Yapıyorlar translate Spanish
10,190 parallel translation
Polisler sıradan kontroller yapıyorlar... hasteneleri, otobüs duraklarını, tren istasyonlarını..
La policía está haciendo las comprobaciones de rutina... hospitales, estaciones de autobús y de tren.
Borç verip, millete baskı yapıyorlar.
Dan préstamos, y aprietan a la gente.
Bir nevi makine yapıyorlar ama ne için bilmiyorum.
Están construyendo una especie de máquina, No sé para qué sirve.
Ne yapıyorlar?
¿ Qué están tramando?
Onları seviyorum çünkü gerçek müzik yapıyorlar.
No sé qué hacer. Me siento mal porque me compró una casa pequeñita y yo...
Dişileri kontrolü ele alıp bütün gün mastürbasyon yapıyorlar ve şempanze ve insanların aksine savaşları yok.
Las hembras mandan, se masturban todo el tiempo... y no tienen guerras, no como los chimpancés y los humanos.
- Şimdi F-18'lere ikmal yapıyorlar.
Están preparando los F-18.
Dışarıya da transfer yapıyorlar sanırım.
Parece que también reclutarán a personas de fuera.
- Evet ama burada ne yapıyorlar?
Sí, ¿ pero qué demonios hacen aquí?
- Dur, dur... burada ne yapıyorlar?
Que? ¿ Qué están haciendo aquí?
Yoga mı yapıyorlar?
¿ Alguna clase de Yoga?
Avukatlar sen ve Bay Chubbs'dan daha fazla hata yapıyorlar, şunu bir okuyayım.
Bueno, los abogados cometen más errores que tú y el Sr. Gordiflón juntos. Tengo que leer esto.
İnsanlar kaybettiğimi görmek için tezahürat yapıyorlar.
La gente me anima para verme perder.
Virginia'yla birlikte Washington Üniversitesi'nde bir konuşma yapıyorlar.
Él y Virgina están en la Universidad de Washington dando un discurso.
Ne yapıyorlar, bir bakayım.
Ver como lo estan haciendo.
O bölümde, çıplak kotilyon dansı yapıyorlar.
Es un cotillón al desnudo.
Anne babalar çocukları için neler yapıyorlar?
Las cosas que un padre hace por su hijo.
Gerçekten yapıyorlar.
Ellos realmente irían fuera de él.
- Beyne modifiye edilmiş çocuk felci aşısı yapıyorlar.
Una vacuna contra la polio modificada en el cerebro.
Muhtemelen uyuşturucu teslimatı da yapıyorlar.
Así que es posible que también dejen drogas.
Hep bunu yapıyorlar.
Siempre están en la puta oscuridad.
- Ne yapıyorlar?
¿ Te dijeron para qué usarían la información?
Hayır, işlerini yapıyorlar.
No, hacen su trabajo.
Burada ne yapıyorlar?
¿ Qué están haciendo aquí?
Kono'nun sevdiği Avustralya fındıklı malasada tatlısı yapıyorlar.
Hacen esa malasada con nueces de macadamia que le encanta a Kono.
Onun için bir kutu almak istiyorum ama sorun şu ki yılda yalnızca bir kere yapıyorlar.
Quiero comprarle una caja. Pero la cuestión es que solo las hacen una vez al año.
Soru şu ki ne yapıyorlar?
La pregunta es... ¿ qué están haciendo?
Vücut kütlesi taraması yapıyorlar ama tabii kocaman bu.
Harán una lectura de masa corporal, pero es una chica grande.
Cadılara orada neler yapıyorlar biliyorsun değil mi?
¿ Sabes lo que le hacen a las brujas allí, no?
Ne? Şaka mı yapıyorlar?
¿ Qué?
Artı, insanlar evde yapmadıkları birçok şeyi otelde yapıyorlar.
Además, la gente hace muchas cosas en un hotel que no hacen en casa.
- Neden okul yapıyorlar?
¿ Por qué están construyendo una escuela?
Akçaağaçtan yapıyorlar.
Están hechos de madera de arce.
Bunu neden yapıyorlar?
¿ Por qué están haciendo esto?
Tek bir kelimeyle iki iş yapıyorlar.
Hacen que una simple palabra haga el trabajo de dos.
Parti yapıyorlar. Şaka yapıyorlar.
Se enfiestan.
Müthiş telefonlar yapıyorlar bir de.
También hacen un teléfono celular realmente impresionante.
Biliyorsun ki, Cafer. İzlendiğimizin farkında olalım diye bazen kasıtlı olarak böyle yapıyorlar.
Sabes, Jafar a veces lo hacen a propósito para que sepamos que nos están vigilando.
En iyi arkadaşlarını en kötü düşmanların yapıyorlar.
Convierten a tus mejores amigos en tus peores enemigos.
Yani tüm gün bebekle yolculuk yapıyorlar yani bebekleri var, anladın mı?
Es decir, viajan con un bebé. Es decir, tienen un bebé. ¿ Estamos?
Şöyle yapıyorlar, sonra içiyorlar. Sokak köşelerinde fırt çekiyorlar. Siktiğimin aletine bakıyorlar.
En un esquina fumando y mirando el puto chisme.
Buradan çıkmak için tünel yapıyorlar.
Lo van a usar para escapar por un túnel.
- Ne iş yapıyorlar biliyor musun?
- ¿ Sabes en qué están trabajando?
İnsanlar o ev hakkında yıllardır dedikodu yapıyorlar. Perili olduğunu kötü bir şey olduğunu falan söylüyorlar.
La gente ha estado murmurando sobre esa casa durante años, que está encantada, que algo realmente malo pasó.
Onlar kızla bi'kaç çekim yapıyorlar, ve onunla işleri bitiyor.
Filman a una chica un par de veces y terminan con ella.
Burada ne yapıyorlar?
¿ Qué hacen todos ellos aquí?
İnsan yapımı bomba atıyorlar.
¡ Están arrojando bombas hechas por hombres!
6000 mil uzakta bir yerde bir grup adam bir toplantı odasında karşılaşıyor fayda maliyet analizi yapıyor ve bu insanların, boruyollarını korurkenki sorumluluk pahasına değmedikleri sonucuna varıyorlar.
En algún lugar, a 6.000 millas de aquí, un grupo de mezquinos en una sala hicieron un análisis de costo-beneficio y decidieron que esta gente no valía el costo de mantener el oleoducto responsablemente.
Annem Ali'nin savunma ekibine özel danışmanlık yapıyor onlar da dava ile ilgili bütün bilgiyi paylaşmak durumunda kalıyorlar. Ali'yi hapishanede kimler ziyaret etmiş bilgisi dahil.
Mi madre está dando consejos estratégicos al equipo defensor de Ali y están compartiendo todo tipo de información con ella sobre el caso, lo que incluye quién ha estado visitando a Ali en la cárcel.
Ulusal korumalarla planlama yapıyorlar.
Están coordinando con la Guardia Nacional.
Kötü satıcılar ölçüsüz boş bir mal olsa da konyak ya da suyla karışım yapıyorlar.
En realidad, confirmé dónde obtuvo el material Takigawa.