Toparlanın translate Spanish
563 parallel translation
- Toparlanın.
Recojan.
Ben kanunları temsil ediyorum ve kötülerle mücadele ediyorum. Toparlanın, kanunların en yüksek temsilcisi geldi.
Estoy anoticiando a todos los malhechores de hacerse humo porque la majestad de la Ley acaba de llegar.
Toparlanın kızlar Mascheroni'ye gelin!
Vamos chicas, llegó Mascheroni, el artista
Haydi, çocuklar toparlanın ve atlarınıza binin.
Muchachos, empaquen y ensillen.
- Geri de toparlanın.
- Organícense atrás.
Geri de toparlanın!
¡ Organícense atrás!
Hadi toparlanın, gidiyoruz.
Juntamos todo y...
- Toparlanın.
A recoger.
Toparlanın biraz!
¡ Firmes!
Toparlanın. Kıpırdama!
Alinéense. ¡ Firmes!
Toparlanın, gidiyoruz!
¡ Rápido, muchachos!
Toparlanın.
Concéntrense.
Hadi toparlanın bakalım.
Recojamos.
Fırtına çıkmadan önce bu dağlardan gidelim. Toparlanın!
Salgamos de estas montañas antes de que llegue una tormenta.
- Hadi bir an önce toparlanın.
Recoged rápido.
Çabuk, toparlanın.
¡ Ponga algo de orden!
- Kamyonda. Haydi, toparlanın!
- En camión. ¡ Siga haciendo la maleta!
pekala toparlanın.
Bueno, ensillemos.
Toparlanın millet, hazır!
¡ Prepárense todos, está listo!
Tamam. Kendinizi toplayın, toparlanın. Kahretsin, bir şey yapın.
Frazier!
Toparlanın!
¡ Posición de combate!
Haydi, toparlanın.
Vamos, a empacar.
Yarışma başlıyor. Toparlanın.
Competición acuática.
Hepiniz tüm teçhizatlarınızı hazırlayın ve kırmızı hatta toparlanın.
Ahora mismo, coged vuestras cosas y colocaos fuera en la línea roja.
Haydi çocuklar, hemen toparlanın!
¡ Ánimo! ¡ Con ganas!
Toparlanın.
- Aquí vamos, selecciónalo
Toparlanın.
Pro butte. Tercera vía.
Sen de Ben, toparlanın.
¡ Tu también, Ben muévete!
Tamam millet, toparlanın.
Ok. ¡ Todo el mundo arriba!
Yarın toparlanıp, ayrılın.
Le daré el salario de un mes. Márchese mañana mismo.
İlk defa buraya geldiğimde toparlanıyordunuz ve bu benim hayatımın sonuydu.
La primera vez que vine, usted embalaba cosas... y era el final de mi vida.
Ustasının direktifleri üzerine aydınlık sabahı karşılmak için toparlanır.
Sin decir nada, el Maestro le ha devuelto el gusto de vivir y el alba llega.
Haydi toparlanın.
Montemos.
Biliyor musunuz... kendimize bir sınır koyalım, aramızda anlaşalım... o miktara ulaşınca toparlanıp gidelim.
¿ Sabéis qué? Deberíamos ponernos un límite, acordar... que cuando lo alcancemos nos largamos.
Daha açık söyleyeyim, kendine bir iyilik yap... yarın sabah toparlanıp git buradan.
Y por si no me he expresado bien, se hará un favor... si coge sus cosas y se va mañana por la mañana.
Toparlanın çocuklar.
Terminamos, muchachos.
Toparlanın ve hazırlanın.
Él ya pensó en lo que acabas de decir, Lukas.
Toparlanıp toparlanamayacağını görmek için bekleyebilirim.
Puedo esperar a ver si recobráis la calma.
Hemen toparlanıp gidelim, Yarın ilk trene atlayıp hâttâ...
Empaquemos y salgamos de aquí. Tomemos el tren mañana.
Toparlanın!
¡ Al galope!
Yarınki haberlerdeyiz. Toparlanın.
Repórtese mañana.
Vatan henüz kurtarılıp sil baştan toparlanırken kısa bir rahatsızlığın ardından babasının kalbi durdu.
Después de sobrevivir a todo, cuando la vida volvía a empezar, tras una breve dolencia, el corazón del padre se paró.
Toparlanın.
Arre.
Hemen toparlanıp peşlerine düşersek, onların yollarını kesebiliriz.
Si montamos ya y vamos por ellos, podríamos alcanzarlos.
Şimdi, sen git toparlan sonra herhangi bir trene atla ve toz ol... ben de gidip bebeği vermek için yarın sabah ilk iş olarak... Doğu Acton'daki aileyi getireyim.
Haga su valija y súbase a un tren nocturno a cualquier lugar, e iré a buscar a esa gente de Acton temprano por la mañana.
Öbür adamlarınızı tehlikeye atmayın, toparlanıp gidin.
No arriesgue a sus otros hombres. Váyase.
Toparlan bakalım tatlım, beni ağlatma sakın.
¿ No es así, cariño?
Chien-fu, toparlan, asla iyi olamayacaksın.
Chien-fu, descansa y te recuperarás en poco tiempo.
Gösteriye katıldın ya, çabuk toparlanırsın.
Ahora que está con nosotros se sentirá mejor.
Toparlan Bütün zararlarını ben karşılayacağım Bunları bir avukata anlatacağız
Bueno guarda tus grasas arreglare este asunto como sea! Vamos a conseguirnos un abogado
Başımız derde girdiğinde herkesin fikrini söylemesi güzel... ama toparlanıp gitme kararını almadan önce... sanırım kendimize burada ne aradığımızı sormalıyız.
Eso siempre es atractivo cuando hay lío pero antes de que empaquemos nuestras cosas hay que preguntarnos por qué estamos aquí.