Utanıyorum translate Spanish
1,960 parallel translation
Bay Curtis'ten utanıyorum.
Lástima lo del Sr. Curtis.
Çok utanıyorum.
Estoy tan avergonzado.
Durumunu teşhis edemediğim için de kendimden utanıyorum.
Me avergüenza admitir que erré en mi diagnóstico
Davranışlarımdan utanıyorum.
Me avergüenzo de mi comportamiento
Evet, taviz verdiğim için utanıyorum, fakat seçeneğim yoktu.
Y sí, me avergüenza haber capitulado pero no tenía elección.
- Utanıyorum.
- Me da pena.
- Utanıyorum. Oldu mu?
Tomo medicamentos.
- Saçma değil, utanıyorum kendimden.
- No lo es. Soy yo el avergonzado.
- Bak, utanıyorum, tamam mı?
- Mira, estoy avergonzado, ¿ bien?
Bunu kabul etmekten utanıyorum, fakat sanırım Archie beni olduğumdan yaşlı hissettirmeye başladı.
Me avergüenza admitirlo pero Archie empieza a hacerme sentir más vieja de lo que soy.
Başlangıçta söylemediğim için utanıyorum.
Me siento mal por no haberlo dicho desde el principio.
Çoğu zaman insan ırkından utanıyorum.
Muchas veces siento vergüenza de la especie humana.
Utanıyorum! Ve yemin ederim seni seviyorum...
Y te amo y juro por Dios...
Utanıyorum.
Me da vergüenza.
Biraz gittim, sonra biraz oturdum, gerçekten çok utanıyorum.
Yo- - Yo manejé por un rato, y luego me senté por un rato. Estoy tan avergonzado.
Çok utanıyorum.
Siento mucha vergüenza.
Utanıyorum.
Tengo vergüenza.
Alışveriş sevincim yüzünden neredeyse utanıyorum.
Temo que me sonrojaría de alegría si fuese de compras.
Kendimden utanıyorum.
No se por que dije eso.
Çok utanıyorum. Seni etkilemesine izin verme. Kaynağını düşün.
No dejes que te afecte.
Utanıyorum.
qué vergüenza.
Ürün olması gerektiğinden daha azdı ve şu anda söylemekten utanıyorum ama bu çiftliğin bir zamanlar sahip olduğu kredi yok oldu.
Con cosechas inferiores a lo que deberían haber sido... y estoy avergonzado de decirlo, pero, el crédito que esa granja una vez tuvo, no está.
Biraz utanıyorum da.
Es algo muy personal.
Çok utanıyorum!
Me da mucha vergüenza...
O adamla geziyorsun, Herkesten utanıyorum.
Te paseas con ese hombre, me avergüenzas delante de todos.
Söylediklerimden çok utanıyorum, düşündüklerimden...
Le pido perdón por lo que dije, o lo que pensé...
Maddy beni izlerken utanıyorum
Me da vergüenza cuando Maddy me mira.
Mazeret değil biliyorum ama gerçekten utanıyorum.
Sé que no es una excusa, pero... Lo siento mucho. Lo siento mucho de verdad.
Bu utandığım için değil, ki utanıyorum, bu, sadece insanlara güzel görünmeyeceği için.
No es que esté avergonzado, que realmente lo estoy. Es que no solo no me veré bien con la gente.
İkinizden de utanıyorum.
Estoy bastante apenada por ambas y por ti.
Aslında utanıyorum da. Sürekli yazmıyorum.
Me da un poco de vergüenza, no lo hago siempre.
Halk bu derece yoksulluk içinde boğuşurken, zengin olmak adına halkın parasını bu kadar çok çalan politikacılara sahip olduğumuz için utanıyorum ve bu insanlar da hâlâ bunlara oy veriyorlar.
Me siento avergonzado de que tengamos políticos que tomaron tanto dinero público para el enriquecimiento personal, mientras el pueblo continúa en la miseria y, sin embargo, sigue eligiéndolos como sus representantes.
- Ve sana içerlediğim için hâlâ çok utanıyorum.
- Y estoy tan avergonzada de cómo te traté.
Kendimden o kadar utanıyorum ki...
Estoy tan avergonzada de mí.
Utanıyorum da ne demek?
A que te refieres con que estas apenado?
Söylemeye gerek yok belki ama... Utanıyorum.
No hace falta decir que estoy avergonzado.
Gerçekten de utanıyorum.
Me da mucha vergüenza. ¡ No!
Ve, söylemeye utanıyorum ama, adlarını öğrenme zahmetine bile girmemiştim.
Y, es embarazoso decir que, no me he molestado en aprenderme sus nombres.
Kahretsin, elbette senden utanıyorum!
¡ Por supuesto que estoy avergonzada de ti joder!
Söylemeye utanıyorum. Eskisi kadar güçlü ve çabuk değilim.
Me avergüenza reconocer, que no soy ni tan rápido ni tan fuerte como antes.
Biraz utanıyorum sormaya ama geçen gün kütüphanede, 11 numarayla flört ettim.
Es vergonzoso, pero como que coqueteé con el número 11 el otro día en la biblioteca.
İtiraf etmekten utanıyorum ama... okurken ağladım.
Me averguenza admitir que... lloré.
Şimdi daha çok utanıyorum, anne.
Ahora lo estoy incluso más, mamá.
Bu konuda biraz utanıyorum.
- Me da un poco de vergüenza.
- Neden utanıyorsun ki? - Hiçbir şeyden utanmıyorum.
¿ De qué te avergüenzas?
Şu an size anlattığım için de utanıyorum.
Tommy nunca volvió a robar un auto, nunca hizo nada más...
Bundan bahsetmeye bile utanıyorum.
Me da vergüenza contártelo.
Daha fazla konuşmaya utanıyorum.
Me da vergüenza seguir hablando.
Utanıyorum.
Estoy apenado.
Kendimden utanıyorum.
Horrible de mi parte, ¿ cierto?
Gerçek şu ki benden çok daha kötü durumda olmasına rağmen, bir tek güzel şey söylemediğim için, kendimden utanıyorum.
Me sentía avergonzado.