Yapıyoruz translate Spanish
17,947 parallel translation
- Yapıyoruz bir şeyler işte.
- Estamos haciendo progresos.
Fiona, sana müda-halaj yapıyoruz.
Fiona, esto eso una interborción.
Ne yapıyoruz?
¿ Qué hacemos?
Neden onun için bunu yapıyoruz?
¿ Por qué lo ayudamos?
Biz ayrıca DNA testi yapıyoruz böylece herşey laboratuvara gittiğinde hangi şeylerin size ait olduğunu ve hangi şeylerin size ait olmadığını anlayabilirler.
También haremos un análisis de ADN así cuando todo se envíe al laboratorio, podrán descubrir qué cosas te pertenecen y cuáles no.
Nerede yanlış yapıyoruz?
¿ Qué estamos haciendo mal?
Evet, ne yapıyoruz?
- ¿ Qué le vamos a hacer?
Yasadışı yollardan yapıyoruz bunu.
Lo que estamos haciendo es ilegal.
Bir şeyler yapıyoruz demi!
¡ Hagamos algo!
Ne yapıyoruz şimdi?
¿ Ahora qué hacemos?
Devrimimize bir lider lazım ama biz ne yapıyoruz?
Nuestra revolución necesita un líder. Y, en lugar de eso, ¿ qué hacemos?
Hanımefendi, burada elimizden geleni yapıyoruz.
Señora, hacemos lo que podemos.
Bu yaz kutlama yapıyoruz o zaman.
Entonces, este verano festejaremos.
- Anderson Spor Yönetimi için futbolculara menajerlik yapıyoruz.
- Bueno... Representamos futbolistas para Anderson Sports.
- Onu bulmak için ne yapıyoruz?
¿ Qué están haciendo para encontrarlo?
Bunu birlikte yapıyoruz.
Lo... hemos hecho juntos.
- Ama yılda sadece iki şişe yapıyoruz.
Pero solo hacemos dos remesas al año, así que...
Ne demek istiyorsun, biz aptalca bir şey mi yapıyoruz?
¿ Como que "nosotros" hacemos tonterias?
- Biz sadece işimizi yapıyoruz.
Sólo hacemos nuestro trabajo.
- Elimizden geleni yapıyoruz.
Hacemos lo que podemos.
Ne yapıyoruz?
¿ Qué vamos a hacer?
Yarın yapıyoruz.
Lo haremos mañana.
Yedek gemiyle kaçabilirdik. Fakat Dalgagüdücü'ye aldığımız insanları kurtarmak için bunları yapıyoruz.
Mira, podríamos haber escapado en la nave de salto, pero hacemos esto para salvar a todos los que subimos a bordo de la Waverider.
İkimiz de dünyayı kurtarmak için elimizden geleni yapıyoruz.
Ambos estamos haciendo lo que debemos para salvar al mundo.
Bunu Paola için yapıyoruz!
Lo estamos haciendo para Paola!
- Sadece işimizi yapıyoruz, bela aramıyoruz.
- Oye, tío, solo estamos haciendo el trabajo. No queremos ningún problema.
Port-au-Prince'te hayır işleri yapıyoruz.
Hacemos trabajo de caridad en Puerto Príncipe.
Hepimiz yapıyoruz.
Todas lo hacemos.
Sakinleş, ikimiz birlikte iş yapıyoruz.
Hice negocios contigo.
- Beni koruyucun mu sanıyorsun iş yapıyoruz.
Esto es un maldito negocio.
Perşembe günü hafta sonu canlı olarak seçmelere seçme yapıyoruz.
Tenemos una audición el jueves para Weekend Live.
Aslında, verilerin grafik romanı için bir gösteri yapıyoruz.
Haremos uno por la novela gráfica de Data.
Tüm bunlar sizin için yetersiz görünebilir. Ama elimizden geleni yapıyoruz.
Todo esto debe ser muy insatisfactorio para ustedes, pero hacemos lo que podemos.
Kutlama yapıyoruz öyle değil mi?
Estamos celebrando, ¿ verdad?
Biraz değişim yapıyoruz.
Estoy en una transición.
Beraber bahçe işi yapıyoruz.
Hacemos jardinería juntas.
Valla şuan da öyle yapıyoruz zaten.
De cualquier forma es lo que estábamos haciendo.
Çatıda gürültü falan yok. Çok mu ses yapıyoruz?
No estamos golpeando en el techo. ¿ Estamos haciendo demasiado ruido?
Sizin ve bu şehir için ne gerekiyorsa onu yapıyoruz.
Estamos haciendo lo que es necesario, para esta ciudad y para ti. Me encanta esto.
Tabii yapıyoruz ama biz Central Park hayvanat bahçesini havaya uçuracak teröristi durdurmak için yapıyoruz.
Claro que lo hacemos, pero cuando lo hacemos es para detener que un terrorista vuele el zoológico de Central Park.
İş yapıyoruz sadece.
Son solo negocios.
Pekâlâ, dostum, zamanında buradayız. Maymun gibi takımları da çektik. Ne yapıyoruz?
Está bien, negro, estamos aquí, puntuales, con estos putos trajes de mono. ¿ Qué pasa?
- Bunu neden yapıyoruz baba?
- ¿ Por qué hacemos esto, padre?
- Burada ne yapıyoruz?
¿ Qué estamos haciendo aquí? Sí.
İmkansızı yapıyoruz.
Haciendo lo imposible.
Elimizden gelen her şeyi yapıyoruz.
Estamos haciendo todo lo posible.
Olaysız bir şekilde protesto yapma hakkı, ülkemizde temel bir haktır ve bunu yapanı bulmak için FBI'la iş birliği yapıyoruz.
El derecho a manifestar pacíficamente es fundamental para nuestro país, y estamos cooperando completamente con el FBI para encontrar al que haya hecho esto.
Kurumumuz adına yerel yetkililere para ve teknoloji yardımı yapıyoruz.
A través de nuestra fundación, hemos estado dando dinero y tecnología a las autoridades locales.
Şimdi... Lütfen boruyu bırakır mısın? Yoksa hala anlaşma mı yapıyoruz?
Ahora, ¿ puedes soltar ese tubo, por favor o seguimos negociando?
Sen beyin işi yapıyorsun, bense meme işi. İnsanların iyi hissetmesini sağlıyoruz. Sadece seninki yıllar sürüyor, benimkiyse birkaç saat.
Hacemos que la gente se sienta mejor sólo que a ti te lleva años y a mí, unas horas.
Burada ne yapıyoruz?
¿ Qué hacemos aquí?