Vereceğiz translate Spanish
4,876 parallel translation
Sana sakinleştirici vereceğiz Anna. Hiç acı hissetmeyeceksin.
Anna, vamos a sedarte y no vas a sentir ningún dolor.
İşimiz biter bitmez haber vereceğiz.
¿ y vendremos a encontrarte tan pronto como pase, okay?
- Ne renk kod vereceğiz?
OK, ¿ qué código damos?
İki yaşam söz konusu. Nasıl karar vereceğiz?
Aquí hay dos vidas en riesgo, ¿ entonces cómo decidimos?
Şimdi sana narkoz vereceğiz.
Ahora vamos a anestesiarte.
Ve bu belge Vali'ye ulaşıp oğlum affedildiğinde, Mario'yu annesine geri vereceğiz.
Y cuando eso llegue al gobernador, él perdonara a mi hijo y le damos a tu nieto.
Paranı vereceğiz.
Te llevaremos tu dinero.
Onlara istediklerini vereceğiz.
Se lo daremos.
Korumalar ateş açarsa nasıl karşılık vereceğiz?
¿ Qué tipo de armas usan los tiradores?
Oyumuzu size vereceğiz.
El que sostiene el control remoto.
Sana detaylı bir liste vereceğiz.
haremos un listado de los inconvenientes.
Dizlerinin altına minder de vereceğiz.
Te daremos un cojín para las rodillas.
- Soruşturmamız bittiğinde bunları geri vereceğiz.
Será devuelta una vez ha terminado la investigación.
Sana yara bandı vereceğiz.
Vamos, te daremos una curita.
Buna burada son vereceğiz!
¡ Terminaremos allí!
Peki sana ne isim vereceğiz, ha?
Y ¿ qué vamos a lo que quieras, ¿ eh?
Oraya girip 500 bin doları alacağız 60'ını Doug'a vereceğiz, kalanı bölüşeceğiz oyunun hala çok önünde olacağız.
Si llegamos allí y conseguimos 500 Gs, quitamos el 60 que le debemos Doug, dividido entre nosotros, todavía vamos a estar muy por delante del juego.
Bence bunun zamanının dolmasına izin vereceğiz.
Creo que vamos a dejar que el tiempo se agote esta vez.
Sadece yeni havlular vereceğiz ve çarşafları değiştireceğiz.
Nosotros sólo le llevaremos toallas limpias y cambiremos las sábanas.
Reklama gidiyoruz. Dönüşte Joel'a bağlanıp polis açıklamasını vereceğiz.
Vamos a ir a publicidad, cortas a Joe...
Meslektaşım ve ben bunu halledeceğiz. Size ağrı kesici vereceğiz.
Mi compañero y yo vamos a ocuparnos de usted, le daremos analgésicos.
Ne yani? Bu polis katilinin gitmesine izin mi vereceğiz?
¿ Entonces vamos a dejar que este asesino de policías se libre?
Sadece bizi mağdur edenlere karşı değil. Onların en değer verdikleri kişilere de zarar vereceğiz.
No solo contra esos que nos han ofendido, sino también esos que más les importan.
Nerede yaşayacağımıza biz karar vereceğiz.
Nosotros decidiremos dónde vivir.
Sizden tanıklık etmenizi isteyeceğiz ve size bir makbuz vereceğiz.
Ustedes estarán presentes y se les dará un recibo.
İIk iddiaları dinleyeceğim, ara vereceğiz ve yemekten sonra cevaplarımı vereceğim.
Oiremos los alegatos, haremos una pausa y responderé tras el almuerzo.
O halde izin vereceğiz demektir.
Bueno, entonces supongo que los admitiremos.
Bu gece mesajımızı kanla vereceğiz!
Esta noche habrá sangre!
"Çok sinirliyiz ve karşılık vereceğiz" demiştin.
Ponte de pie y luchar contra ellos.
- Bakana ne vereceğiz peki?
- ¿ Qué le daremos al ministro?
Cumhuriyetçilere tam olarak istediğini vereceğiz.
Le damos a los republicanos exactamente lo que quieren.
- Gerçekten Çay Partisi'nin mali yasayı belirlemesine izin mi vereceğiz?
- ¿ En serio vamos a permitir que el "Tea Party" determine la legislación fiscal?
Seninkiler ne söylerse söylesinler ama yasanın geçmemesi için oy vereceğiz.
Tu gente puede decir lo que quiera para que quede constancia, - pero vamos a rechazar la enmienda.
Önce ona bir gurur dersi vereceğiz.
Primero él un enseñaremos lección de honor.
Bu götlekler Stonehaven'a saldırabileceklerini düşünüyorlar, ama onlara iyi bir ders vereceğiz.
Esos idiotas creen que pueden venir a Stonehaven, pero vamos a darles una lección de una vez por todas.
Halka arz için gerekli sermayeyi bize vermeyi kabul ederse buzullardaki kiralamalardan ona da pay vereceğiz.
Le metemos en lo de los arrendamientos árticos si está de acuerdo a darnos el capital necesario para comprar la participación de control de la oferta pública inicial.
Sally Ann'de kullanabileceğin kupon ve otobüs kartı vereceğiz.
Te daremos un vale descuento para Sally Ann, y un billete de autobús.
Memur Fleet, yardımınız için teşekkür ederiz, konuyla ilgili başka bir şey öğrenirsek, ilk iş olarak, size haber vereceğiz.
Bueno, alguacil Hilliard quiero darle las gracias por su ayuda y si nos enteramos de algo más sobre este asunto será el primero en saberlo.
Dava avukatları, kısa bir ara vereceğiz.
Vamos a tomarnos un breve descanso.
Düşmana cehennemi vereceğiz.
Al enemigo le va a costar mucho.
Sana bir şans vereceğiz.
Te daremos la oportunidad.
Yakında size daha çok bilgi vereceğiz.
Pronto deberíamos tener más información para ti.
Öğle yemeği için mola vereceğiz.
Pararemos a almorzar.
Arabayı ona vereceğiz.
Le damos el auto.
Markanı kullanmak için sana peşin para vereceğiz.
Le damos un pago inicial por derechos de uso de su marca.
Bu yer boşaldıktan sonra bu aileye son vereceğiz.
Una vez se despeje este sitio, vamos a convertir esto en un asunto familiar.
Uyumanıza yardımcı olacak bir şey vereceğiz.
Vamos a darle algo para ayudarlo a dormir.
Serum vereceğiz ve seni izleyeceğiz.
Vamos a darte líquidos para hidratarte y vamos a controlarte.
Kapanacak caddeler hakkında da önemli detaylar vereceğiz.
Vamos a tener importantes detalles sobre el cierre de calles a continuación.
Vereceğiz.
Lo harán, solo tenemos que encontrar la dosis correcta.
Ihtiyaci olana verecegiz, tipki evimizde yaptigimiz gibi.
Compartimos basados en la necesidad, igual que en casa.