Çocuğun translate Spanish
19,849 parallel translation
Lachlan'e gördüklerimi anlattım. O da hemen gidip çocuğun teknesindeki deliği kapattı.
Le conté a Lachlan lo que había visto, y fue directo y desfondó un agujero en el barco del muchacho.
Lovat Klanı'nın kaderini bu çocuğun belirlemesine izin mi vereceksin?
¿ Dejarás decidir la suerte del clan Lovat a este muchacho?
Hey, şuradaki adam Stroke isimli bir çocuğun siyah sedanla sokaklarda turladığını söyledi.
Oye, este tipo de aquí mencionó a alguien llamado "Golpe" que traía un Sedán oscuro con rines nuevos.
Bu çocuğun burada ne işi var?
¿ Cómo... ha llegado eso aquí?
Sırra kadem bastığında karın ve 2 çocuğun bir daha hiç görünmediler. - Hadi.
Entonces, una vez te diste a la fuga, nunca se volvió a ver a tu esposa y a tus dos hijos.
Çocuğun kıçını üç boyutlu olarak... ekranda görene kadar.
Bueno, hasta que ese chico mostró su trasero en 3D.
Çocuğun sekreteri ile mi kavga ediyorsun?
¿ Es la secretaria de ese chico?
Bu zavallı çocuğun uyku apnesi varmış.
Ese pobre chico la usa para su apnea.
Bir dakika, senin çocuğun yok ki.
Un momento, tú no tienes hijos.
Çocuğun kaç yaşında?
¿ Cuántos años tiene tu hijo?
Vay, aile Brandon ile. Ve bir çocuğun annesi olacaksın.
Una familia, con Brandon, y serás la madre de un niño.
Neden hiç çocuğun olmadı?
¿ Por qué nunca tuviste hijos?
Fakat senin gibi, Russ da bir kanadalı çocuğun moda duygusu ile cinsel tecrübesizliğiyle iyi niyetine sahip.
Pero al igual que tú, Russ es un raro inexperto sexual bienintencionado con el sentido de la moda de un niño canadiense.
Birçok çocuğun eğitim alıp, doktor veya avukat olduğu bir Yahudi mahallesinde büyüdü.
En su barrio judío, la mayoría de los niños han estudiado. Muchos se convirtieron en médicos o abogados.
Hiç çocuğun var mı?
¿ Tiene algún hijo?
Merdiven olayından sonra okula döndüğü ilk haftada kafeteryada çocuğun birine kola kutusu fırlattı.
Su primera semana tras volver de la suspensión por lo de las escaleras, lanzó una lata de Coca Cola llena a un chico en la cafetería.
Çocuğun var mı?
¿ Tienes hijos?
Karın ve çocuğun için endişelenmene gerek yok.
No debe preocuparse por su mujer y su hija.
Ama ayrıldıktan sonra ofise gitmek, duvara zincirlenmiş hoş çocuğun olmadığı'Testere'filmi gibiydi.
Pero cuando terminamos, ir a la oficina era como Saw... pero sin el chico encadenado a la pared.
Çocuğun ortağıyla konuşamıyoruz çünkü strese bağlı IOD kapsamındaymış.
No puedo hablar con el compañero del chaval, porque está de baja por estrés.
Ebeveynlerinden ve yoksul mirasından koparılan bir çocuğun yükseldiğinin ve sessizce dünyanın en kudretli adamını
Quiero que la historia diga, con absoluta claridad, que un niño arrancado de sus padres,
O çocuğun tahta çıkma şansını yok edecek fısıltılar.
Murmuraciones que destruirían su posibilidad de ascender al trono.
Çocuğun bir babası vardı ve...
Él tenía un padre y nosotros...
4 gün önce, Sen ve ben o o çocuğun cesedinin yanında dikiliyorduk.
Hace cuatro días tú y yo estuvimos parados junto al cuerpo de un niño muerto.
Ona hep derdim ki "Bir çocuğu West End'den çıkarabilirsin ama West End'i çocuğun içinden çıkaramazsın."
Siempre le decía : "Pueden sacar al muchacho del West End... HERMANO Y CUÑADA DE LEONARD pero no puedes sacar al West End del muchacho".
Bir çocuğun vardı değil mi?
Tenías una hija. ¿ Cierto?
- Kaç çocuğun oldu?
- ¿ Cuántos niños, ahora?
Laura Jeff Little adında bir çocuğun fotoğraflarını yolladı ve başka çiftliklerde de gönüllü olduğunu söyledi.
