Uyum translate Spanish
4,653 parallel translation
Ama sanırım ben buna uyum sağlayamadım.
Pero me temo que aún no he vivido acorde a eso.
İkimizin uyum sağlayamayacağı konusunda hatalı olduğunu Kate'e söylemeye sabırsızlanıyorum.
No puedo esperar a decírle a Kate lo equivocada que estaba de que no encajábamos bien.
Yazısız kanuna uyum. Ama çoğu kez değer verdiğini söylediğin insanları mahvediyor ama durmak nedir bilmiyorsun.
Esta adherencia a las leyes no escritas, sin embargo, una y otra vez destruye a la gente que dices querer, pero no te detienes.
Şirketleri aynı zamanda Karsten Allied'in en büyük rakiplerinden biri o yüzden hemen uyum sağlayabilirim.
Su firma es uno de los principales rivales de Karsten Allied, por lo que podría ser una buena opción.
Hepinizin mutlu olmasını istiyorum bu yüzden sizi hayvanların uyum içinde yaşadığı yere hayvanat bahçesine getirdim.
Quería que todos estuvieseis felices juntos, así que os he traído al zoo donde todos los animales viven en armonía.
Etrafımdaki şeylere uyum sağlayabiliyorum.
Me camuflo con el entorno.
- Evet, uyum sağlayamadığımda çok kötü olmuştu.
Sí y apestaba cuando no encajaba.
Buraya uyum sağlayamazsan mutlu olamazsın.
No serás feliz aquí a menos que encajes.
Bütün dünyaya, ortama uyum sağlayabileceğimi göstereceğim.
Y voy a mostrar al mundo que puedo encajar.
- Ortama uyum sağlamaya çalışıyor.
La verdad, está tratando de encajar.
Uyum sağlamada oldukça iyidir.
Es un chico fuerte. Se adaptará.
Uyum da sağlayamıyorum.
Y no me integro.
Bence buraya iyi uyum sağlayacaksın.
Creo que vas a encajar bien aquí.
Ve hoş sohbet ve daha iyi dostluklara. Ve her şekilden, boydan, renkten, inançtan, imandan insanların uyum içinde yaşayacağı bir dünyaya.
Y por una noche de buena conversación y mejores amigos. Y por un mundo donde la gente de todas las formas y tamaños, colores, credos, ideologías puedan vivir en armonía.
- Sonrasına dek bana uyum sağlayabilecekseniz Wickham uyanır uyanmaz görüşmeliyim?
Necesito entrevistar a Wickham tan pronto como despierte. ¿ Tal vez pudieran acomodarme hasta entonces?
O halde ortama iyi uyum sağlayacaksın.
Entonces encajarás perfectamente.
Çocuklarla özel bir uyum yakaladım.
He desarrollado un entendimiento especial con los muchachos.
Uyum sağlayamayanlara yol vermek zorundayım.
Si alguno no está a la altura, tengo que echarlo.
Standart uyum bağIanımı eşleştirmesi.
Compatibilidad estándar y juegos de regresión.
Tamam mı? Dinle şimdi. Ben oynadığım zamanlarda taraftarlarımızla bir uyum içindeydim.
Ahora vean, cuando yo jugaba, tuve un entendimiento con un club de fanáticos local.
Tabloya uyum sağlamayanı kesip atma fikri bana uzak.
No me gusta la idea de acabar con todo lo que no encaja.
Bun insanlara uyum sağlamaya çalışmaktan bıktım usandım.
Estoy tan cansado de intentar encajar entre esta gente.
Eğer uyum sağlamak istemiyorsan öyle olsun. Benim ki gayet de yakıştı bana!
Si tú no quieres encajar con los demás Bueno, Me veo fabuloso con la mía!
Onunla uyum hâlindeydi.
Estaba sincronizada con ellas.
Diğer yandan, bu harika bir uyum.
Por otro lado, aquí hay una similitud perfecta.
Uyum içinde yaşamaya!
¡ Por la vida en armonía!
Uyum sağlayacağınızdan emin misiniz?
¿ Está segura de que encajará?
Asansör düğmecisinin çocuğunun o ortamlara uyum sağlayamadığını söyleyebilirim.
Bueno, podrías argumentar que el chico de los botones de ascensor nunca encajó.
Fotoğraflarla hikâyenin uyum sağladığını düşünmüyorum.
Es solo que no creo que las fotos y la historia concuerden
Sanırım Timmy'nin uyum sağlaması için yardıma ihtiyacı olacak.
Suena como que Timmy necesitará algo de ayuda para adaptarse.
Çok iyi uyum sağlayacağına eminim.
Estoy seguro que encajará a la perfección.
Merak etme, eminim uyum sağlar.
No te preocupes, seguro se acostumbrará.
İklime uyum sağlayana kadar, birkaç saat daha işte.
Solo un par de horas hasta que se aclimaten.
Ortama ayak uydur. İnsanlara uyum sağla.
Déjate llevar, déjalo fluir.
Uyum sağla dedin.
¡ Tú me dijiste que me deje llevar!
Hiç uyum sağlayamıyorum.
Nunca encajo.
Sam'in son gidişinde, uyum sağlamakta zorlanan biri vardı.
Durante la última incursión de Sam, hubo este... sujeto que tenía problemas ajustándose.
Uyum sağlaması zordur.
Ha sido difícil adaptarse.
Antidepresanlarıma henüz uyum sağlayamadım bu yüzden girişteki süsleri aldım ve garsonu süsledim.
Mis antidepresivos aún no estaban ajustados, así que cogí los adornos del árbol junto a la caja registradora y decoré a la camarera.
Bir sürü ilaç kullandım ve uyum sağlamam gereken çok şey vardı.
He tomado un montón de medicamentos y ha habido un montón de ajustes.
Terapi sırasında Hayden'in sorduğu sorularda bir uyum vardı.
Durante la terapia, presté atención al tipo de preguntas que Hayden me hacía.
Üremeye devam etmişler ve yıllar geçtikçe mutasyona uğramaya ve yeraltı yaşamına uyum sağlamaya başlamışlar.
Siguieron allí criando y a medida que los años pasaban, empezaron a mutar y a adaptarse a la vida subterránea.
Uyum sağlamakta zorluk çekti.
Luchó por buscar su lugar.
Ama benim parmaklarımı izlemeliler bedenim ve esntrümanım mükemmel bir uyum içinde çaba göstermeye gerek bile yok... sadece birisi.
Pero deberían haber mirado mis dedos en las teclas... mi cuerpo en perfecta sincronización... una extensión de mi instrumento... ningún esfuerzo, sólo éramos uno.
Eski bir "Rising Tide" korsanının bu kadar uyum sağlayacağı asla aklıma gelmezdi ama oldukça hızlı kavrıyorsun.
Nunca hubiera escogido a un exhacker de Marea Ascendente para trabajar aquí. Pero estás aprendiendo bastante rápido.
- Gayet güzel uyum sağlıyor.
- Se está adaptando bien. - ¿ Te estás regodeando?
Bazen uyum sağlamalısın.
A veces solo tienes que seguir la corriente.
Buradaki amaç onun senin hayatına uyum sağlaması.
La idea es integrarlo a tu forma de vivir.
Bakın, birlikte bir uyum yakaladık.
Quiero decir, chicos, miren, llegamos juntos en armonía.
Ben topukladığım sırada, dedem geceye uyum sağlıyordu.
- Sí, sí, sí.
Tam uyum sağlamış olmalı.
- Encajaría muy bien ahí.