Yandık translate Spanish
663 parallel translation
Yavruların yanına o kutuya girmek isterse yandık.
Habrá problemas para sacarlo de donde los perros. ¿ Que?
- Biz yandık demektir!
- ¡ Vienen por nosotros en serio!
Eğer bu doğruysa, yandık.
Si es cierto, hemos terminado.
Eğer bu sefer de onu yakalayamazsam, yandık.
Si no le alcanzo ahora, estamos perdidos.
Ölürse, yandık. Polis merdiveni gördü.
El policía vio la escalera.
Ölçülü biçili konuşmamız gerekiyor, iki anlam kaydı mı yandık.
Hablemos con tiento, sin ambigüedades.
Yandık!
¡ Estamos perdidos!
- Şimdi yandık işte.
- Habrá pelea.
On yıl boyunca Kutsal Topraklar'da... yılanlar soktu, böcekler ısırdı, hayvanlar saldırdı, barbarlar boğazladı, şarap zehirledi... kadınlardan hastalık geçti, ateşler içinde yandık. Hepsi Tanrı adına.
10 años en Tierra Santa... mordidos por serpientes y moscas... masacrados por los salvajes, envenenados con vino apestoso... contagiados por mujeres, pudriéndonos con las fiebres... todo por la Gloria de Dios.
Şimdi yandık.
Ahora estamos en problemas.
Kamyoneti park yerinde bıraktım, muhasebeci görürse yandık.
Pero, para ir más rápido he dejado el furgón en el aparcamiento. ¡ Como lo vea el contable, estoy listo!
Annem uyumadıysa yandık demektir.
Si mamá no duerme ¡ buena me espera!
Peşimizdeyse yandık.
Si viene por nosotros, avísame.
- Eğer Lucienne'e anlatmadıysa, yandık.
Si ella no avisó a Lucienne, estamos perdidos.
Mac Farrell yakında gelecek. Kızı bulamazsa yandık.
MacFarrell puede venir en cualquier momento para ver a su hija.
Leszik birdenbire "Yandık!" dedi.
y de repente Leszik dijo : - Se acabo todo! los chicos Pasztor vienen!
- Yandık.
- Nos despedirán.
Biliyorsun, pasaportlarımızı görmek isterlerse yandık.
Si nos piden los pasaportes estamos listos.
Yandık.
Esto no es bueno.
Herkes ev yandığında kızımın da mahvolduğunu düşünüyor.
Todo el mundo cree que pereció en el incendio.
Sonra bu ışık yandı.
Y he visto Ia luz encendida.
Babanın ölümünde suçum olmadığını, bu ölüme benim ne yürekten yandığımı, apaçık göreceksin gün ışığını görür gibi.
Que no soy culpable de su muerte, que mucho me ha apenado,... tan claro como el día quedará a tus ojos.
On yıl önce bir kundaklama oldu ve odaların bir kısmı yandı.
Hace diez años, alguien encendió un fuego y se quemó el piso.
Marta ve küçük kız feci şekilde yandılar.
Marta y la niña se quemaron gravemente.
Vermont odunlarının çıtır çıtır yandığı güzel açık bir şömine var burada.
Bonita chimenea con lenos de Vermont.
İşte şimdi yandık.
Aquí viene.
Dedim ki, " Vickie, canım kızım, yandın sen.
Le dije : "Vickie, hija mía, se ha terminado".
Şu kırmızı ışık yandığında, yayındasın demektir.
Si esa luz roja está encendida, lo están filmando.
Dosyalama sistemi, her şey yandı itfaiyeci mankafalar su sıkıp hepsini mahvetti.
El sistema de ficheros, todo. Lo que no fue quemado fue destruido por el agua que malgastaron esos bomberos.
Kamuflajımız yandığı için indirmek zorunda kaldık.
lo cortamos.
Génessier'nin kızı neden,.. ... yüzü yandı diye bunalıma girip,.. ... suya atlamadan önce,..
¿ Por que sintió necesidad la hija de Génessier a pesar de estar desfigurada, de tomar un paseo desnuda en pleno invierno antes de ir a ahogarse?
Sindirella efsanesi kadınların kalplerine sadece hayal kırıklığı getirdi ve kocaları da bundan yandı.
La leyenda de la Cenicienta sólo ha traído insatisfacción a las mujeres, y sus maridos se han llevado el castigo.
Işık yandığında kabul etmedin.
Cuando brilló la luz, no lo aceptaste.
Yandık.
Bien.
Bize kıyak geçmediler, bu yüzden makineleri yandı.
No rascaron nuestras espaldas, así que su maquinaria ardió.
Eğer biz Osman'ın merhametine kalırsak yandık gitti.
No podemos depender de la caridad de Osman.
Selam. Işıklarınızın yandığını gördüm, balık ister misiniz diye sorayım dedim.
Vi la luz encendida y pensé que tal vez querrían un poco de pescado.
Görmüyor musun kırmızı ışığın yandığını! ?
Está prendida la luz roja.
Her ışık yandığında yerimden sıçrasam, kendi kendimle konuşmaya başlardım.
Si saltara cada vez que una luz se encendiera, acabaría hablando solo.
Kırmızı ışık yandığında, lütfen sırayla cevaplayın :
Cuando se encienda la luz roja, por favor diga lo siguiente :
Başka Warp 9 hızı isteme artık. Yıldızlara ulaşma gücümüz yandı.
Y ya no me pida un factor de velocidad 9.
- Ne kırmızısı Yeşil yandı!
¡ No está en rojo, está en verde!
Sabah bir ışık girdi. Tüm negatifler yandı.
Una luz a destiempo y todo arruinado.
Holland, arabasıyla giden bir kadını takip ediyormuş. Araç kırmızı ışıkta durmuş,... yeşil yandığında kadın hareket etmemiş. Hiç hareket etmemiş.
Holland, estaba siguiendo una de las mujeres en auto, paró en un semáforo, cuando se puso en verde, no se movió... no se movió más, la encontraron muerta con el interior de su cuerpo completamente destrozado,
İnsanlar bir maymun savaşı yüzünden dünyalarının bir yumurta gibi kırılıp kül oluncaya kadar yandığını bilmemeliler.
A nuestros captores humanos no les gustará saber que su mundo quedará reducido a cenizas debido a una guerra simia.
ön ışık yandığı için, bulmak zor oldu.
La bombilla de la puerta se quemó y es difícil ver.
Işık yandığını gördüğünde, Böyle... Mclntosh'a gitmelisin.
Cuando veas que hace una luz... así... vas a encontrarte con McIntosh.
Diğer kıyafetleriniz yandı mı?
¿ Se ha quemado el resto de su ropa?
Işık yandığında kırmızı düğmeye, ses geldiğinde ise yeşil düğmeye basın.
Toque... el botón rojo al ver Ia señal luminosa y eI verde al oír Ia señal sonora.
" Ne yazık oldu, yaptığınız bütün güzel şeyler yandı, kül oldu gitti.
"Es una lástima que sus cosas tan finas desaparezcan así."
"Asker, işgal altındaki bir mevziden sadece altındaki zemin yandığı zaman ve kıyafetleri için için yanarken sürünerek çıkabiliyordu."
Un soldado sólo llegó arrastrándose una posición ocupada cuando el suelo debajo de ella se en el fuego y su ropa en llamas. "