Laura envió algunas fotos de un tipo llamado Jeff poco, dijo que fue voluntario en diferentes granjas, también.
Çocuğun Sarah'dan çok Laura ile vakit geçirdiğini ve Sarah'nın yalnız gözüktüğünü söyledi, ayrıca Sarah'nın Tayca konuşmaya çalışması da Benz'in hoşuna gitmiş.
Dice que el chico pasaba más tiempo con Laura de Sarah, por lo que Sarah parecía solitario y Sarah intentó hablar en tailandés, que era Benz dice reflexivo.
- Bu çocuğun sevgilisi var mı?
- ¿ Este chico está soltero?
Biri hareket eder ya da bir şey söylerse çocuğun diğer gözünü de çıkartıp babasına yedirin. Sonrasında da başlarız.
Si alguien se mueve o dice algo, le quitaré el otro ojo al muchacho, se lo haré comer al padre y luego empezaremos.
yıllar boyunca laneti kaldırmak için bir sürü çocuğun kanını içtim
Por años, con el fin de acabar esta maldición he bebido una gran cantidad de sangre de los niños.
Patrick, belediye başkanı panikte, gazeteciler ensemde ve çocuğun annesi perişan.
Patrick, tengo un alcalde con pánico, periodistas saltándome al cuello y una madre muy alterada.
Ya bunca zamandır Will'i ararken başka bir çocuğun peşine düştüysem?
¿ Y si todo este tiempo que busqué a Will en realidad perseguí a esa niña?
Bahsettiğin sarışın çocuğun üstündeki işaretler neye benziyordu? Kimin umurumda anne?
¿ Cómo eran las marcas del chico rubio del que estabas hablando?
Çocuğun biri her gün nohut köftesi satmaya geliyor ve her gün de bu hacılardan biri bir ısırık alıyor, yarısını da çocuğun kucağına tükürüyor.
Cada día llega un niño vendiendo falafels, y cada día uno de los árabes toma un bocado y tira la mitad en su regazo.
O çocuğun aklı zaten havada, tamam mı?
Ese chico ya pasa suficiente tiempo en las nubes.
O çocuğun işimi mahvetmesi eksikti.
No quiero que ese chico arruine mis ingresos.
Güney Bronx'taki her çocuğun bir suçlu olmadığını biliyorum.
Obviamente, no todos los jóvenes del sur del Bronx son delincuentes.
Çocuğun biri boynunu kırdığı an işin biter.
El primer niño que rompe el cuello y que todo ha terminado.
Koca çocuğun adı ne?
¿ Cuál es su nombre?
Şu tatlı kurye çocuğun hiçbir alakası yok.
No tiene que ver para nada con el repartidor.
Aptal kıçının 8 parçaya ayrılması o çocuğun suçu değil.
Venga, tío. No es culpa de ese chaval el que seas tan imbécil de arriesgarte con ochos y dieces.
"Aynı zamanda 11 yaşında bir çocuğun annesiyim."
"También soy una madre soltera de una niña de once años."
Bana asıl ilginç gelen şey, ilk doğan çocuğun kendisinden bir önceki kişinin ismini alması. Babanın ismi mesela. Söylememe gerek yok ki...
Lo que creo es interesante es que, primero y principal... el tiene, si retrocedemos... el nombre de tu padre, y así, no hace falta agregar más...
Senin çocuğun olmadığından ötürü bir şeylerden mahrum kal istemedik.
Como la gente como tú no tiene hijos... no te íbamos a privar ni nada.
Start verildi. Yanımdaki genç çocuğun uçarak başladığını hatırlıyorum.
Sonó el disparo de salida, y recuerdo que el chico que estaba cerca salió rapidísimo.
Zavallı çocuğun vücudunun yarısında üçüncü ve dördüncü derece yanıklar oldu.
El pobre chico sufrió quemaduras de tercer y cuarto grado en casi la mitad de su cuerpo.
Bugenhagen'in Vatikan'a yazdığı mektupta o ve Thorn'un çocuğun kehanet edilen İblis olduğuna inandığını söylüyordu.
Bugenhagen escribió al Vaticano diciendo que él y Thorn pensaban que el niño era la Bestia del Libro del Apocalipsis.
Senin çocuğun.
- Es tuyo.
- Bu adam ise bir çocugun hayatini kurtaran muhtesem bir polis.
- Y este tío... es el poli que salvó la vida de un niño.