English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ Y ] / Yanıma

Yanıma translate Spanish

6,658 parallel translation
Ve sonra yanıma bir çocuk geldi.
Y luego un niño vino a mí.
Sen yanıma gelmiyorsun Leonard yanımdan gitmiyor her şey olduğu gibi devam ediyor ve bunu da şuruplu olanla yapmışsın ama toz olanı kullanmalıydın.
Tú no te mudas aquí, Leonard no se muda, todo se queda exactamente como está. Sí, y por cierto, vi que haces este
Bir saniye yanıma gel.
Solo... ven aquí por un segundo.
Hayır, benim yanıma aitsin sen.
No, perteneces aquí conmigo.
Yanıma beş adam alacağım, ormandan geçip, oraya gitmenin bir yolunu bulacağız.
Tomaré cinco chicos, exploraremos por el bosque y buscaremos una manera de entrar.
Savaştan sonra onu korumam olarak yanıma aldım.
Después de la guerra, lo mantuve como un guardaespaldas.
İşte yalnız başımayken yanıma yaklaştı.
Se acercó a mí una noche cuando estaba solo en el trabajo.
Yanıma geldiğinde, etrafına yaydığı Bir çeşit gücü vardı.
Cuando estaba cerca de mí, había... un poder... emanando de él.
Neyse boş ver, yine yanıma gelecek.
Mejor, no, irá a mi cama de todos modos.
Yanıma gelip itiraf etti.
Acudió a mí y lo confesó.
Tüm notlar son nottur. Bu yüzden lütfen not istemek için yanıma gelmeyin.
Todas las notas son definitivas, así que, por favor, no vengan a verme tratando de negociar una nota más alta.
Yanıma gelmezseniz işe yaramaz.
No funciona si no están cerca.
Yanıma yerleşmesi gerektiğini düşünüyor.
Cree que debería él debería mudarse conmigo.
Durumu çok kötüleşti ve yanıma taşınmak zorunda.
Pero su situación se ha vuelto tan mala que tendrá que mudarse otra vez acá conmigo.
Hayatımdaki özel kadın yanıma taşınıyor.
Mi dama especial se va a mudar conmigo.
Yanıma taşınmanı istemedim.
- No te pedí que te mudes aquí. - Bueno...
- Ve şayet erkek olsaydın, seni de yanıma alırdım. - Ne birliği?
- Y si tú fueses un chico te llevaría conmigo. - ¿ Qué tropa?
Odum geçen gün yanıma gelip bana bir cinayeti sordu.
Odum vino a verme y me preguntó sobre un homicidio.
Beni yanıma taşınman dışında mı?
¿ Te refieres además de que te mudaras conmigo?
Yaptığım yanıma kâr kalırdı.
Me libraría de ello.
Baban garajın açıldığını duymuş. Yanıma gelip ne yapıyorsun dedi.
Tu padre me oyó abrir el garaje y vino a preguntarme qué hacía.
Ama silahlarımı yanıma alıyorum.
Pero me voy a llevar mis armas.
Dedektif dostun bugün yanıma uğradı.
Su amiga investigadora privada vino a mi oficina hoy.
- Yanıma gel.
Ven aquí.
Sean yanıma geldi.
Sean pasó por allí.
O zaman ben taşınayım sen de o uyuşturucu bağımlısının evimizde hüküm sürmesine izin vermeyi bıraktığında yanıma gelirsin.
Yo me mudaré... y tu puedes unirte cuando hayas terminado de dejar a ese drogadicto hacer lo que quiera en nuestra casa.
Ben de onu gizli avukat gibi yanıma aldım, Gayri resmi danışmanım da diyebiliriz.
Así que le he traído a mi sombra como un abogado, que es algo así como un asesor no oficial.
Bebeğim, yanıma gelir misin?
Nena, ¿ puedes venir?
Yanıma gel!
Acércate.
Yanıma oturdun ve benimle konuştun.
Te sentabas a mi lado. Me hablabas.
Kalenin önünde fotoğraf çekilebiliyorlar turlara katılıyorlar, gülüyorlar "Donny, gel yanıma otur" diyorlar. Uzun tişörtler giyip Thompson ailesi tarzı anılar inşa ediyoruz diyorlar.
