English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ S ] / Sıradışı

Sıradışı translate Spanish

2,190 parallel translation
Sıradışı Yunan Dövüşçüler!
¡ Combate de ineptos!
Sıradışı bişey duymak ister misin?
¿ Te digo un disparate?
Çok sıradışı.
Eso es irreal.
Sıradışı.
Extraordinario.
- Sıradışı bir şey duydunuz mu? Şüpheli görünen bir şey?
¿ Escuchó algo fuera de lo normal o ha visto a alguien sospechoso?
Seni burada görmek sıradışı.
Me imaginé que te encontraría en la cafetería.
Yani, hem böyle bir hukuk şirketi inşa edip, hem de oğlunu yetiştirmek bu sıradışı bir şey.
Quiero decir, ser capaz de construir una firma así y criar a su hijo al mismo tiempo... Es... extraordinario.
Senin kalbini kıran kadının. Sıradışı biri olmalı.
La mujer que te rechazó, debió ser un primor.
Sıradışı biri yerine kaşar birini tercih ederim.
Bueno, como dije : Mejor promiscua que primor.
Şu sıradışı kadını anlat.
Cuéntame del primor.
Geçtiğimiz son birkaç gün içinde sıradışı bir şey gerçekleşti mi?
¿ Ocurrió algo fuera de lo común en los últimos días?
Siz... epey sıradışı kişilersiniz.
Tu lote... no son hombres comunes
Burada da aynı senin gibi, sıradışı bir kadın, Helen.
Esa es una mujer extraordinaria. Igual que tú, Helen.
- Sıradışı!
- ¡ Extraordinario!
Melek görülmesi sıradışı bir şey değildir.
Las visiones de ángeles no son raras.
Sıradışı bir şey yok
No pasa nada.
Bu gibi durumlarda sıradışı yetilere sahip olan kişilerden, bu saldırgan ve ele geçirilmesi zor psikopat katillerin yakalanması için yardım istiyoruz.
En dichos casos... para atrapar a los más despiadados y escurridizos asesinos y psicópatas... solicitamos la ayuda de civiles con dones extraordinarios.
Bu sıradışı bir istek dedektif.
Es un pedido inusual, detective.
Gitti daha sıradışıdır.
Gitti es poco convencional.
Benim hayatımda, sıradan birşey sayılır, hatta sıradışı desen belki tuhaf kaçardı.
Es mi vida, estoy acostumbrado a ella. - Pero si tú... - Hola.
Sıradışı yalanlar zaten seni öldürür
Incluso la muerte se convierte en una extraña visión.
Doktorun tavsiyesiyle, bunun sıradışı olduğunu söyleyebilirim
Tal y como el Doctor sugiere hay secciones muy particulares.
Biri insan diğeri de insan olmayan, sıradışı bir varlık olmalı
Uno de ellos será humano, el otro una manifestación de los antiguos Dioses ocultos.
Sıradışı, özel birisi olduğunu biliyorum.
Sé que ella es una persona extraordinaria.
İşte bu yüzden sıradışısın.
Por esto es extraordinaio
Yapıldığı her defasında söz konusu film türünün en sıradışı örneği olarak kabul edilmiştir.
Él precedido cada vez la proyección de una película considerada como la más extraña de su tipo hasta la fecha.
Veya sıradışı güzelliğinin.
Por no hablar de tu belleza excepcional.
Kesinlikle yaşlı ve sıradışıydı.
Sí, era un poco extraña.
Tamam, oldukça sıradışı, ama zararsız.
Bueno, muy extraña, pero era inofensiva.
Gerçekten sıradışı bir yarış ve bu sefer o eşeği uçuracak
Han sido lento corriendo él sólo para obtener las probabilidades para arriba. Y esta es la carrera que van a dejar que vuela el burro. - ¿ No es ilegal?
Başka sıradışı bir şey?
¿ Algo más fuera de lo común?
- Sıradışı biriyle görüşüyor muydu?
¿ Hay alguien con quien se estuviera relacionando, fuera de los habituales?
Boston'daki sıradışı cinayetleri öğrenmek istemiştin.
Hola. Quería que lo supieras de inmediato. Hubo un homicidio inusual en Boston.
Size sıradışı görünmezler, ve çocuklarınız onlarla konuşurken şüphelenmezsiniz.
No les parecería fuera de lugar. Y no se alarmarían si sus hijos estuvieran hablando con él.
Oldukça sıradışısın.
Eres extraordinaria.
Küçüklüğümde, güreşleri izlerken... tüm o güreşçileri çok sıradışı, çok yiğit bulurdum.
Cuando crecía, sabe, viendo wrestling, encontraba a todos esos luchadores tan extraordinarios, heróicos.
Bunların Aralık ayındaki Alpler olduğuna düşünmek çok sıradışı.
Es extraordinario pensar que estos son los alpes en diciembre.
Umduğum tek şey, Katerina gibi sıradışı bir felaket yada çok büyük savaşlar çıkması ve dünyanın asıl yüzünü gösterip bizi... yere vurup kendimize getirmesi.
todo lo que puedo esperar es, un increible desastre como el Katrina, y la horrible guerra saldra y porque no, se paseara por el planeta pereceremos.
San Francisco'dan gelen alışılmamış sıcak hava dalgası Los Angeles'ı etkilemeye devam ediyor... Gezegenin çeşitli yerlerinde görülen sıradışı hava değişikliği, hava artışına sebep oluyor.
la extraordinaria ola de calor en san francisco continua golpeando hasta los angeles el clima extremo alrededor del planeta se incrementa en estos dias
Bu biraz sıradışıydı, değil mi?
Está un poco apartado, ¿ no?
Ve eminim sıradışı bişey olmayacak.
y estoy segura de que ella no sera una excepción.
Biraz sıradışı bir gece geçirdim
Están siendo dos semanas de lo más ajetreadas.
Beni çok sıradışı bir kadın büyüttü.
Me crió una mujer extraordinaria.
Mesela New York'u seviyorum kampanyası hakkında en sıradışı şey müzikti aslında.
En el caso de "I Love New York" lo más extraordinario fue la música
Bu oyunun kuralları sıradışıdır. Biz aramadık ve provoke etmedik.
Las reglas de esta guerra no convencional que no buscamos, ni provocamos.
Hem sıradan, hem de sıradışı bir kadın olmalı.
Debe ser tanto ordinaria como extraordinaria
Bu çok... Bu sıradışı.
Esto es... bueno, es extraordinario
Sıradışı ilgi gösteren biridir. Harika bir hemşiredir.
Ella es una cuidadora extraordinaria, una enfermera maravillosa.
Bu fırtınayla ilgili sıradışı bir saptamaları olmuş mu?
- si hay algo inusual en esta tormenta? - Sí.
"Amerika dünya çapında zekâ düzeyi olarak kaçıncı sıradır?"
" Cuál es la clasificación de EE.UU en la media general del Coeficiente Intelectual?
Ve sıradışı fantazileriniz için, gardropta bulunması gereken birkaç parça aksesuar da mevcut.
Tenemos tambien otras series para tus fantasías sexuales,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]