Tekne translate Spanish
4,599 parallel translation
Yarın cumartesi. Nanhu Parkı'nda tekne turu yapalım.
Mañana es sábado... ven a pasear en barca conmigo en el Parque Nanhu.
Sonra bizi Newfoundland'a götürecek bir tekne bulmak gerekecek.
Entonces el trucó será conseguir un barco que nos lleve hasta Terranova.
- İstedikleri tekne değil.
- No es por el barco.
Bir tekne kazasında.
Accidente de barco.
Tekne çalan ben değilim.
- Te robaste un bote.
Adamlardan birine bir tekne sosisli sosu içirttim.
Hice que este tipo se bebiera una batea de agua de hervir salchichas.
Evet. Bu ay yanan üçüncü tekne.
Es el tercer barco quemado en este mes.
Bu defa tekne açıkta kundaklanmış. - Yangın benzin deposuna ulaşınca bom.
El fuego llegó al tanque de gas, y entonces bum.
- Hiç mi? Tekne kendi kendine açılmış olamaz.
Ese barco no se fue por sí mismo a alta mar.
Adada bu renkte sadece üç tekne kayıtlı.
Solo tres registrados en la isla con ese color.
Polis tekne yangınları için Amana'yı neden sorgulamamış?
¿ Por qué la policía no... lo interrogó sobre los incendios de los barcos?
Öyle mi? Siz hapisten çıkış kartı dağıtırken dün gece bir tekne daha yandı. Bu sefer elimizde bir ceset var.
Mientras juegan a la carta de librarse de la... cárcel anoche se quemó otro barco, y hubo un muerto.
Durun biraz. Başka tekne yakmadım ben.
No queme más barcos.
Öldürmedim. Bir kaç tekne yaktığımı mı?
¿ Quemé unos barcos?
Tekne fuarı mankeni mi?
¿ Una modelo de regatas?
- Tekne üçüncü.
- El crucero fue la tercera.
Neden benimle birlikte tekne evimde yaşamıyorsun?
¿ Por qué no vienes a vivir conmigo a mi barco?
Yoksa, tekne-evcilik mi oynuyorlar mı demeliyim?
¿ O debería decir jugando a los barquitos?
Ya da, benim tekne-evime geri dönelim ve siz çocuklar da güzelce bir uyuyun.
o, podríamos volver a mi casa y vosotros chicos podríais dormir la mona.
- Tekne mi alacaksın?
- Sí. ¿ Vas a comprar un bote?
Birkaç tekne dışında dışarısı karanlığa gömülmüş durumda.
Aparte de algunos barcos, lo único que hay es un muro de oscuridad ahí fuera.
Ne yani 2004 tekne gösterisine beni çağırdıklarını mı sandınız?
Quiero decir, ¿ crees que fui invitada a la audición del espectáculo de botes 2004?
- Az önce bir tekne aldınız.
Acaba de conseguir un barco.
Tekne gezisi.
Un paseo en barco.
O bir gemi. Tekne değil. Deniz hukukuna göre bir geminin en az 12 metre uzunluğunda ve dört metre genişliğinde olması gerekiyor.
Navío, tiene 12 metros de largo y más de 4 de ancho
- Faxborg tekne değil, bir gemi.
- El Faxborg es un navío.
Hepsi 17 Temmuz 2001'de bir tekne kazasında öldü. Durun.
Todos muertos en un accidente de barco, el 17 de julio de 2001.
Niye tekne kazasını araştırıyordunuz?
¿ Por qué estarías investigando un accidente de barco?
Michael niye tekne kazası yaratsın?
¿ Por qué Michael fingiría un accidente de navegación?
Tamam, tekne güvenli gözüküyor.
De acuerdo, parece que el barco está limpio.
Orada bir tekne çalıp Fundy Koyu'ndan Nova Scotia'ya geçtim. Orada beni nakliye konteynerine koyup Kolombiya'ya gönderen Amer El-Maati ile bağları olan bir adamla tanıştım.
Ahí robé un bote y fui a la Bahía de Fundy en Nueva Escocia, donde conocí a un hombre que tenía lazos con Amer El-Maati, quien me puso en un contenedor hacia Colombia.
Tekne kazansındaki sahte ölümümü tezgahladığımda 15 yaşındaydım.
Tenía 15 años cuando me fingí mi propia muerte en un accidente de navegación.
Tekne kazasında.
Accidente de Vela.
Fotoğrafı neden- - Ölen üçüncü bir çocuğun vardı. Tekne kazası.
¿ Por qué usted pide - usted tuvo un tercer hijo quien falleció - accidente de barco de vela...
Sana tekne evime gelip yatağımda çıplak yatman için istemeden de olsa bir şeyler ima ettiysem bile ki etmedim. Bundan daha kötü bir gün seçemezdin. Çünkü Lavon şu anda BlueBell için bana güveniyor.
Aunque sin querer te haya dado señales de que deberías venir a mi bote y desnudarte en mi cama, cosa que no he hecho, no podrías haber escogido un día peor para hacerlo porque Lavon cuenta conmigo para que Bluebell...
Bir tekne öyle mi?
Un barco?
Tekne nerede?
¿ Donde está el barco?
Bu tekne nereye gidiyor?
¿ Hacia dónde va este barco?
Bunlarla tekne alamazsın.
Eso no te compra un bote.
Gerçek Doktor Jason Field San Francisco'da yaşıyormuş. 1997'de bir tekne kazasında ölmüş.
El verdadero Dr. Jason Field vivía en San Francisco... hasta que murió en un accidente de bote en 1997.
Güzel tekne, James.
Bonito bote, James.
Sen'til var saat son çeyrek benim plaka almak için, önünde iki arabaları dışarı, dock açık bir yol, ve savunmasız bir tekne orada bekliyor.
Tienes una hora y cuarto para conseguirme mis placas... dos carruajes aquí delante... vía libre hasta los muelles... y una barca sin vigilar ahí.
Bir tekne filan...
Tenemos que encontrar...
Deri dönüp kendinize bir tekne alın, kıyıdan ilerleyin.
Demos la vuelta y consigamos un barco, iremos por la costa.
Biz bir sonraki marinayı bulup kendimize de bir tekne alacağız.
Encontraremos la siguiente marina, y agarraremos uno de los nuestros.
Yarın sabah tekne kiralarız.
Podríamos conseguir un bote de remos mañana por la mañana.
Güzel tekne.
Bonito barco.
Herkese tekne battığında öldüğü söylemiştin boğulduğunu söylemiştin.
Le dijiste a todos que murió en el Gambit, que se ahogó.
Tekne alabora olduğunda Sarah aşağı çekildi.
Cuando el Gambit se dio vuelta Sarah fue arrastrada bajo el agua.
Tamam, doğru anladığımdan emin olmak için söylüyorum tekne battığında boğulmadıktan sonra Sarah seninle birlikte adaya sürüklenmedi ama yine de onun tekrar öldüğünü gördün.
Está bien, sólo para asegurarme que lo entendí bien luego de no ahogarse cuando el Gambit se hundió Sarah no llegó a la isla contigo donde la viste morir nuevamente.
Bu yakılan üçüncü tekne.
¿ Tiene alguna idea de quién lo hizo?