Yüzünü translate Spanish
11,537 parallel translation
Gerçek yüzünü açığa çıkarıyor.
Se está mostrando como es.
Gece eve geldiğinde ve yavrusunun yüzünü gördüğünde bütün o yorgunluğuna değiyormuş.
Cuando venía a casa de noche y veía la carita de su Cubbie, hacía que todo mereciera la pena.
İçeriyi adım attığın andan beri ne mal olduğunu biliyorum bu yüzden, Jessica tuvalette yanına geldiğinde sadece yüzünü yıkamadığını da biliyorum.
Te leí a los cuatro segundos de haber pasado por mi puerta, es por eso que sé que no solo te estabas lavando la cara cuando Jessica entró.
Yüzünü yıkıyordun çünkü o sırada kusuyordun.
Te estabas lavando la cara porque vomitaste.
Gerçekten kızın yüzünü görmedim.
No vi realmente su cara.
Şu an bir minibüsün tepesinde otoyolda fırtına kovalayan biri gibi. Yüzünü ön cama dayamış birine benzeyen, kocaman bir gülümseme var yüzünde. Herşeyin cehennem gibi olduğunu söylüyor.
Es como un cazador de tormentas en una furgoneta corriendo por la autopista, con la cara pegada al parabrisas, sonriendo salvajemente, esperando que todo se vaya al infierno, queriendo estar allí cuando ocurra.
Yüzünü sil..
Límpiate la cara.
Yüzünü 30 saniye kadar gördüm, sonra da beni vurdu.
Vi su cara durante 30 segundos. Y entonces él me disparó.
"Bir bebeğin... yüzünü... yedi." Devam edin.
y comió... de un bebé... la cara.
Kocaman bir şapkanın yüzünü gizlediği dilenci kılığındaki Robin Hood müsabaka için yerini almış.
Disfrazado de mendigo, con un gran sombrero sobre su rostro, Robin Hood se subió al escenario.
Yüzünü gördün mü?
¿ Le has visto la cara?
Yüzünü gördün mü?
¿ Habéis visto su cara?
- Bana şimdi diğer yüzünü göstermiş oldun.
- Me has mostrado que hay otro lado de ti.
Bu sabah yüzünü gördüm.
¡ Vi tu cara esta mañana!
En azından yüzünü genç bir kadının vücuduna kopyaladılar, Anne.
Por lo menos han puesto tu cara en el cuerpo de una mujer más joven, madre.
Gözümü her kapattığımda onun yüzünü görüyorum.
Cada vez que cierro los ojos, veo su cara.
Bana sahte yüzünü takınan bir adamın yüzü gibi geldi. Yüzleri.
Porque a mí me parece que esas máscaras faciales fueron alguna vez las caras faciales de alguien.
Yüzünü görünce, seninle konuşmak istiyorum.
Cuando te vi, mi corazón sintió que quería hablarte.
Yüzünü göremedim, çünkü saklıydı.
No lo sé King, su cara estaba oculta.
- İşte bu yüzünü güldürdü.
Eso puso una sonrisa en su rostro.
Onun yüzünü iyi görebildiğini biliyorum.
Sé que lo viste bien.
- Hadi oradan, sen kendini yüzünü göstersene!
- Sí, bueno, ¿ por qué no muestras tu cara?
Bir kere yüzünü görmüştüm.
Una vez, le vi la cara.
Yüzünü görmeliydin!
Deberias haber visto tu cara!
Yüzünü gördüğüm ilk anı hiç söylemiş miydim?
¿ Te he dicho alguna vez cuándo fue la primera vez que vi tu cara?
Yüzünü bütün Vega'ya asarız ve onu getirene ödül teklif ederiz.
Sí, esparcir su cara por toda Vega y ofrecer una recompensa a quien nos la traiga.
Parthaney'leri öldüren kişilerin yüzünü görmek istediğinizi söylemiştiniz.
¿ Recordáis que me pedisteis saber quién mató a los Parthenay?
