Taban translate Spanish
2,722 parallel translation
Yani bilgisayar boşlukları veri tabanındaki, parçaları kullanarak dolduruyor.
Entonces el ordenador está rellenando los huecos empleando bits de su base de datos.
Tüm bu örneklerin soylarına göre kataloglanıp veri tabanına işlenmesi gerekiyor.
Ahora, todos estos especímenes tienen que ser catalogados en la base de datos según su categoría taxonómica.
Bu durum veri tabanında neden kaydının olmadığını açıklıyor.
Bueno, eso explicaría el por qué no aparece en la base de datos.
- DNA veri tabanı sayesinde üç kurbanı çoktan belirledik bile.
Identificamos a tres de ellos a través de la base de datos de ADN...
Çete lakap veri tabanına göre James Turner'ın takma adı "J-Rock".
La base de datos de pandillas dice que... James Turner es conocido como "J-Rock".
Bilinmeze doğru yol alırken denizaltının görevi deniz tabanını haritalamak ve bilim için yeni türleri aramak.
El submarino tiene la misión, cuando viaja por lo desconocido, de trazar un mapa del lecho marino y buscar especies desconocidas para la ciencia.
Deniz tabanına doğru ilerleyen bir sarkıt.
y crea una funda de hielo, una estalactita de hielo, que crece hacia abajo, hacia el piso marino.
Deniz tabanına değer değmez dokunduğu tüm canlıları buzdan bir tabuta koyarak öldürüyor.
Cuando toca el fondo, mata cualquier cosa viviente con la que contacta encerrándola en una tumba de hielo.
Nispeten sıcak olan suda bile ölümcül kış soğuğu deniz tabanındaki yaşamı tehdit ediyor.
Incluso en el relativo calor del agua, el frío letal del invierno amenaza la vida del fondo marino.
Buz, deniz tabanını temizliyor ve aşağıdan topladığı canlılarla tavanı süslüyor.
Por tanto el hielo limpia el fondo del mar y esparce por todo el techo los remanentes de la vida de abajo.
- Muhtemelen sizin veri tabanınızda da...
- Tal vez explotaría.
Şüphelimiz kaçırılma veri tabanında...
Nuestro sospechoso está en la base de datos de secuestros
Ailen doğduğunda kaçırılma ihtimaline karşı seni veri tabanına kayıt ettirmiş.
Tus padres te registraron en la base de datos de secuestrados cuando naciste.
Diğerinin tabanında yıldız şekli var.
Las otra tienen el estampado de una estrella en el fondo.
Açıkça, botunun tabanında yıldız şekli olan kişi suçlu.
Claramente, el que tenga una estrella en su suela, es el culpable.
Radyo ve yemek kutusundan aldığımız izler veri tabanında kayıtlı değil.
Sí, tenemos unas cuantas en la radio... y la caja del desayuno, pero no salen en la base de datos.
Tabanı indirdin mi?
Entonces... aquí bajaste el piso del auto?
Taban indirildi. Ama tüm kavisli yan kesit yere doğru indirildi.
El piso se rebajó, y el perfil entero del auto se rebajó con el piso...
İsterseniz veri tabanımızı kontrol edebilirim.
Estaré feliz de mirar nuestra base de datos.
Kendi müvekkil tabanını oluşturmak için kendini çok fazla sıkıntıya soktun, Eli.
Te has presionado demasiado para tratar de traer tu propia clientela, Eli.
D.N.A. veri tabanında bir eşleşme var mı?
Bueno, ¿ tenemos alguna coincidencia en la base de datos de ADN?
Araba mekaniği ile ilgili olan bir önceki örneğimizdeki gibi, mekanik problemleri çözmek için uyarlanmış veritabanı, bu merkezi bilgisayara uyarlanan veritabanı özelliklerinden başlayarak periyodik tablodaki her öğenin kombinasyonları ve uygulamalarını ve teknolojik buluşun bütünüyle bilinen tarihine sıralanmış tüm bilinen bilgileri içerir. Bilgisayarların tüm bilinen disiplinlerle durumsal yönden ilişki kurmasına izin veren birliğe ait sistem bir kez ortaya çıktığında, onu yani ölçülemez olasılıkların aracını idrak edeceğiz. Problem çözmenin ve de ilerlemenin yeni yöntemleri bu veri tabanı programının etkileşimiyle olacak.
del mecanico que tenia su programa adaptado a la informacion pertinente hasta toda la historia conocida de las invenciones tecnologicas. pues el nuevo metodo de resolucion de problemas e invenciones sera la interaccion con este programa de base de datos.
Aslında bu, muhtemelen internetteki basit bir web sayfasına dönüşecek. Veri tabanına bir soru veya problem yönelttiğinizde sistem o zaman periyodundaki mevcut bilgi durumundan en doğru ve en güncel geri dönüşü yapar.
probablemente se dara en forma de un sitio en internet. en ese periodo del tiempo.
