Ten translate Spanish
37,015 parallel translation
Uyarayım, teklifim üç aylık süre içinde geçerli.
Bueno, ten en cuenta que la oferta es válida hasta el tercer trimestre.
Iris'ten haber var mı?
¿ Alguna noticia sobre Iris?
Direniş'ten olup olmadığını tespit edin.
Determine si forma parte de la Resistencia.
Direniş'ten olduğu kesinleşti.
Hemos confirmado que era de la Resistencia.
Bunu da al.
Ten, toma esto.
Bu arada Pasifik Eyaletleri'nde dün gece Direniş'ten bir kadın, vurularak öldürüldü.
Por cierto, una agente de la Resistencia resultó muerta a tiros anoche en los Estados de Pacífico.
Saat 4'ten beri soda içiyorum.
Soy del club del refresco desde las 4 : 00.
Ten renginiz böyle çok iyi.
Su bronceado está genial tal y como está.
Al.
Ten.
O yüzden, al.
Así que, ten.
St. Louis'ten ayrılmak istiyorum.
Me gustaría salir de St. Louis.
Penny'le beraber ol.
Ten a tu Penny.
Ona karşı sabırlı ol.
Ten paciencia con ella.
Telefonunu yakında tut ki ne zaman geleceğini haber vereyim, tamam mı?
Ten el móvil a mano, y te avisaré cuando puedas entrar, ¿ vale?
Cennet'ten kovulan ve toprağa işelemeye başlayan bir erkek ve kadından mı?
¿ De un hombre y una mujer expulsados del paraíso, y que comenzaron a trabajar la tierra?
Kendine dikkat et.
Mejor ten cuidado.
" En iyisi dikkat et.
" Mejor ten cuidado.
O parayı tek yere harcarken dikkat et.
Oye, ten cuidado con no gastarlo todo de golpe.
Sessiz ol sadece.
Pero ten la boca cerrada.
Dikkatli ol.
Ten cuidado.
İyi yolculuklar.
Ten un buen viaje.
Teorik olarak NSFNET'in yayılma hattı ARPANET'ten on kat daha hızlı.
Las líneas de transmisión de NSFNET son 10 veces mas rápidas que las de ARPANET, en teoría.
- Ama piranaya dikkat et.
- Pero ten cuidado con la piraña.
Sana biraz pasta getirdim.
Ten un trozo de torta.
- Biraz inancın olsun Harold.
Ten un poco de fe, Harold.
Çörekleri yavaş ye, tamam mı?
Ten cuidado con esos donuts, ¿ vale?
Başkent'ten Abel Santamaria'ya olan son 6 saatteki tüm özel uçuşlar.
Todos los vuelos privados a Abel Santamaría desde la zona de Washington en las últimas seis horas.
Çok dikkatli ol.
Ten cuidado.
Bak, birlikte olduğun adam bir FBI ajanı ona dikkat etmen gerekiyor.
Mira, el tipo con el que estás es un agente del FBI, ten cuidado con él.
Açık sarı tonlarında ve zeytin rengi ten
Piel aceitunada con ligeros tonos amarillos.
Çok dikkatli ol. - Ne ki bu?
- Ten mucho cuidado con eso.
Alın.
Ten.
Şeytandaan, Profesör Strange'ten.
El desalmado, profesor Strange.
Aubrey James'ten mi?
¿ Aubrey James?
Dr. Thompkins'ten bahsetmiyorum. Şu an görüştüğün kadından bahsediyorum.
No estoy hablando de la Dra. Thompkins, estoy hablando de la mujer con la que te estas viendo ahora.
- Sana hop.
- Ten cuidado.
En azından bana karşı dürüst ol.
Al menos ten la decencia de ser franco conmigo
Kapıdan geçiyorsun, dikkatli ol.
Vale, pasamos por una puerta, ten cuidado.
Dikkatli ol, dedektif.
Ten cuidado, detective.
Kedi al o zaman. Evinde dışkı kutusu olmasını mı istiyorsun?
Ten un gato. ¿ Caja abierta de excrementos en tu casa?
Suç mahallinde Wesley, Ceset Torbası 4'ten kalan eşyalarına bakıyormuş.
Bien, en la escena, Wesley estaba encima de sus viejas pertenencias de Body Bags 4.
- Dikkatli ol. - Tamam.
- Ten cuidado.
Herkes bağlanma olayına dikkat et sözünü sever Ellie.
Y todo el mundo en plan "ten cuidado con los rollitos de una noche, Ellie".
İşte.
Ten.
Debs'ten halletmesini istedim.
Le pedí a Debs que se encargase.
Dikkatli ol, onu korkutma.
Ten cuidado, no los asustes.
Ten gibi.
Como Diez.
Ten'i vuran oydu.
Ella es la que disparó a Diez.
Dinlenmen gerek. İşte.
Ten.
Ama insaflı ol, Daniel.
Pero ten piedad, Daniel.
Lütfen dikkatli ol.
Por favor, ten cuidado.