English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ V ] / Vaktini

Vaktini translate Spanish

1,936 parallel translation
Bu yüzden öğle vaktini uzun uzun, pahalı kahveler içmek için harcıyorsunuz.
Y por lo cual estás disfrutando un abundante café al mediodía.
Fazla vaktini almayayım.
Así que no te haré perder más tiempo.
Tüm vaktini burada geçirdiğini duydum.
Tengo entendido que pasas todo el tiempo aquí.
Vaktini boşa harcıyorsun, adamım.
Estás perdiendo tu maldito tiempo.
Bütün vaktini televizyon karşısında geçirdiği için, gözleri her gün daha da kötüye gidiyor.
Su visión se está deteriorando día tras día, a causa de las horas que pasan frente al televisor todos los días.
Özür dilerim, vaktini boşa harcadım.
- Siento hacerle perder tiempo.
Kalan vaktini iyi değerlendirmek istiyorsan, benim söylediğim gibi yapmalısın.
Si quieres aprovechar mejor el tiempo que te queda, haz lo que te diga.
Kestirmeden gitmezsen vaktini boşa harcarsın.
Sería una pena si no tomaras atajos.
- Git, vaktini başka yerde harca!
¡ Déjeme trabajar, no puedo perder tiempo!
Bence Bayan Taylor'un yeterince vaktini aldık.
Ya le robamos mucho de su valioso tiempo, Srta. Taylor.
Vaktini neden burada çalışarak geçiriyorsun?
¿ Por qué estás haciendo esto?
Çok basit. Çok fazla vaktini de almayacak.
Es muy simple, no te tomaría mucho de tu tiempo.
Gerçekten kalkıp da masum olduğunu bildiği insanları sorgulayıp vaktini boşa harcayacağını mı sanıyorsun?
¿ De verdad crees que está por ahí interrogando a sospechosos que sabe que son inocentes, y siguiendo pistas que sabe que no llevan a ninguna parte?
Belki de seni inandırdım. Sen Lila'yı takip ederek vaktini harcarken, ben gerçek katilin peşindeydim.
Quizás te hice morder el anzuelo como un pez gordo perdiendo el tiempo con Lila mientras yo pescaba al verdadero asesino.
Princeton'ı bıraktın, bu boktan yere geri döndün şimdi de vaktini boş insanlarla mı geçiriyorsun?
¿ Abandonas Princeton, vuelves a este lugar de mierda y le dedicas tu tiempo a un don nadie?
Aralık ayında vaktini sadece birşeyler dilemeye adamış insanlar.
Apenas es Diciembre, y ya están deseando que llegue la maldita Navidad.
O yüzden tüm vaktini buna ihtiyacın olduğu için projene vermeni istiyorum.
Así que quiero que te tomes todo el tiempo que necesites con tu proyecto.
O çiftle vaktini boşa harcıyorsun.
Pierdes el tiempo con esa pareja.
Vaktini boşa harcıyorsun!
¡ Está perdiendo el tiempo!
Çok vaktini almak istemiyorum.Belki bana niye hiç Zamanlayıcın olmadığını söylersin
Está bien. ¿ Sabes una cosa? Yo, yo... No quiero hacerte perder el tiempo, sólo esperaba que a lo mejor me podrías decir por qué nunca te has puesto un "Temporizador".
Niye vaktini harcıyorsun?
¿ Por qué pierdes el tiempo?
Ama bir kız çocuğu büyütmek bütün vaktini alır. Anlıyorum. Evet, ben küçükken babam hep evden uzaklardayı.
Pero... criar una hija es trabajo de tiempo completo.
Babamız kıymetli vaktini Harika Zeddicus'u eğitmek için harcarken bana hep "Git, oyna Thaddicus" denirdi.
¿ Como me decían : "Ve a jugar, Thaddicus" mientras padre estaba entrenando al gran Zeddicus?
Oynadığın bu oyun herkesin vaktini harcıyor.
Este juego que estás jugando es una pérdida de tiempo para todos.
Bazen kameralar cilt parlamalarına yol açıyor. Çok fazla vaktini almaz.
A veces la cámara puede hacer que la piel brille Sólo necesita unos minutos.
Bu alt kişilikler, canları istediğinde Tara'nın vücudunu kullanıyorlar. Tara ise daha sonra tüm vaktini suçluluk duygusuyla kendine yüklenerek harcıyor. - Affedersiniz.
