Yaptık translate Spanish
36,281 parallel translation
Hepimiz bir sürü kötü şey yaptık.
Todos hemos hecho algo malo.
Anal seks yaptık.
"Cogeculos"
Katrina'dan sonra New Orleans'ta onunla bir sürü iş yaptık ve sonra...
Trabajamos mucho en Nueva Orleans después del Katrina y...
Tamam mı? Hepimiz hesabı yaptık.
Hemos hecho los cálculos.
- Biz burada 8 hafta çekim yaptık.
- Rodamos aquí ocho semanas,
Onlara devletin ödeyebileceğinden daha iyi ödeme yaptık.
Les pagamos mucho mejor que el estado.
Evet, ölçülür ve öyle yaptık.
Sí, se puede, y lo hicimos.
Onun için yapabileceğimiz her şeyi yaptık ama o da senin gibi bizden yeteri kadar uzaklaşamadı.
Hicimos todo lo que pudimos por él, pero al igual que tú, parecía que no podía alejarse de nosotros lo suficientemente rápido.
Evet, ölçülür ve öyle yaptık.
Sí, se puede, y lo hicimos. Sí, se puede, y lo hicimos.
Onun için yapabileceğimiz her şeyi yaptık ama o da senin gibi bizden yeteri kadar uzaklaşamadı.
Hicimos todo lo que pudimos, pero igual que tú... parecía que no podía alejarse lo suficientemente rápido de nosotros.
Canım, bu akşam yeteri kadar kutlama yaptık sanırım, ha?
Cielo, tal vez hemos hecho suficiente celebración esta noche, ¿ eh?
Onu Radcliffe ile beraber yaptık tamam mı?
Porque Radcliffe y yo la construimos, ¿ de acuerdo?
Dasiy ve sen ondan sonra pes ettiniz ama biz Aida'yı Lincoln gibi ajanları korumak için yaptık.
Para ti y para Daisy, eso significó tirar la toalla, pero construimos a Aida para proteger a agentes como él.
Mobilyaları, kıyafetleri, gördüğün tüm sanat eserlerini yaptık.
Hicimos los muebles, la ropa, todo el arte que ves.
Burası için sürdürülebilri enerji kaynağı yaptık.
Logramos producir energía renovable para todo el lugar.
Tam da olaylar ilginçleşmişken. O zavallı kıza yaptıkların bütün şehre yayıldı.
Hay noticias por toda la ciudad de lo que le hiciste a esa chica...
- İkimiz de pişman olduğumuz şeyler yaptık.
Los dos hicimos cosas de las que nos arrepentimos.
O gün de Adam ve Grace'in onuruna yaptık galiba.
Así que... supongo que lo hicimos en honor a Adam y Grace.
Yaptık elbette.
Si por supuesto.
Hayır, biz sadece birbirimiz için yanlış yaptık.
No, nosotros somos incorrectos el uno para el otro.
Arkadaşlarıyla, ailesiyle, burada çalışan bir çok işçiyle görüşmeler yaptık. Ayrıca dosyada sosyal medya bağlantıları ve işi hakkında istediğimiz her şey var.
Tenemos entrevistas con amigos, la familia, la mayoría de los trabajadores de aquí, todo de sus redes sociales aquí y todo lo que preguntamos referido al negocio.
İşte böyle yaptık.
¿ Sexo fácil por Internet?
Toplamda, 55 tonun kaydını yaptık.
En total, llevamos registradas 55 toneladas.
Lanet olası anlaşma yaptık, George.
Teníamos un puto trato, George.
Biz bir anlaşma yaptık.
Hicimos un trato.
East Bay'de küçük bir kaza yaptık.
Tuvimos un pequeño choque
25 EKİM 1996 Bir şey yaptık.
Hicimos algo.
Stan Moreno ve emrindeki adamlarla çoktan görüşme yaptık.
Ya hemos entrevistado a Stan Moreno así como los demás hombres de su mando directo.
Oylamamızı yaptık.
Tuvimos nuestra votación.
Yani, adamı mangal yaptık ama.. ilk müdahaleyi biz yaptık.
Bueno, quiero decir, cocinamos al tirador, pero fuimos los primeros en responder.
Sidney'in böyle bir saçmalık yaptığına inanamıyorum.
No me puedo creer que Sidney hiciera tonterías como estas.
Senin kıçını bahis yaptım.
- Puedes apostar tu culo.
