English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ Z ] / Zehirle

Zehirle translate Spanish

235 parallel translation
Zehirle, boğ...
Envenénalo.
Her tür derişik zehirle dolu bir raf.
Un estante lleno de todo tipo de veneno concentrado.
Neden Isobel'e şu zehirle ilgili soruları soruyordun?
¿ Por qué le preguntaste a Isobel Io del veneno?
Yollarına göre : zehirle, ateşli silahlarla, boğularak, atlayarak.
Formas de suicidio : por veneno, arma de fuego, ahogo, salto.
Doktor, bu miktarda zehirle ne kadar yaşayabilir?
Doctor, ¿ cuánto podía vivir el perro con tanto veneno en el cuerpo?
Bir kurban seç, zehirle ve onu bir otele gönder.
Elige un vagabundo en la calle, envenénalo y mándalo a un hotel.
Zehirle öldürülmüştü, değil mi?
- Lo sacrificaron con veneno, ¿ no?
Bu zehirle dolusun.
Estás lleno de su veneno.
Onu nefret ve zehirle doldurmayı bırak.
Deje de llenarlo de veneno y odio.
Kutsal yağ yerine zehirle yağlansam da, daha kimse "Tanrı Kraliçeyi korusun!" diyemeden ölsem.
Que me unjan con un veneno mortal... y expire antes que se pueda decir : Dios salve a la reina.
Yetersiz zehirle.
Veneno insuficiente.
Beni kavgalar, ayrılıklar, tabancalar, Sandomir ve zehirle bitecek her türlü korkunç maceraya atmaktan hiç çekinmiyorsun!
¡ Te parece fácil exponerme a aventuras que acabarían con riñas y separaciones armas de fuego y venenos!
Zehirle dolu pek çok kadeh var!
Y algunas copas están llenas de veneno...
Bu söz senin için zehirle eşanlamlı.
Pensé que esa palabra era veneno para ti.
- Zehirle doluyum, ısırırsam ölürsün.
Tengo tanto veneno en el cuerpo, que si te muerdo te mato.
- İşte al, zehirle kendini.
Fumad hasta morir.
Hemen normal boyutumuza dönmeliyiz ama şu anda koruyucu hücreleri damarlarındaki zehirle mücadele ediyor.
Nos urge devolverla a su tamaño normal. Ya que ahora sus células protectoras son muy pequeñas... para resistir a las moléculas de veneno de su flujo sanguíneo.
Bazıları karnında bulundu bir çeşit zehirle birlikte.
Se encontró un poco en su estómago... junto con el veneno.
Zehirle mi? Tuzakla mı?
con trampas?
Yuttuğu az miktar zehirle... sadece hastalanmasına rağmen... bu olay, uzun zamandır unutulmuş olan birinin... devreye girmesine yol açtı.
Pero no consiguió más que caer gravemente enferma... por haberlo ingerido en pequeñas cantidades. Aquello sin embargo causó la intervención de una persona... que debió intervenir mucho antes.
Ve zehirle dönüyor. Saruman'ın zehri Theoden. Yüreğini soğutuyor seni yaşlandırıyor.
Y él regresa con veneno el veneno de Saruman a sus oídos, Rey Theoden helándole el corazón, haciéndole viejo.
Bu kadar zehirle panzehir üzerinde çalışmaya başlayabilirim.
Ahora podré buscar un antídoto.
Zehirle savaşmak için zehir kullanmak, ha?
¿ Usa veneno para combatir veneno, eh?
Hem de bu sefer zehirle?
¿ Pero, esta vez con veneno?
Göz kapaklarını yiyip içini zehirle doldurdular.
Entraron en manadas y.. lo llenaron de veneno..
Zehirle.
Veneno.
Zehirle ilgili birşey söylememiştim.
Yo no mencioné ningún veneno.
Bu lanet kahveyi zehirle doldurdum!
¡ Le he llenado el café de lejía!
Senin sattığın zehirle aşırı dozdan öldü.
Sobredosis de veneno hecho a pedido. ¡ La cosa que tú vendes!
Bebeği zehirle bırakamam, ve köpeği de bebekle birlikte bırakamam.
No puedo dejar a la bebé sola con el veneno. Y no puedo dejar al perro solo con la bebé.
İnsanları şişedeki beyaz zehirle öldürüyorsun.
Matas a tu propia gente con ese veneno blanco.
Bundan şüpheliyim. Böyle öldürücü bir zehirle hiç karşılaşmamıştım. Elimizden gelen her şeyi yapıyoruz, Bay Wayne.
Lu dudo, este es el veneno más extraño con el que me he cruzado.
Hangi zehirle karşı karşıya olduğumuzu öğrendikten sonra araştırdım ve bir panzehiri olduğunu öğrendim.
Cuando supe de qué veneno se trataba, revisé... y sí existe un antídoto del veneno.
Bir tür zehirle.
Con algún veneno.
Unutma, zehirle temas çok tehlikeli.
El probar venenos es una responsabilidad importante. No olvides eso.
"Zehiri zehirle öldür" dedi.
"Destruye el veneno con veneno."
Usta ciğerlerini etkileyen bir zehirle etkilenmiş.
El Maestro fue envenenado con una droga que afectó sus pulmones.
Sıcak kan zehirle savaşmak zorundaydı.
La sangre caliente combate el veneno.
Al şunu. Zehirle kendini.
Cógelo, envenénate.
Bağırsaklarını zehirle, yoksa ölmez.
Si no, de nada te servirá.
İnsanları zombiye dönüştüren zehirle ilgileniyorum.
Estoy muy muy interesado en el veneno que hace que las personas se vuelvan zombis.
O halde önleyici bir saldırı yapmalıyız Kardasyalılara, bizi zehirle öldürürken oturup beklemeyeceğimizi gösteririz.
Habrá que hacer un ataque preventivo para demostrarles que no esperaremos mientras nos matan con toxinas.
Askeriyenin zehirle ilgili bulguları örtbas ettiğini.
Las autoridades militares encubrieron los resultados del análisis toxicológico.
Zehirle ilgili raporlar gelene kadar bir şey diyemem.
No mucho hasta que llegó el informe de toxicología.
Zehirle yapmayın.
No la envenenéis.
Uyku ilacı zehirle değiştirilmişken mi? Pişmanlık dolu bir mektup da yokken mi?
El somnífero cambiado por veneno y sin carta de suicidio.
Colin "zehirle" dedi.
Y él dijo que con veneno.
Onları zehirle gördüm.
- Verá, yo los vi... con el veneno. - ¿ A quién vio, señorita Lane?
Onları zehirle gördüm.
Verá, yo los vi... con el veneno.
İster zehirle onları. İster boğ.
Envenénelos.
Bu işi zehirle yapmayın.
No uséis veneno, estranguladla en su cama.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]