Çıkıyorsun translate Spanish
4,750 parallel translation
Ama sen tapçı çocuklardan sonra bir numara olarak sahneye çıkıyorsun.
Pero tú, tú vas después de los chicos del tap y antes del número aficionado.
Bu gece dışarı çıkıyorsun.
Saldrás esta noche.
Silah işinden böyle mi çıkıyorsun?
¿ Esta es tu manera de salirte de las armas?
İşten çıkıyorsun.
Te estás yendo.
Kaybedeceğini bildiğin bir savaşa çıkıyorsun.
Estás haciendo una reverencia de una pelea que puedes haber perdido de todos modos.
Seyahate mi çıkıyorsun?
¿ Entonces se va de viaje?
Niye bekarlar gemi turuna çıkıyorsun?
¿ Por qué vas a un crucero para solteros?
Benden kaçmak için her sabah şafak vaktinde mi çıkıyorsun evden?
¿ Te ibas a la escuela tan temprano para evitarme?
Bo Na'yla ne kadardır çıkıyorsun?
¿ Cuánto tiempo has salido con Bo Na?
- Bugünlerde biriyle mi çıkıyorsun?
¿ Sales con alguien?
Bu yüzden çıkıyorsun.
Así que supongo que te vas.
Howard, bir otobüs şöforü Yolcularıyla ne tarzda çıkıyorsa Sen de Sam'le aynı tarzda çıkıyorsun.
Howard, sólo estás saliendo con Sam de la misma manera que un conductor de autobús sale con sus pasajeros.
- Erken mi çıkıyorsun?
¿ Terminando temprano?
Mankenlerle hep çıkıyorsun.
Sales con modelos todo el tiempo.
Bugün erken mi çıkıyorsun, Küçük Ted?
- ¿ Sales temprano hoy, Pequeño Ted?
Muhabirsin ama karakola girip çıkıyorsun.
Constantemente entrabas y salías de la estación de policía.
Onunla çıkıyorsun.
Tienes una cita con ella.
Bu duruma gelmesine rıza gösterip şimdi de geri döndürülmesine karşı mı çıkıyorsun? Ben...
Usted estuvo de acuerdo en ponerle en este estado y ahora no quiere liberarle de él
Neden komşunun evinden çıkıyorsun?
¿ Qué estabas haciendo ahí dentro?
İşte bu, hemen çıkıyorsun.
Eso es todo, vete.
- Tamam demek böyle çıkıyorsun.
Bastante bueno, pero no tradicional.
Hemen dışarı çıkıyorsun!
Usted! Tome esa mierda fuera!
- Yeter, hemen çıkıyorsun.
- Está bien, largo.
Haklısın çıkıyorsun... buttercup.
Usted es el derecho maldito usted se marcha... botón de oro.
Arka odaya girip iletişimi kesiyorsun, üç silahlı adam ve bir motosikletle çıkıyorsun.
Te metes ahà , fuera de contacto sales con tres tipos armados y una moto.
Sen dışarı çıkıyorsun sikik.
Sal tú, maldita sea.
Sanki hala oturma odandaymışsın gibi dışarı yemeğe çıkıyorsun.
Salir a cenar vestido como si estuvieras en tu sala.
- Güzel. Ama sen kârlı çıkıyorsun.
Cheap've pasado, estoy buscando algo más de ustedes.
Bir seyahate çıkıyorsun.
Te vas de viaje!
Her yerde karşıma çıkıyorsun. Çok sinir bozucu...
Sales de la nada todo el tiempo.
Bu gece dışarı mı çıkıyorsun?
¿ Vas a salir esta noche?
Güya kendimizi ihbar edecektik, sense elinde malzemelerle merkezden çıkıyorsun?
¿ No se suponía que nos entregáramos en vez de retirar equipo?
Affedersin. Neden bana yeni bir kılıç yaparak başlamıyorsun?
Disculpa. ¿ Por qué no comienzas haciéndome una espada nueva?
Mallarını satmak için seyyar satıcılık yapıyorsun, değil mi?
Has venido a ofrecer tus servicios, ¿ verdad?
Ve sen de ortaokuldaki kızlar gibi sana söylemedi diye gelip bana çıkışıyorsun.
¿ Y tú te das cuenta que suenas como si estuviera en la secundaria y estás reaccionando mal porque ella no te lo contó?
Hayır, dışarı çıkıp alışveriş yapıyorsun ve bütün paramı harcıyorsun.
No, solo sales y vas de compras y gastas todo mi dinero.
Neden kılıcını indirip bir süre kalmıyorsun?
¿ Por qué no bajas la espada y te quedas un rato?
Şimdi de kızı haklı çıkarıyorsun.
Ahora sólo estás dejando que ella te manipule.
Mükemmel Anne ve Canavar Anne. Belli miktar alkolden sonra canavar ortaya çıkıyor ve bunun hakkında hiç birşey yapamıyorsun.
La adorable mama y mama la bestia y luego de cierta cantidad de alcohol, la bestia aflora y no hay nada que hacer al respecto.
Her yerden sen çıkıyorsun.
Estás en todos sitios.
Ve sen yargıcı kızdırıyorsun.
¡ Y usted se está metiendo con el Juez!
Dostum, düşünüyorum da, madem bu kızla aynı yerde çalışıyorsun... ona doğrudan çıkma teklif etsene?
Oye, amigo, estaba pensando, si trabajas con esa chica ¿ por qué no la invitas a salir, personalmente?
Rüyalarına giriyor ve çığlık atarak uyanıyorsun.
Él se arrastra a tus sueños y te despiertas gritando.
Çığlık atıyorum çünkü sıkıca sarılıyorsun ve tırnakların derime saplanıyor!
¡ Grito porque me tomas muy fuerte y tus uñas pellizcan mi piel!
Bulacağın yere kılıcın neden saklandı sanıyorsun?
¿ Quién crees que ocultó tu espada donde pudieras encontrarla? Moisés.
- Neden sürekli kıçımın dibinde dolaşıyorsun?
- ¿ Por qué tanta insistencia?
Yolculuğa mı çıkıyorsun?
Hijo mío. ¿ Irás de viaje?
Akşam haberlerinden daha çok kişiye ulaşıyorsun. Ulusal televizyona çıkıp, bu yasayı tamamen desteklediğini söylemeni istiyorum.
Tu ministerio alcanza a más personas que el noticiero de la noche y necesito que estés en la televisión nacional y anuncies que apoyas este proyecto de ley.
Sen kızlardan ne anlarsın? Dışarı çıkmıyorsun ki.
¿ Qué sabrás tú de tías si ni sales ni nada?
Neden çıkıp biraz hava almıyorsun? Siktir git.
¿ Por qué no sales y te calmas?
Nihayet sevdiğin kızla tanışıyorsun kız da senden hoşlanıyor, sonra piçin biri çıkıp kızla birlikte olamazsın diyor. Senin aklına gelen ilk şey ise arkana bakmadan kaçmak mı?
Por fin encuentras a una chica que te gusta, y a quien le gustas, y aparece un estúpido que dice que no puedes estar con ella, y ¿ lo primero que se te ocurre es escapar?