Onu durduramadığım için yaptığı şeye çok kızmıştım.
Estaba tan molesto por lo que había hecho, que... Que no pude detenerlo.
Onu durduramadığım için yaptığı şeye çok kızmıştım.
Estaba tan cabreado por lo que había hecho que... que no pude detenerlo.
Lucy bana yaptığı gibi ona da hastalık bulaştırmıştı.
Estaba infectado por Lucy, pasó por lo mismo que yo.
Yani Rey Torres'i öldürterek mührü aldığımı ve ona karşılık da Çinlilerle maden anlaşmasını yaptığımı mı ima ediyorsunuz?
Entonces, ¿ qué está sugiriendo, que mandé a matar a Rey Torres así podía conseguir el sello e intercambiarlo con los chinos por el acuerdo de los minerales?
Sonsuza kadar.... Operasyon Isırık İzi, zombi kıyameti içinde. Şaka yaptım.
Es broma.
Midye kaplı bu gemiye bir koruma büyüsü yaptım, Ki Hyde'ın gelip sana zarar vermesini engelleyecek... Hem de senin ayrılmanı da imkansız kılacak.
- Poner un hechizo de protección... que evitará que Hyde pueda subir a bordo a lastimarte... y también impide que te vayas.
Pazarlık yaptığımızı onaylamak için bana bir kısa mesaj çakarsın.
Oye, envíame un mensaje confirmando que he intentado regatear contigo.
- Sana sapıklık yaptığım için memnunum Anna.
- Niza para acechar Anna.
Bencil ve umursamaz davrandı. Yaptığı kaza yüzünden aileni dağıttı ve bu yüzden ona kızıyorsun.
Ella fue egoísta y descuidada y su accidente partió a tu familia por la mitad, y te resentiste por ello.
Ama başarısızlık onları yaptı Beni dedemden al
Sino mi fracaso los hizo llevarme lejos de mis abuelos..
başka bir plan yaptın, yada kızlar ve ben, biz Thomas'la birlikte senin genetik kusurunun bizim için tehdit olmadığı bir yere gideceğiz.
o preparas otro plan, o las niñas y yo, nos iremos con Thomas a algún lugar donde tu defecto genético no sea una amenaza para nosotros.
Her akşam, yaptığımız fedakârlıklara değdiğini düşünerek buradan çıkıyoruz. İçgüdülerimizin bizi yanlış yönlendirmediğini ve elimizden gelenin, yettiğini düşünerek.
Pero nos vamos cada noche con la esperanza de que los sacrificios de hoy han valido la pena, que nuestros instintos no nos han llevado por el mal camino y que nuestro mejor esfuerzo,
- Lex'e yaptığın gibi bana da nutuk atacağın kısma mı geldik?
¿ Aquí es donde me sermoneas, como lo hacías con Lex?
Annemin bulunduğu şu bataklık var ya, biraz araştırma yaptım.
Ese pantano donde encontraron a mi madre, he estado investigando.
Kızkardeşim gitti, ortadan kayboldu... "Hindenburg" da yaptığın birşey yüzünden.
Mi hermana se ha ido, ha desaparecido por algo que tú le hiciste al Hindenburg.
Max, Time Out röportajı ve "ortak" olayına kızdığını biliyorum ama bana bilerek sabotaj yaptığına inanamıyorum gerçekten.
Max, sé que estabas enfadada por lo de la entrevista en Time Out y lo de "socia", pero no puedo creer que me hayas saboteado adrede.
Kaçtığım onca zaman boyunca yaptığım şey geri gelmek, hayal kırıklığına uğrattığım insanlarla yüzleşmek ve hatalarımı telafi etmek için bir yol bulmaya çalışmak oldu.
Lo que hice las veces que huí... regresar, enfrentar a quienes defraudé e intentar corregir mis errores.
Earl, manikür yaptırdık!
Earl, ¡ nos hemos hecho la manicura!
Tek sıkıntım kolon kontrolü yaptırmamdı.
Pero solo porque me hice... un examen proctológico.
yaptı 88
yaptın 100
yaptım 350
yaptılar 29
yaptınız mı 19
yaptın mı 91
yaptım bile 41
yaptığını beğendin mi 27
yaptım mı 24
yaptığım bu 21
yaptın 100
yaptım 350
yaptılar 29
yaptınız mı 19
yaptın mı 91
yaptım bile 41
yaptığını beğendin mi 27
yaptım mı 24
yaptığım bu 21