
Trabajáis en parejas para dominar y arrestar a uno o varios criminales sin importar los desafíos encontrados.
Sattığımız şeyin, kendi ülkemize karşı kullanıldığını, ve Amerikan Hükümetinin bizi bilerek... ya da bilmeyerek düşmanı silahlandırmaktan dolayı suçlu bulacağını bilmek kadar.., berbat birşey olamaz.
Fue horrible saber que lo que vendíamos sería usado contra nuestras propias tropas, y sabiendo que el gobierno de E.U. nos culparía por armar al enemigo, intencionalmente o no.
Bu onu benim gözümde katil kadar suçlu yapar.
Para mí eso le convierte en culpable.
Dalbir, gerçek suçlu hakkında bilgiler var sana da gönderebilirim.
Ranjit Singh fue acusado de las explosiones en Lahore, Pakistán. Pero Sarbjit Singh cumple la pena.
Sonuçta hintli biri ise suçlu ya da mahsum ona göre davranmalıyız değil mi?
¡ Quemen al traidor!
- Suçlu bulunursa, mühürleri silinir ve sürülür.
Si es condenada, le quitarán las runas y será proscrita.
Bunlar, bunun gibi bir davada suçlu ya da masum kararını verirken hesaba katmamız gereken şeyler.
Estos son los conceptos que debemos considerar para decidir la culpabilidad o inocencia en un caso como este.
O suçlu.
Es culpable.
Yargıç ve jüriye cevap vermelisin, eğer suçlu bulunursan...
Debe responder a un juez y un jurado'si es encontrado culpable...
Peki suçlu mu?
Y es culpable?
Mesele eğer suçlu bulunacak mısın değil,'ne zaman've cezanın ne olacağı.
No es una cuestión de si se le encuentra culpable, pero cuando, y cuál será la pena!
Bugün kanunsuz olarak bir araya gelen saldırgan ve serkeş çetenin başı ve kışkırtıcı olarak suçlu bulundunuz.
Como cabecilla e instigador de la refriega, en el que se hizo montar juntos ilegalmente una turba violenta y rebelde, se le ha encontrado culpable.
- Suçlu değilim.
No culpable.
Göreviniz, hiç şüpheye mahal vermeden zanlının suçlu ya da masum olduğuna karar vermek.
Tu deber es decidir, más allá de toda duda razonable, si el preso es culpable o inocente.
Ama kanunlara göre,... eğer bir ayaklanmanın vuku bulduğunu düşünüyorsanız zanlının da müdahil olduğuna emin olmalısınız ki ilke olarak onu suçlu bulabilesiniz.
Sin embargo, en el derecho, si está satisfecho de que una revuelta tuvo lugar, sólo tiene que estar convencido de que el prisionero estaba involucrado, al encontrarlo culpable como director.
Neredeyse beni bile suçlu olduğuma ikna edecektiniz.
Casi me convenció de que era culpable.
Zanlıyı suçlu mu, suçsuz mu buluyorsunuz?
¿ Usted se encuentra el prisionero culpable..... O inocente?
Peki, aradığımız kişi gelişmiş bir suçlu, güçlü, sabırlı, muhtemelen 40'larında bir erkek.
Estamos buscando a alguien que es criminalmente sofisticado, fuerte, paciente, lo que indica un varón de mediana edad, probablemente de unos 40 y algo.
Suçlu bulunursa mühürleri silinip sürgün edilir.
Si es condenada, le quitarán las runas y será proscrita.
Merkez'in gözünde o suçlu.
Según la Clave, es culpable.
Sonrasında tiyatroya uğrayarak eski tarz suçlu anneyi oynadın.
Por eso se pasó por el teatro para dejar caer un poco de antigua culpabilidad maternal.
Ve sonra Robyn hapis'e gidince, sadece... Suçlu hissettim.
Y después de que Robyn fue a prisión yo solo... me sentí tan culpable.
Beni, Edward Barbary'yle birlikte suçlu hapishanesine mi tıkacaksınız?
¿ Me enviarías a la cárcel de deudores con Edward Barbary?
Suçlu insanlar genelde geçmiş zaman kullanır.
La gente que se siente culpable tiende a usar el pasado.
Andre Hannan, 2011 ile 2014 arasında 4 farklı sarılmadan suçlu bulundu.
Andre Hannan fue condenado de cuatro abrazos diferentes entre 2011 y 2014.
Gerçek şu ki hà ¢ là ¢ elektriğimiz varken başka bir suçlu göstermek istiyorum.
Como cuestión de hecho, um, mientras que todavía tenemos el poder, Me gustaría proponer un delincuente alternativa.
Eğer bu bazukalı fotoğrafınızı yüklerseniz, sigorta dolandırıcılığından suçlu bulunursunuz ve 6 aylığına hapse girersiniz.
Si posteas esa foto con la bazooka, te culparán por fraude a la aseguradora e irás a la cárcel por seis meses.
Belki de suçlu hissediyorumdur.
A lo mejor sí que me siento culpable.
- Steve Arnott'ı hâlâ suçlu bulmamışsın.
- Sigues sin haber acusado a Steve Arnott.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]