Vardı translate Spanish
188,082 parallel translation
Erkeklerimiz uzaktaydı. Sadece kadınlar ve çocuklar vardı.
Los hombres se habían ido y... solo estábamos las mujeres y los niños.
Finn'in her arkadaşına kapımız açıktır. Burada sadece bir kural vardır.
Sus amigos son recibidos aquí con los brazos abiertos.
Duygularınız sizi çarptığında, zihniniz kapandığında ağzınızı açtığınız halde hiç kelime çıkmadığında tek bir iyi haber vardır.
Así que cuando te sorprende a ti, cuando la mente te cierra la boca, cuando abres la boca y no salen palabras, la buena noticia es...
Donörün boğazında lezyon vardı. Ne yazık ki artık nakil yapamayız.
Había una lesión en la garganta del donante, lo que significa que el trasplante ya no es una opción.
O adama söyleyecek milyonlarca şeyim vardı.
Tengo un millón de cosas que decirle a ese tipo.
Öyle bir gülüşü vardı ki.
Y tenía una risa...
Hepsinin bir nedeni vardır.
Hay una razón por la que sucede.
Büyükanneler bunun için vardır.
Por favor, para eso están las abuelas.
Bir görevin vardı : Sandstorm'u bitirmek.
Tenía una tarea : acabar con Sandstorm.
Galiba ön yolcu kapısında orijinal boya vardı.
Creo que la puerta del copiloto podría haber tenido su pintura original.
İşte, Nas'a, Sandstorm'dan bilgi sızdıran biri vardı.
Toma, Nas tenía un espía en Sandstorm.
Muhtelen arabada teslim etmeni bekleyen yüze yakın pizza vardır.
Probablemente tienes como 100 pizzas en el auto para entregar, ¿ cierto?
Hepimizin kahramanları vardır.
Todos tenemos héroes.
Alex bana bir mail yollamıştı. İçinde dava numarası gibi bir şey vardı.
Alex me envió un e-mail una vez con un número de acusación en él o algo así...
Bebek geliyordu ve çok ağrısı vardı.
El bebé estaba de camino y ella tenía mucho dolor, y...
Her yerde dikenli tel vardı.
Ese alambre de cuchillas estaba por todas partes.
Öylece yatıyordu. Her tarafında dikenli tel vardı.
Y allí estaba, enredada en ese alambre de cuchillas.
Dr. Bailey, bir şey mi vardı?
Dra. Bailey. ¿ Necesitas algo?
Bir zamanlar bir asistanım vardı. Ameliyatın sonuna gelmiştik. Birden bire bir şarkı çalmaya başladı.
Una vez tuve una residente que cuando estaba a punto de cerrar, empezó a sonar de repente una música.
Saçma sapan sözleri vardı.
Era un completo guirigay.
Dr. Grey'le ikimizi kıyaslayabileceğin bir sürü konu vardır ama iş nazikliğe gelince ben kazanırım.
Es decir, puedes compararnos en muchos aspectos a la Dra. Grey y a mí, pero si hablamos de amabilidad, ahí gano yo.
Cevaba ihtiyacı vardı.
Necesitaba una respuesta.
Para içinde büyüdü. Bağlantıları ve bir soyadı vardı.
Se crió con dinero, influencias, un apellido.
- Belki dişçi kayıtları vardır.
No lo sé. ¿ Tal vez registros dentales?
Ait olduğu bir yer vardır mutlaka.
Vino de ninguna parte.
Sadakat ve inatçılık arasında büyük fark vardır Grey.
Vale, hay una diferencia entre lealtad y terquedad, Grey.
Yıllar önce kaybolduktan sonra ortaya çıkan bir hastamız vardı.
Tuvimos una paciente que apareció después de estar desaparecida durante años.
Derek öldüğünde sadece bir gün vardı. Nerede olduğunu bilmediğim tek bir gün.
Cuando Derek murió, fue un día, solo un día, cuando no supe dónde estaba.
Bu gece randevum vardı ama iptal edebilirim.
Sí. Bueno, ahora tengo una cita, pero puedo cancelarla.
Rindell'lerin elinde 13.8 milyon dolar vardı ve 8 milyar dolar içinden başlangıç yatırımı bu kadardı.
Los Rindell tienen 13,8 millones en efectivo y proceden de una inversión inicial de ocho mil millones.
Bir arkadaşım vardı.
Tenía una amiga.
Bir randevumuz mu vardı?
¿ Qué? ¿ Teníamos una negociación?
- Lucca'yı alırlarken burada kim vardı?
¿ Quién estaba aquí cuando se llevaron a Lucca?
Ben vardım.
Yo.
Aramızda sorunlar vardı... ama bu sorunlarla seni üzmeyi hiçbir zaman istemedik ve evet babanı seviyorum.
Tuvimos problemas y... nunca quisimos preocuparte con ellos, pero... Sí, quiero a tu padre.
83 milyon dolar kayıp vardı.
Habían desaparecido 83 millones.
Uygulanan Friedman tekniğinde yalan söylediğine dair işaretler vardı.
Mostró signos de engaño por el método Friedman.
Evet tatlım gerçekten kanser şüphesi vardı.
Sí, cariño, había temor de que hubiese un cáncer.
Sayın yargıç tanığımız vardı. Eğer davacıya yakın hissediyorsanız belki davadan çekilmeniz daha doğru olur.
Señoría, tenemos un testigo, pero si se siente parcial hacia el demandante, pedimos ser oídos en una recusación.
- Hayır. Havayollarında kalkış vaktini olumsuz etkileyen birçok etmen vardır...
Bien, hay numerosos factores que afectan la precisión en las salidas de las aerolíneas...
Tamam, kaplıcalara vardık sayılır.
Vale, casi hemos llegado a las aguas termales.
Mesele tartışma hazırlığına geldiğindeyse bu kadından öğrenebileceğin çok şey vardı.
En lo que a preparar debates se refiere, puedes aprender mucho de esta mujer.
Ama eminim iyi bir sebebi vardır.
Pero, estoy seguro de que hay una buena razón.
Sahte yerleşkenin orada olmasının bir nedeni vardı.
El el falso recinto estaba aquí por una razón.
Süt kamyonları vardı.
Tenían camiones de leche.
Fabrikanın içinde bir parça vardır.
Tiene que haber algo dentro de la planta.
Tünelde çuvallarca vardır.
Tienen bolsas de eso en el túnel.
Sonra üçüncü bir ses daha vardı.
Y había una tercera voz.
Yılan vardı.
Fue una serpiente.
Muhtemelen sizin öldürdüğünüz kadar vardır.
Probablemente a tantos como los suyos.
Elinde DVD kanıtı vardı.
Tenía una grabación mía haciéndolo.