Teyzem translate Spanish
1,547 parallel translation
Annem ve Rachel Teyzem, babam ve benim o açıdan çok benzediğimizi söylerdi.
Mamá y mi tía Rachel decían que papá y yo nos parecíamos mucho en eso.
O yüzden Rachel Teyzem, detaylarla ilgilenmemem konusunda beni uyardı.
Por eso, mi tía Rachel me advirtió que nunca entrara en detalles.
Teyzem onlardan birinde öldü.
Mi tía estuvo en uno antes de morir.
Teyzem seni seviyor, Baba.
La tía te quiere, papá.
Teyzem haftaya şurada evlenecek.
Ahí se va a casar mi tía la semana entrante.
Teyzem nedimesi olmamı 4 yaşımdayken istemişti.
Mi tía me lo pidió cuando tenía 4 años.
Bay Collins buraya ilk geldiğinde teyzem birçok değişiklik yapmış.
Creo que mi tía la renovó... cuando llegó el Sr. Collins.
Teyzem ve amcamla geldim.
Estoy en Derbyshire con mis tíos.
Teyzem sanki vaaz verir gibi nasihatlar veriyordu.
Ahí estaba la tía, predicando y hablando... como si leyera un sermón.
Teyzem bir iç mimar arıyormuş. Belki ilgilenirsiniz.
Quería que le dijera que su hermana está buscando una decoradora por si le interesa.
Teknik olarak baba, o benim teyzem ama daha çok ablam gibi görüyorum..
Técnicamente ella es mi tía, pero me molesta como una hermana.
Teyzem Adeline--87 yaşındaki kadın sürekli tavan arasında para edecek bir şeyler arayıp duruyor
Mi tía Adeline tiene 87 años. Está en casa en sus rodillas. Está buscando cosas para traer.
Letty teyzem de sigara alıyordu.
Y la tía Letty estaba agarrando los cigarrillos.
- Teyzem ; bok dedi. - Şşşt, ayıp!
- Mi tía ha dicho mierda.
Bence teyzem Benson'a olanları ona anlatsan iyi olur, Anne.
Será mejor que le cuentes, lo que pasó en casa de mi tía Benson, Annie.
Şey, Teyzem Fern Philadelphia'da yaşıyor ve sana deri kayışla şaplak atarken, onun aklıma gelmesini istemiyorum.
Mi tía Fern vive en Philadelphia. Y no quiero pensar en ella mientras te estoy azotando con un látigo de cuero.
- Teyzem Ruth'u hatırlıyor musun?
- ¿ Qué? - ¿ Recuerdas a mi Tía Ruth?
"Bir teyzem var." "Ne zaman bardağınıza içecek bir şey koymaya" "başlasa size şöyle der :" "Duracağım zaman söyle"
Tengo una tía que, cuando te sirve algo, dice : "di cuando".
"Teyzem" Duracağım zaman söyle "der" "ve tabi biz asla" Dur "demeyiz."
Mi tía decía "dime cuando", pero claro, nosotros no lo decíamos.
Annem kanserden öldü ; teyzem de.
Mi madre murió a causa de eso. Mi tía.
Elyssa Teyzem Philedelphia'da oturuyor.
Mi tía Elyssa vive en Filadelfia.
Babam, annem vasıtasıyla ayrıca teyzem ve büyük annem vasıtasıyla.
Mi padre a través de mi madre... de mi tía, de mi abuela.
Kay Teyzem muhtemelen Wal-Mart'a gitti, kazağı gördü eve gelip aynısından bana ördü
La tía Kay probablemente fue a WalmartY vio el suéter y fue a casa y me tejió lo mismo.
Teyzem, kız kardeşim, lezbiyen sevgilim.
Tía. Hermana. Amante lesbiana.
İlk cinayetin işlendiği yerden iki sokak aşağıda oturan bir teyzem var.
Tengo una tía que vive a dos cuadras del primer disparo.
Baba, neden Sheila teyzem o kadının...
Papi, ¿ por qué la tía Sheila le toca a esa mujer las?
Luton'da yaşayan bir teyzem var, bu yüzden ev transferini ayarladım.
Tengo una tía que vive en Luton así que me he trasladado a su casa.
Teyzem sürekli sizden bahsederdi.
Sabes, mi tía solía hablarme de ti todo el tiempo
Tek istediğim, bebeğimle beraber Seattle'a, teyzem Chris'in yanına taşınmak.
Sólo quiero tener mi bebé y mudarme a Seattle con mi tío Chris.
- Rita teyzem neden Sibirya'da?
- ¿ Por qué mi tía está en Siberia?
Teyzem Esther var, ama o nazik biri değildir ve hiç bir zaman gülmez.
Esta mi tia Esther, pero no es buena y nunca sonrie.
Teyzem Esther mı gönderdi onu acaba?
¿ Mi tia Esther lo envio?
Teyzem diyor ki... evli erkeklerin % 90ı.. .. eşleri hamileyken ilişkiye girerler.
Mi tía dice que... el 90 % de los hombres casados... tienen alguna aventura mientras sus mujeres están embarazadas.
- Teyzem için endişeleniyorum.
No. Estoy muy preocupada por mi tía.
Teyzem herşeyi ayarlamış.
¡ La tía lo había dispuesto todo!
Teyzem sana tapardı.
¡ Con lo que te quería la tía!
Çünkü teyzem iyi değildi. Annem iki eve yetişmeye çalışıyordu.
Se fue a vivir con ella porque mi tía no estaba buena, pero nunca dejó a mi padre.
Teyzem yalnız değildi.
Que la tía no estaba sola.
"Şimdi annem ve teyzem, gölün kumlarında gömülüler."
Ahora, mi madre y tía están enterradas en el suelo de la laguna
Başkaları kulak çekmekle yetinirken benim teyzem... tokadı yapıştırırdı.
Hubo un tiempo cuando un golpe en la oreja o mi tía me daba un golpazo.
- Hayır, teyzem değil.
No, no es mi tía.
Teyzem kanserden öldü.
Mi tía murió de cáncer.
Teyzem zatürree olmuştu.
Tengo una tía que tuvo una neumonía.
Sonra bir gün teyzem, benim lezbiyen olduğumu düşündüğünü söyledi.
Y entonces un día una tía mía dijo que pensaba que yo era lesbiana.
Annem, teyzem ve amcam o şekilde davranmamalıydı!
¡ Mi madre, mi tía y mi tío no deberían haber actuado así!
Annem geldiğinde, saat 4 programını dinliyorduk. Teyzem ve amcam da yanındaydı.
Estábamos escuchando el programa de las 4 : 00 cuando mamá vino con mi tío y mi tía.
Teyzem, Los Angeles'ı 1950'lerde ziyaret etmiş.
Mi tía visitó Los Ángeles en los años 50.
Teyzem...
Mi tía...
- Teyzem Sole.
Mamá, la tía Sole.
- Peki teyzem ne diyordu?
¿ Y la tía Paula qué decía cuando la veía?
Teyzem.
Mi tía.