Ödünç translate Spanish
7,741 parallel translation
Ford'un anahtarlarını ödünç almayı istiyordum.
Esperaba que me dejaras las llaves del Ford.
Size destek olması için Controlled Outcomes adlı özel şirketi size ödünç vermek isterim.
Me gustaría prestarle un equipo privado llamado Controlled Outcomes para ayudarlo.
Biraz kanından ödünç alacağım sadece.
Solo necesito tomar prestada un poco de su sangre.
Telefonunuzu ödünç alabilirmiyim?
¿ Me prestas tu teléfono?
Telefonunu ödünç alabilir miyim?
¿ Puedo coger prestado tu teléfono?
Jo, bu sinir bozucu biliyorum ama telefonunu ödünç alabilir miyim?
Jo, sé que esto es molesto, pero ¿ puedo por favor coger tu teléfono?
Birinin şahsi koleksiyonundan ödünç aldım diyelim.
Digamos que las he cogido prestadas de la colección personal de alguien.
Seni bir dakika ödünç alabilir miyim Bir dakika lütfen?
- Uh, perdón ¿ Puedo pedir prestado para un momento, por favor?
Arabanı ödünç almalıyım.
Necesito que me prestes el coche.
Ya da kendi başıma, eğer bana Sykes'ı ödünç verirseniz.
- O yo solo si me prestan a Sykes. - Muy bien, un momento.
Arkadaşım David'in dondurma kamyonunu ödünç aldım. BMW'nin önüne park edeceğim.
Mi amigo David me acaba de prestar su gran camioneta de helados, y voy a aparcarla en doble fila delante del BMW.
- Hayır ama ödünç almış olabilir.
No, pero pudo haber pedido prestado uno.
- Bir ruh vücudunu ödünç aldı.
- Me llevé al espíritu en tu cuerpo a dar una vuelta.
Bu iş görüşmesine gidecekti ama giyecek kıyafeti yoktu, onunla ödünç kıyafet almak için daireme geldiğinde buluştum.
Tenía una entrevista de trabajo, pero no tenía nada que ponerse, así que quedé con él en mi apartamento para prestarle un traje.
Bunu ödünç almak ister misin diye merak etmiştim.
Me preguntaba si quieres que te preste esto.
Bay Molesley sana değerli eşyalarından birini ödünç veriyor.
El Sr. Molesley te está prestando una de sus mayores posesiones.
Birinin uşağını ödünç almak geçen yüzyıldan kalma gibi geliyor.
Pedir prestado un lacayo suena como algo del siglo pasado.
Frank'ten ödünç aldım.
- Me lo prestó Frank.
- Ödünç aldım ve incelemeye başladım.
Lo tomé prestado y... empecé a buscar.
Ödünç alabileceğim bir pipo var?
¿ Tiene una pipa que pueda prestarme?
Onlar bizim elektriğimizi tekrar açana kadar ödünç alıyoruz.
Solo la tomo prestada hasta que restablezcan el poder.
Ödünç aldığın özün ne kadar kötü durumda olduğunu bilmiyor.
Él no sabe... lo mal que está tu Gracia prestada,
Ödünç alınmış özde zayıf bir hayat vardır.
La Gracia prestada tiene una vida útil insignificante.
Daha önemlisi, bir kaç DVD ödünç alabilir miyim?
Mucho más importante, ¿ me prestas algunos Dvd?
Birinin telefonunu ödünç almam lazım..
Necesito que me prestes el celular de alguien.
Sözlüğünü ödünç vermiyor.
¡ Señorita! No va a prestarme su diccionario.
"Özür dilerim, Bayan Marin. Kasap bıçağınızı ödünç alacaktım."
"¿ Disculpe, Sra. Marin, le cojo prestado el cuchillo jamonero?"
Alison, Jenna'nın odasından ödünç almamı istedi.
Y Alison me pidió que las cogiera prestadas del dormitorio de Jenna.
Bu kameralardan birini ödünç alabilir miyim?
¿ Me dejarías usar una de esas cámaras?
Arabamı ödünç mü aldın yoksa çaldın mı?
¿ Me cogiste el coche o lo robaste?
Eşinizin koleksiyonunu ödünç alsak mahsuru olur mu?
¿ Nos presta la colección de su esposa?
En çok bilinenleri ödünç alanlar yani büyüyü kullanmak için şeytanların gücünü alanlar.
Las más comunes son las prestatarias... aquellas que aprovechan el poder de un demonio para así poder practicar el arte.
Bir elbiseni ödünç alabilir miyim?
Sí, ¿ me prestas un vestido?
Sana ödünç veremem.
No te puedo prestar ninguno.
Yardımı olacaksa kısa kılıcımı ödünç alabilirsiniz.
Puedo prestarle mi espada, si eso ayuda.
- Telefonunu ödünç alabilir miyim lütfen?
! ¿ Me deja un móvil, por favor?
Bende Kate'i S.O.B'den ödünç aldım.
Así que pedí prestada a Kate a Operaciones Especiales.
- Teminat istiyorlar, ve seninde ödünç verecek ne bir araban ne de bir evin var, ve polis de onu dışarı çıkaramaz bu konu kapanmıştır.
- Porque quieren un aval, y tú no tienes ninguna casa ni coche, y la policía no puede dejarla en libertad, así que eso queda descartado.
Sen ona ödünç verdin sanmıştım.
Pensé que se lo habías prestado.
- Ben ödünç almış olabilirim onu.
Quizá lo pedí prestado.
Çok sık veya her gün kullanmayabilirsin ama pesto sos yapacağın zaman, arkadaşından ödünç alman ya da sosu el yordamıyla yapman gerekmeyeceğini bilirsin. Seni bir yetişkin yapan da işte bu bilgi, bu imkandır.
Quizá no lo uses todos los días, ni siquiera a menudo, pero saber que en cualquier momento puedes hacer pesto sin tener que pedírselo a un amigo o improvisar un método inferior, ese conocimiento, esa posibilidad, te convierte en un adulto.
Nora'nın kıyafetlerinden ödünç alabilirsin. - Evet.
Tengo ropa de Nora que te puedo dejar.
Onu ödünç alıyorum, tamam mı?
Voy a tomarlo prestado.
- Jake, ceketini ödünç alabilir miyim?
Jake, ¿ me dejas tu chaqueta?
- Kaleminizi ödünç alabilir miyim?
¿ Me deja el bolígrafo?
Ödünç almıştım.
Solo lo tomé prestado.
Birkaç alet ödünç almam lazım.
Necesito unas herramientas.
Yüzden Maxwell ödünç Bankası, ikinci bir konum için bize kredi vermek olmaz.
El banco no nos hubiera dado un préstamo para el segundo lugar así que se lo pedí prestado a Maxwell
Garaj kapısındaki onun ödünç aldığı araba değil mi?
¿ No es el coche de ella el que hay afuera?
Dün gece mobiletim öldü. Ben de başka bir arabayı ödünç aldım.
Mi moto se averió aquí anoche, así que me llevé el otro...
Hey, bunu ödünç alabilir miyim?
Oye, ¿ me dejas este?