Ton translate Spanish
4,331 parallel translation
Olağanüstü. Yarım saatten kısa bir süre sonra 200 ton yakıt, Howard'ın tam poposunun altında kontrollü bir patlama başlatacak.
En sólo menos de media hora 200 toneladas métricas de combustible se encenderán en una explosión controlada justo debajo del trasero de Howard.
Birbirini takip eden dizilerden oluşan bu basit 12 ton sonsuz çeşitlilikte bir müzik oluşturur.
Ordenadas en tiempo y lugar, esas 12 sencillas notas crean una variedad musical infinita.
Bir dahakine ton balığını dene.
Prueba la fusión de atún la próxima vez.
Burada çaylak yılını atlatabilmen için bir ton bilgi var.
Está repleta de información interna para ayudarte a pasar tu primer año.
Aman tanrım. Şimdi farkettim bana soracağın bir ton soru olmalı
Dios mío, me acabo de dar cuenta que tendrás un montón de preguntas.
sonra kadın bi ton soru sormaya başladı.
Y entonces la señorita comenzó a hacerme todas esas preguntas.
Her dersin, her akşam bi ton okuması var.
Cada curso requiere, como, una tonelada de leídas todas las noches.
Üzerimde bir ton yük var gibi.
Es simplemente que los de recursos humanos se me echarían encima con todo.
Yani sen ve ben pintilesiyoruz cunku dun aksamki bosanmada bir ton para kaybettin.
¿ Resulta que tenemos que recortar el presupuesto porque perdiste tu camisa en el divorcio exprés de anoche?
Burada birinin cesedi olmuş bile olsa muhtemelen üzerinde iki yüz ton çelik vardır.
Sabes, aunque hubiera un cuerpo aquí, podría haber un cuarto de millón de kilos de acero sobre él.
Bir ton boş zamanı yok yani.
No es como si tuviera mucho tiempo libre.
Kurutulmuş ton balığı fileto.
Atún braseado. - Mejor.
Açik arttirmayi üç ton Dwarven altini ile açiyorum.
¿ Empezamos la puja con, tres toneladas de oro enano?
Bir ton sihirbazlık eşyası aldığımızın farkındayım ama bazılarını iade edebiliriz.
Um, se que compramos un montón de cosas de magia pero podemos devolver algunas.
Bir ton para değer biçmişlerdi.
Sabes, la ofrecían por un montón de dinero.
Açtılar ve içinde bir ton para vardı.
Y cuando la abrieron, había un montón de dinero adentro.
Şu an... 1. Yurt'un tuvaletleri taştı ve şu an orası Pasifik Okyanusu gibi bir tek ton balıkları ve balinalar eksik!
¡ Justo ahora... el Dormitorio 1 tiene una fuga y parece el Océano Pacífico... sólo que sin atún ni ballenas!
Yaklaşık 10,000 ton kadar.
Cerca de 10 mil toneladas.
Yani Seobinggo'ya giren 10,000 ton buz, Cho Young-chul ve yandaşı buz satıcıları tarafından alınmış olmalı.
Así que las diez mil toneladas de hielo que van a Seokbinggo... debes comprárselo a Cho Young Chul y sus vendedores.
Yaz ortasında yapılacağı için, en azından 1,500 ton buza ihtiyaçları olacak.
Es mitad del verano, así que necesitarán al menos 1.500 toneladas de hielo.
Ve Seobinggo'da bulunan 2,230 ton buzun hepsini çalacağız.
Y robaremos las 2.230 toneladas del hielo restante en Seokbinggo.
Tören için yalnızca 745 ton buz bırakacağız.
Solo dejaremos 745 toneladas para la ceremonia.
Fakat 1,500 ton buzu bir seferde götürmek...
¿ Pero sacar 1.500 toneladas de hielo a la vez?
Tören ziyafeti için 600,000 ton buz gönder.
Manden 600.000 toneladas de hielo al festival ceremonial.
Yi San'nın tahta çıkmasını kutlayan insanlar için, sokaklara da buz 745 ton yollayın.