Kendimize bir taban yapacağız, sonra o harekete geçecek.
Vamos a hacernos una base, y así él se pondrá en acción.
Okyanus tabanı volkanik aktivite yüzünden bükülür yüzeye kara çıkmasını sağlar.
El fondo del océano se comba por la actividad volcánica empujando la tierra hacia la superficie.
Bu akşam, kek tabanı üzerinde ananas parçacıklı hindi var.
Rada. Tenemos un pavo con ustedes pastel de piña favorita.
Veri tabanında Derek Kohler görünmüyor, efendim.
La base de datos no se muestra a Derek Kohler, señor.
- İsminin veri tabanında olduğunu biliyorum.
Yo sé que él está en la base de datos.
Aşağı yukarı yüz yıl önce, bu deniz tabanı tümüyle otlarla kaplıydı. Yaklaşık her dört günde bir kendi temizliğini yapmak için yeterli sayıda istridye vardı.
Cientos de años atrás, el fondo del mar estaba completamente hecho de pasto, con ostras suficientes para auto-limpiarse aproximadamente cada cuatro días.
Yapısal hasar muazzam, vergi tabanı, işsizlik ve bir de edindiğim izlenime göre kumar endüstrisi üzerinde akıl almaz bir baskı mevcut.
Tremendo daño estructural, la base imponible, desempleo, añadiendo mi opinión, tremenda, tremenda compresión del juego de ganar dolares.
Küçük bir tavsiyede bulunayım, bir yerin düzenini anla, düz taban.
Sigue mi consejo, adáptate al territorio.
Veri tabanında arattım ama bir sonuç çıkmadı.
La pasé por la base de datos, pero no salió nada.
Bayan. Bagchi, Veri tabanından alınan.. .. bilgileri İnceledim.
Señora Bagchi, seguí con la información de la base de datos.
Takımınızın sizi eve götürmek için ekstra bir taban vuruşuna ihtiyacı var.
Tu equipo necesita una bateada extra para llevarte a casa.
Hiç bir veri tabanında onlarla bir bağlantın yoktu.
No había nada en ninguna base de datos que alguna vez lo haya conectado con ellos.
Veri tabanından bir şey çıkmadı.
Nada que apareciera en la base de datos.
Diğer kaplan, parmak eklemini pençeler ; öbürü de ayak tabanını.
Un tigre arañó sus nudillos, el otro sus suelas.
Veri tabanında Emerson Hauser'ı araştır.
Busca Emerson Hauser en la base de datos.
Evet ama veri tabanı çok küçük.
Sí, pero la base de datos es muy pequeña.
Ayakkabının tabanı bir pasaport gibi.
La suela del zapato es como un pasaporte.
% 55, taban değerdi.
Ya, claro.
Peki doküman veri tabanı nerede? Size dosya hazırlamamı istediğinizde...
¿ Y dónde está la base de datos documental para crear esos expedientes?
Veri tabanında "aktif olmayanlar" bölümündeydi.
Estaban en una sección en la base de datos marcados "inactivos".
Parmak izlerini ordu veri tabanında arattırdım.
Verifiqué sus huellas en la base de datos militar. Ella es ex militar.
Parmak izlerini veri tabanında arattım ve size bilgi vermemi söyleyen bir uyarı çıktı.
Parece estar en algún tipo de shock. Le tomé las huellas y recibí un aviso para notificárselo.
İkinci dosya kurbanların bilgilerinin bulunduğu bir veri tabanı gibi gözüküyor.
El segundo archivo parece ser una base de datos de víctimas.
O Federal'lerin veri tabanında arayabilir.
Podrá ver la base de datos de los federales.
Doğru, ama Sarah Noble Sigorta'nın veri tabanına nasıl erişti.
Cierto, ¿ pero cómo entró Sarah en la base de datos de Seguros Noble?
Kurbanlarını seçmek için ana şirketin veri tabanını kullanıyormuş.
Ha estado hackeando el sistema de su compañía padre y usando la información para encontrar a sus víctimas.
Müvekkilimin iş yerindeki bilgisayarından bazı gizli bilgileri elde etmek için Noble'ın veri tabanına erişim sağladığından şüpheleniyorum.
Tengo razones para creer que mi cliente pudo haber accedido a la base de datos de Noble desde su ordenador del trabajo para conseguir información de pacientes.
Böylece yapıcı öneriler veya farklı fikirler ortaya çıkar, yaratılır yada var olanlar değiştirilir. Öncelikle birey, merkezi veritabanı ile etkileşim içinde olacak. Daha önce ifade edildiği gibi bu veri tabanı, internetteki bir web sayfası şeklinde olacak ve gezegendeki her insan buna ulaşabilecek.
creadas o alteradas. vendria en la forma de una pagina de Internet a la que cada persona en el planeta tendria acceso. analizaria el concepto junto con la optimizacion de los materiales requeridos basada en los entendimientos y disponibilidades actuales.