Bırakalım denizaltı o pis yüzünü göstersin.
Haremos que ese submarino muestre su fea cara.
Yüzünü bir yerde gördüğümü biliyordum.
Sabía que había visto su cara.
Kendisi açıklayamasa da gücünün sırrını bu dövüş meselenin iç yüzünü anlamama yardım edebilir.
Él ni siquiera puede explicar el secreto de su poder puro. Tal vez pueda iluminarlo.
Sürücünün yüzünü hala seçemiyorum ama aracın boyunu baz alıp inceleyince 170-175 santim boyunda ve 80 kilo olduğunu söyleyebilirim.
No he conseguido una toma clara de la cara del conductor... pero basándome en la altura del vehículo, he determinado... que mide entre metro 75 o metro 80 y pesa unos 80 kilos.
- Kendi başınasın. Rasheed'in rehin aldığı denizciyi nerede tuttuğunu söylemek için 10 saniyen var. Yoksa vatansever yüzünü kırmızı, beyaz ve maviye çevireceğim.
Tiene 10 segundos para decirnos dónde tiene Rasheed al rehén... o voy a colorear su patriótica cara de rojo, blanco y azul.
- Rüyada yüzünü gördün mü?
¿ Viste su cara en el sueño?
Yüzünü bile görmüş olabilir.
No solo el nombre, sino la cara.
Yalan kanıt oluşturacaklar Amerika, düşmanın yüzünü görsün diye kameralar karşısına çıkaracaklar ve onu savunma yapma şansı olmayan bir yere atacaklar.
Amañarán las pruebas contra ella, la harán desfilar frente a las cámaras para que América pueda ver la cara del enemigo y entonces la pondrán en algún lugar donde no tenga oportunidad de montar una defensa.
Bir de köpeğimin çocuğun tekinin yüzünü ısırdı, bir de o olay vardı sıkıysa kafayı bulma.
Además, tenía un perro y mordió a un niño en la cara y eso fue algo totalmente, así que no es como No iba a llegar alto.
Rahibin yüzünü görmen gerekir.
Vivo. Deberías haber visto la cara del cura.
Yüce tanrı Pan'in yüzünü gördüm.
He visto el rostro del gran dios Pan.
Yüzünü... çeviremez misin...
¿ Puedes...? ¿ Puedes no...?
Yüzünü yana çevirir misin?
¿ Puedes apartar la vista?
- Yüzünü yana çevirir misin?
- ¿ Puedes apartar la vista?
Ailede bir hain olduğu düşüncesine alışana kadar yüzünü bile görmek istemediğimi Cora'ya söylersin!
¡ Dile a Cora que no deseo verle la cara hasta que me acostumbre a tener una traidora en la familia!
- Yüzünü görmeliydin.
- Deberías haber visto su cara.
Kimseye veda etmedim. Mary'nin yüzünü görmeye dayanamıyorum.
No me despedí de nadie y no puedo mirar a Mary.
Alnı üzerindeki parmak izlerinden anladığımız kadarıyla yüzünü alevlerden koruyormuş. Yani elleri asıl acıya dayanmış.
Sabemos por las líneas de los dedos en su frente que se estaba cubriendo la cara durante el incendio, así es que sus manos son las que más se vieron afectadas.
Sarah'ın yüzünü gördün mü?
Hey, ¿ viste la cara de Sara?
Bir daha yüzünü görmek istemiyor.
Ella no quiere volver a verte otra vez.
- Gerçek yüzünü görüyorum da ondan.
Porque vi quién era realmente.
Git biraz yüzünü yıka.
Ve a ponerte algo de agua fría en la cara.
Bu arada. Annenin yüzünü hiç görmüş müydün?
Oye, ¿ has visto la cara de tu madre biológica?
Cadı festivaline gidip Şeytan'ın kıçını öptü ve bir bebeğin yüzünü yedi.
Espié a Elizabeth Gadge saliendo volando por la ventana en una pala, con la cual viajó al Sabbat besó el culo del diablo y devoró la cara de un bebé.