English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ Y ] / Yaylan

Yaylan translate Spanish

705 parallel translation
Kanoları geri göndereli üç hafta oldu ve bu gece Maple White'ın kaderine terk edildiği muhteşem yaylanın eteğinde kamp kuruyoruz.
Hace tres semanas justas desde que enviamos las canoas de vuelta y esta noche hemos acampando en la base de la gran meseta en la que Maple White quedó abandonado.
Challenger bizi bu noktaya kadar rehberledi ve bize yaylanın gerçek olduğunu ispat etti. Ancak, yukarıda canavarların dolaştığına inanmamızı gerektirecek hiç bir gerekçemiz de yok.
Chalenger nos ha guiado a este lugar, y demostrado que la Meseta es real - pero no tenemos ninguna razón para creer que existan monstruos vagando por aquí.
Bu yaylanın her bir santimi keşfedilene kadar dinlenemeyiz!
" ¡ No descansaremos hasta que cada palmo de esta meseta sea explorada!
Defol git buradan, seni küçük ahmak! Yaylan!
¡ Aléjate de aquí, pequeño chucho!
Yaylan, kedicik.
Cuidado, minina.
- Git buradan. Kaybol. Yaylan.
- Vete de aquí. ¡ Largo, largo!
Tüm gece burada çene mi çalacaksın? Yaylan!
¿ Te quedaras aqui hablando toda la noche?
Hadi yaylanın artık.
Vamos, lárguense.
Hadi, yaylan.
Vamos, lárgate.
Beni sinirlendirmeden yaylanın burdan!
¡ Váyanse de aquí antes de que empiece a disparar!
- Yaylan haydi.
- Venga, vete de aquí.
Pekala, yaylan, yaylanınız, yaylansınlar.
- Bien, a mudar, mudándose, mudado.
Tamam, yaylanıyorum.
Muy bien, me mudaré.
Seni Mussolini, yaylan!
¡ Mussolini, largo!
Sizin tabirinizle : "Yaylanın."
Como decís vosotros : "Daos el piro".
Yaylanın bakalım.
Nos vamos.
- Yaylanın, ikiniz de.
- Fuera. Los dos.
- Dediğimi duydunuz. Yaylanın.
- Ya me han oído.
Treniniz bir dakika sonra gelecek. Yaylanın.
Su tren sale dentro de un minuto, andén 2.
- Yaylanın.
- Fuera.
"Yaylanın" dedim.
"Largo de aquí", dije.
Hadi, ikiniz de... Yaylanın.
- Vamos, ustedes dos.
Haydi. Yaylan.
Vamos, márchese.
Yaylan!
¡ Lárgate!
- Tamam, yaylan hadi!
- Muy bien, lárgate.
- Yaylan!
- ¡ Rápido!
- Şimdi yaylan.
- Venga, márchate.
Şimdi Hanımefendi'ye çantasını geri ver ve yaylan bakalım.
Devuélvale el bolso a la señorita y lárguese.
Yaylan bakalım, kütük!
¡ Larguese, primo!
Yaylan.
Gracias.
- Yaylanın, sarhoş serseriler!
- ¡ Largo, borrachos!
- Yaylan.
- Márchate.
Yaylanın Portekizce nasıl söyleniyor?
¿ Cómo se dice largo en portugués?
Toparlan ve yaylan dedim.
He dicho que recojáis y os larguéis.
Bana bak, bana bir iyilik yap olur mu? Yaylan buradan!
Oye, hazme un favor, ¿ quieres?
Yaylan!
Como te coja.
Kızlar, yaylanın.
Déjanos solos.
Şimdi yaylanın, bakalım.
Ahora largo de aquí.
Şimdi yaylan ve koca ağzını kapat.
Ahora lárgate y ten callada esa boca.
Zirveye hiç ulaşamama rağmen, yaylanın başlangıcından... bu yaratıkları kendi gözlerimle gördüm.
Aunque nunca he llegado a la cima, desde el pie de la mesa... he visto a esas criaturas con mis propios ojos.
O kadar çok olmadığını bilin, o yaylanın tabanındaydım.
No hace mucho tiempo, estuve al pie de esa mesa.
- Bu sizin yaylanız, Profesör.
- Es su mesa, profesor.
Burada büyüklüğünü bilemediğimiz bir yaylanın üstündeyiz... ve tek uçuş aracımız parmparça ve erişilemez durumdayız.
Estamos en la cima de una mesa imposible de escalar... y nuestro único medio de transporte quedó hecho añicos.
Bu yaylanın tehlikeleri içinde yaşamak, aslanlarla dolu bir kafeste çadır kurmak gibi.
Vivir rodeado de estos peligros sería como acampar en una jaula de leones.
" Yaylanın temelindeyiz.
Estamos al pie de la mesa.
" 11 Aralık, yaylanın zirvesine ulaşıldı.
" 1 1 de diciembre. Llegamos a la cima.
Bu yaylanın El Dorado olduğunu mu iddia ediyorsun?
¿ Afirma que este sitio es El Dorado?
Burton, sende bu yaylanın giriş çıkışlarını gösteren haritan vardı. Bize yardım edebilir misin?
Burton, tú tenías un mapa de los caminos de este sitio. ¿ Nos puedes ayudar?
Yaylan!
¡ Fuera!
Usulce yaylan.
- Todo está bien.
Yaylan.
- ¡ Molly!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]