Dejen 745 toneladas en las calles... para que la gente celebre la entronización de Yi San.
Başına bir ton bela açıyordu.
Se ha metido en muchos problemas.
On dakikam var. Hack-a-thon'a hoşgeldiniz!
Tengo diez minutos. ¡ Bienvenidos al hack-a-ton!
Annie'yi Colin'le çıkmaya sen zorladın, senin küçük hack-a-thon'una onu sen davet ettin, açılışta benim telefonumu almadı değil mi?
Obligaste a Annie a quedar con Colin, lo invitaste a tu pequeño hack-a-ton, y consiguió mi teléfono en el Pop Up, ¿ verdad?
Annen bir ton şeker yedirdi diye okulu asmak yok.
No vas a faltar a clase porque tu mamá te haya hecho comer una tonelada de dulces.
buna açtık, ve eski günlerdeki gibi hissettirdi. İşte bu yüzdendir ki çok heyecanlıydık. Ve ortaya bir ton şarkı çıktı.
Estábamos hambrientos de ello y se sintió nuevamente como en los viejos tiempos y es por eso que se volvió tan emocionante, y de allí salieron un montón de temas.
Gerçek deri ve kaslar ile aynı ton ve kıvamda mükemmel bir sahte doku.
la réplica perfecta. el mismo tono y consistencia que el músculo y la piel real.
Geçen hafta, Carlisle Endüstrisi yarım ton tungsten nakliye etti.
La semana pasada, Carlisle Industrias recibido un cargamento de media tonelada de tungsteno.
Her gün bir ton insan görüyorum.
Veo a muchas personas... cada día.
Bir ton seksi şüpheli, elli kadar adam. Komiser bunlarla epey uğraşacak.
Docenas de sospechosas sexis, 50 clientes Anti vicio va a hacerse un festín.
İnşaat işleri, genel bir ton şey bence.
Construir cosas, creo, es la idea general.
Benim idrarımı veremezdim çünkü bir ton ot tüttürüyorum!
¡ No podía dar mi orina porque fumé muchísima hierba!
Ton balıklı sandviç istiyorum.
Quiero un sandwich de atún.
Ona ne kadar güzel olduğunu ve,... ton balıklı makarnasını ne kadar sevdiğini söyleyebilirsin.
Ah, y dile que está guapa, y cuánto te gusta su guiso de fideos con atún.
Ah, tanrım, yine mi ton balıklı makarna?
Dios, ¿ otra vez guiso de fideos con atún?
25,000 ton toprak ve taş.
25.000 toneladas de tierra y piedras.
Bugünkü değeri 1,6 milyon dolardan fazla olan 46 ton çay yok edildi.
46 toneladas de té fueron destruidos, valor de más de un millón de libras en la actualidad.
Siz iki budalayı bir arada görünce, aklıma benim bir ton para harcadığım ama sizin evlenmediğiniz talihsiz gün geliyor.
Ya sabéis, cuando os miro, par de idiotas, me acuerdo de aquel fatídico día en el que no os casasteis, y me gasté un montón de dinero.
Ben bir ton para harcadım.
Yo gasté un montón de dinero.
Sen bir ton para harcamadın. Ben harcadım.
Tú no te gastaste un montón de dinero.
O da en az bir ton vardır.
Debe pesar por lo menos una tonelada.
Yaklaşık 800 ton.
800 toneladas aproximadamente.
315 beygir gücü, turbo şarjlı ve son soğutmalı, 1108 Nm tork, ağırılığı 12 ton, ama dönüş çapı...
315 el caballo de fuerza, turbo Cargado a la cuenta y después enfriado, 817 golpean pies de fuerza de torsión, Pesa 27,000 libras, Pero tiene el ángulo de giro
Bir ton arkadaşım yok.
Yo no tengo una tonelada de amigos.
İşte ton balığı.
Aquí está el atún.
Ayrıca, internette bulamayacağın, bir ton klasik var bizde.
Además, tenemos una tonelada de cosecha cosas que no se puede encontrar en Internet.
Tony Gates.
Ton Gates.