Se toman fotos en frente del castillo y se ponen de acuerdo en los paseos, y se ríen y dicen "Donny, ven a sentarte junto a mí", mientras todos usan camisetas que dicen "Creando recuerdos para la familia Thompson".
Tek kişi katılmaya izin verirler mi emin değilim ama ağırlığım yetmezse belki dosyamı yanıma almama izin verirler.
No estoy segura de si permiten una sola persona por paseo, pero si es por peso, tal vez permitan que mi carpeta se siente junto a mí.
Onu yanıma alacağım ve ona koçluk yapması için para ödeyeceğim. böylece hem çalışma zorunlulluğunu yerine getirmiş olacak... ama daha da önemlisi ona bir düzen ve disiplin kazandıracağım.
Lo cogeré, ya sabe... le pagaré por ser entrenador para que cumpla con sus obligaciones ocupacionales, pero lo más importante, voy a darle estructura y disciplina.
İstediğim şey, Ryan'ı her sabah alıp vardiyasını tamamlıyormuş gibi yapıp, benimm yanıma getirmen?
Lo que necesito es que recojas a Ryan cada mañana como que va a hacer su turno, y lo traes a mi gimnasio, ¿ vale?
Bunu doldururmusunuz? yanıma alacağım
Oye, ¿ podrías rellenarme esto para llevar, por favor?
- Evet gel yanıma.
- Sí, Scooch aquí abajo.
İşimde benzer olaylar hep oluyor, tecrübelerime dayanarak yanıma almış olmam beni rahatlattı.
Con todo lo que está pasando en el trabajo, habría sido más difícil para mí relajarme si no tuviera todas estas cosas.
Belki yardıma ihtiyacı olabilir diye ben de yanında oturayım mı?
Puedo ir a la sombra con ella, por si necesita ayuda?
Bay Picker, şu anlama geliyor. Eğer bu otel odasında ölürsem, malın geri kalanını yanı başıma gömme kararını vermiş gibi olacaksınız.
lo que quiero decir es... sería como si hubieran decidido... enterrar el resto de esa droga junto a mí.
Gel yanıma, korkma.
No tengas miedo.
" Doğrusu, benim aklıma... sadece tek bir yanıt geliyor.
"Bueno, francamente, solo se me ocurre" "una respuesta, y es Rachel Berry." Dios mío.
Ama önümüzdeki bir saat boyunca umursadığım tek şey ağrıyan kaslarıma sıcak suyun değmesi.
Pero en esta hora todo lo que me importa es agua caliente y músculos adoloridos.
Mesajlarıma yanıt da vermiyor.
Él no se presentó en la escuela y él no me está enviando mensajes de texto de nuevo.
Başım yanıyor sanıyorsan, meme uçlarıma dokun bir de.
Si crees que mi cabeza está caliente, deberías tocar mis pezones.
Bir de gözlemci veli lâzımmış. Genie'i de yanıma alıp gidebilirim.
Están buscando chaperones.
Davet kartıma hala yanıtını göndermedin Molly.
Bueno, aún no he recibido tu confirmación, Molly.
Cat, buradasın çünkü yardıma ihtiyacın olduğunda yanına koştuğun adam benim. Ben senin güvenli sığınağınım. - Tamam, sen delisin.
Cat, estás aquí porque yo soy el hombre al que acudes cuando necesitas ayuda.
Dualarıma pek de yanıt alamamıştım. Cevap bir kaç hafta sonra Uzak Doğu'dan gelecekti.
Yo no sabía la respuesta a mis oraciones llegaría unas semanas después desde el Lejano Este.
Telefonlarıma yanıt vermemeniz jantlarınızın parasını vermemeniz çok can sıkıcı.
Muy frustrante que no me devuelva las llamadas, que no pague sus llantas.
Tesadüfen gel yanıma ve merhaba de bana.
Y me dijiste, "hola"...
Yanımda birinin olmasını dileyip durdum çünkü çok yalnızdım. Kendi başıma, yalnız.
Seguía deseando tener a alguien que me abrazase, porque estaba sola, conmigo misma, sola.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]