Estas personalidades, usan el cuerpo de Tara como se les ocurre, y luego, cuando Tara vuelve, se pasa todo el tiempo en un estado de
Jack, o adamı düşünerek vaktini boşa harcamayı kes!
¡ Jack, deja de perder tu tiempo pensando en ese hombre!
Kardeşimin otistik olduğundan, onunla ilgilenmenin annemin tüm vaktini aldığından bahsettim ve bana "Bu senin için çok zor olmuştur. Sence kardeşine öfkeli misin?" diye sordu.
Mencioné que mi hermano era autista, que ocupaba gran parte del tiempo de mi madre, y ella me dijo que eso debe haber sido difícil para mí, y me preguntó si estaba enojada con mi hermano.
Bana bir şeyi iki kere anlatmamamı, klişe laflar etmememi, vaktini boşa harcamamamı söyledin. Ailene sıkı sıkı bağlı olduğunu ve seninle bağ kurmakta eğer başarısız olursam ortalıktan kaybolacağını söyledin.
Me dijiste que no te diga las cosas dos veces, que no te haga enojar, que no te haga perder el tiempo, que le eres leal a tu familia y que si no me comprometo contigo me abandonarás.
- Almadın mı? - Aslında seni biraz sinirlendirdiğimi hissettim konuşmalarımızda vaktini ziyan ediyorsun gibi hissettiğini düşündüm.
- En realidad, siempre he sentido... que era una especie de incordio para Vd., y que, el hecho de que habláramos era un pérdida de su tiempo.
Vaktini boşa harcıyorsun.
Sólo pierde su tiempo.
Bay Prince'e, herkesin vaktini boşa harcadığı için.
Por habernos hecho perder al tiempo a todos
Tüm vaktini işte geçiriyordu.
Estaba pasando todo su tiempo en el trabajo.
Görünüşe göre çok aktif biriymiş peki vaktini değerlendirmek için özellikle gittiği bir yer var mıydı?
Obviamente era muy activo, pero, ¿ había algún sitio en particular en donde le gustara pasar su tiempo?
Uyku vaktini geciktirmek istemem.
Sabes, odiaría tenerte levantada más allá de tu hora de irte a la cama.
Tam öğle vaktini bekleyecek, güneş tam tepede olduğu zaman.
Esperará hasta el mediodía, cuando el sol está en su punto más alto.
Vaktini kullan.
Tómate tu tiempo.
Vaktini zaten buna ayırıyorken, neden ona gerçekten yardımı olabilecek bir şeyler vermiyorum?
Ya que está perdiendo su tiempo ¿ por qué no darle algo que realmente la pueda ayudar?
Çatlak herif bütün boş vaktini toksik atıkları yok etmekle geçiriyormuş.
Este loco ocupa todo su tiempo libre metiéndose en depositos de desechos tóxicos.
Bu ayakkabılar herkesin vaktini boşa harcıyor.
Estos zapatos le hacen perder el tiempo a todos.
Vaktini harcıyorsun!
Estáis perdiendo el tiempo.
- Vaktini boşa harcıyorsun.
- Pierdes el tiempo. - ¡ Abre!
Oradaysa, söyleyin ona, buraya gelip güzel vaktini harcıyor.
Si es así, díganle que tardó mucho en regresar.
Vaktini verimli bir şekilde kullanabilirsin.
¿ Sabe cómo usar eficientemente su tiempo?
Vaktini aldık.
Lamento Haberlo Molestado.
Vaktini boşa harcıyorsun, Bay Bronstein.
- ¿ Como van los trucos? - Pierde su tiempo, Sr. Bronstein.
Tabii. Daha fazla vaktini almayacağım.
Bueno, no le robo más tiempo.
Ama vaktini boşa harcıyorsun, onu geri alamayacaksın.
Sin embargo, pierde el tiempo, porque no le voy a dar nada.
Zaten bağırıp çağıran bir çocukla çalışmalarına ne olacak? Bütün vaktini ve dikkatini tüketecek.
¿ Qué pasaria con tu trabajo con un niño gritón corriendo alrededor que te quite tiempo y atención?
Vaktini boşa harcama Noca.
Pierdes el tiempo, Noca.
Ceza vermeye mi geldin uyuşuk olduğuna? Vaktini, kafasını kötü kötü kullanıp yüce buyruğunu geciktiriyor değil mi oğlum?
¿ Vienes a reprender a tu hijo, que, dejando pasar tiempo y fervor, no acomete la terrible acción que le has ordenado?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]