Yaşıyorsunuz translate Spanish
1,653 parallel translation
Yani hep beraber burada mı yaşıyorsunuz?
Así que viven todos juntos?
Peki ne zamandan beri bu, birbirine bağlı üçlü şeklinde yaşıyorsunuz?
Y cuánto tiempo llevan con este trío comprometido?
Yani, siz ikiniz birlikte yaşıyorsunuz ama ben nakliyecilerin sadece bir yatak taşıdığını gördüm.
Entonces, ustedes viven juntos pero vi que los de la mudanza trajeron solo una cama.
Dur bir saniye. Siz birlikte mi yaşıyorsunuz? Evet.
- Esperen un segundo... ¿ ustedes viven juntos?
Size soruyorum, ne için yaşıyorsunuz?
Por eso les pregunto : ¿ para qué viven?
Herhalde bir orta yaş bunalımı yaşıyorsunuz.
Estás en plena crisis de edad.
Madem iyisiniz neden burada yaşıyorsunuz?
¿ Por qué vivir en un sitio de mierda como éste si son tan magníficos?
- İstediğini söyle siz de bizim gibi, yasaların diğer tarafında yaşıyorsunuz.
- Pueden hablar. Viven en el lado incorrecto de la ley, igual que nosotros.
Burada yalnız mı yaşıyorsunuz?
¿ Usted vive acá, sola?
Ne o, bu odada mı yaşıyorsunuz siz?
¿ Qué, ustedes viven en sitio?
Aynı evde yaşıyorsunuz ama uzay-zaman sürekliliğinde yıllarca uzaksınız.
Viven en la misma casa, viejo, pero están separados por un par de años en el continuum espacio / tiempo.
"Bence aşk hayatınızda sorun yaşıyorsunuz" dedim.
"no te miro, no te veo" ya sabes y dije : "Creo que tienes problemas con el amor"
Siz bir delikte yaşıyorsunuz.
Ustedes viven en un agujero.
Burada mı yaşıyorsunuz?
¿ Vive usted aquí?
Ne zamandır burada yaşıyorsunuz Bay Morgan?
¿ Desde cuándo vive aquí, Sr. Morgan?
Yani, Ted ve sen burada yaşıyorsunuz
Entonces, ¿ aquí sólo vivís tú y Ted..
Bayan Stevenson, bu küçük çocukla bir ilişki mi yaşıyorsunuz?
Srta. Stevenson, está teniendo relaciones con este estudiante?
Neden bu aptal hayatı yaşıyorsunuz?
¿ Por qué viven de una forma tan tonta?
Ne tip sorunlar yaşıyorsunuz?
¿ Qué clase de problemas tienen?
Bu şeyin içinde nasıl yaşıyorsunuz ki?
¿ Cómo viven dentro de esta cosa? Es diminuta.
sizler, burada topraklarınızın dışında yaşıyorsunuz, huh?
Parece que ustedes viven de la tierra por aquí, eh?
Açıkça dil tıkanıklığı yaşıyorsunuz.
Es obvio que la barrera del idioma está afectando.
Savaşçı bir dünyada yaşıyorsunuz.
Parece que viven en el mundo de las artes marciales.
Sürekli kasırga yaşıyorsunuz- -
- Se que tiene huracanes - Ey Pete
- Ne yatakta problemler mi yaşıyorsunuz
- ¿ Qué... problemas en el dormitorio?
- Birlikte mi yaşıyorsunuz?
- ¿ Viven juntas? - Sí.
Sen... Burada mı yaşıyorsunuz?
¿ Usted- - - ¿ Viven aquí?
Ne kadar zamandır burada yaşıyorsunuz?
¿ Cuanto tiempo has vivido aquí?
Affedersiniz... Burada mı yaşıyorsunuz?
Perdón, uh, ¿ vives aquí?
Özel bir insan olduğunu biliyorum, ama annemle cinsel sorunlar mı yaşıyorsunuz?
Se que eres una persona reservada... ¿ pero están tú y madre en un problema sexual?
Nerede yaşıyorsunuz?
¿ Entonces dónde vives?
Kendi zamanınızın ilerisinde yaşıyorsunuz, Bay Mortemain.
Se está adelantando a Ud. mismo, Sr. Mortemain.
Nasıl yaşıyorsunuz?
¿ Cómo vives?
Yaşıyorsunuz, ama nasıl?
Estás vivo, pero ¿ cómo?
İkiniz de kurallar ve yasalarınızla yaşıyorsunuz
Ambos con sus reglas y leyes.
Burada mı yaşıyorsunuz?
¿ Vives aquí?
Böyle bir yerde kalarak, Beyler, siz cidden Miami ruhuna aykırı yaşıyorsunuz.
Chicos, en verdad se están perdiendo lo bueno de Miami hospedándose en un lugar como éste.
- Arkada yaşıyorsunuz.
- Vive en el fondo.
- Yalnız mı yaşıyorsunuz?
- ¿ Vive solo?
Yine burada mı yaşıyorsunuz?
Pero... usted está viviendo aquí de nuevo.
- Üçünüz burada mı yaşıyorsunuz?
- ¿ Los tres viven aquí? - Sí.
Aynı evde yaşıyorsunuz ama oğlunuzun arkadaşlarının adını bilmiyor musunuz?
Viven bajo el mismo techo, pero ¿ no puede nombrar a ninguno de sus amigos?
Demek burada yaşıyorsunuz?
¿ Así que es aquí donde están viviendo?
Siz ikiniz her zaman beraber mi yaşıyorsunuz?
¿ Siempre han vivido juntos?
70 yaşında çocuklarınızın evinde kalıyorsunuz diye utanmamalısınız.
No debería avergonzarte depender de tus hijos a los 70.
Bir süreden beri, bilirsiniz, ve bunları deneyimlerime dayanarak söylüyorum, tamamlayabileceğinizi düşündüğünüz şeyleri tamamlamıyorsunuz, çünkü bir illüzyonun içinde yaşıyordunuz. Anladınız?
En el pasado, y hablo por experiencia propia, no lograste lo que creíste que lograrías porque te engañabas.
Sen ve Lolipop Birliği beş yaşındaki çocuklar gibi yumruk atıyorsunuz.
Tú y la Asociación de Chupetines pegan como niños de cinco años.
Adamınız öldüğünde 80 yaşındaysa yaşını 100'den çıkarıyorsunuz 20 puanınız oluyor.
Si su hombre tiene 80 años cuando el muere, deben restar su edad, 80, de 100 para obtener 20.
Acayip saçlı çocuk, kadınlar tarafından beğeniliyor ama 18 ile 49 yaş arası erkekleri ıskalıyorsunuz.
Y el chico con el pelo divertido, les gusta a las mujeres, pero lo que falta es hombres entre 18 y 49.
Nerede yaşıyorsunuz? Ben...
¿ Dónde vive?
Burada mı yaşıyorsunuz?
¿ Así que vives aquí?