Öldüğünü translate Spanish
9,760 parallel translation
Öldüğünü düşünüyorum.
sin embargo.
Şirket öldüğünü bilmiyor.
La empresa no sabe que está muerto...
Kimin öldüğünü umursamadı mı?
¿ No le importaba quien era asesinado?
Buradaki son fırtınada bir çok kişinin öldüğünü söyledin.
Dijiste que algunas personas murieron... en la última tormenta que hubo aquí.
Virüsün seninle birlikte öldüğünü öğrendiklerinde gemideki insanlar daha iyi bir uyku çekecek.
Las personas de este barco dormirán mejor esta noche, sabiendo que el virus murió contigo.
Simpson, annenin öldüğünü söylemiştin.
Simpson, dijiste que tu madre estaba muerta.
Mazotu bitmiş olmalı. Gece vardiyasından döndüğünde karbonmonoksit zehirlemesinden tüm ailesinin öldüğünü fark etmiş.
Vuelve de su empleo nocturno y se encuentra a su familia muerta, envenenados por monóxido de carbono.
Kaç kişinin öldüğünü kimse bilmiyor.
Nadie sabe cuántos murieron.
Çoğu insan ailelerinin tekne kazasında öldüğünü sanıyor.
Mucha gente creyó que el accidente de navegación de sus padres fue un accidente.
Neden öldüğünü düşünüyorsun?
¿ Por qué crees que estáis muertas?
Theo dokuz ya da on yaşındayken ailesinin kasabayı terk ettiğini ve o sekiz yaşındayken ablasının bir kazada öldüğünü biliyorum.
Sé que su familia se fue del pueblo cuando Theo tenía nueve o diez años. Su hermana mayor murió en un accidente cuando él tenía ocho.
- Yangında öldüğünü sanıyordum.
Pensé que te habíamos perdido en el fuego.
Moran. Ama sen... Az önce senin öldüğünü...
Pero... te vimos...
Kathie'nin dosyasını yeniden açtığımızda... öldüğünü düşündüğümüz zamanlarda... onu gören insanlar olduğunu anladık.
Si reconstruyes el caso de Kathie, hay muchas personas que dicen haber visto a Kathie cuando sabemos que estaba muerta.
Francis'in nasıl öldüğünü gördü.
Vio como moría Francisco.
Onun öldüğünü ve yapacak bir şey olmadığını anladığın an nasıl hissettin?
¿ Que estabas pensando en el momento Que supiste que el estaba muerto y no sería salvado?
- Öldüğünü sanmıştım.
Pensé que estabas muerto.
Eski karınız öldüğünü söyledi.
Su exmujer dijo que estaba muerto.
O Francis'in nasıl öldüğünü gördü.
Él vio cómo Francisco moría.
Nasıl öldüğünü öğrenmeye çalışalım. Her kimse artık.
Vamos a tratar de averiguar cómo murió, quienquiera que fuese.
Jimmy'nin nasıl öldüğünü anlatabilir misin?
¿ Entonces puede decirme cómo murió Jimmy?
Villy, Helle'nin öldüğünü biliyor mu diye sordu.
Preguntó si Villy sabía que Helle estaba muerta.
- Öldüğünü sandım. - Yeterince yaklaştım.
Pensé que estabas muerto.
Öldüğünü bilmiyordum.
Yo no sabía que estaba muerto.
Esteban ailesinin öldüğünü öğrendi.
Esteban se enteró que sus padres están muertos.
Belki de öldüğünü sanıyorlar.
Quizá te crean muerta.
- Dün gece öldüğünü söylüyorlar.
Dicen que murió anoche.
Cha Joon Young her zaman o yangında öldüğünü düşündü.
Cha Joon Young siempre pensó que habías muerto en ese incendio.
Babanızın burada öldüğünü görmek istediğini hiç sanmıyorum.
Y creo que no quiere ver morir a su padre por algo que hizo usted.
Onların nasıl öldüğünü sorduğumda, ölümlerinin çok hızlı olduğu söylendi.
Cuando la gente muere así, es rápido.
Ancak aksini gösteren yeterli delil olmadığı için Bayan Maxwell'in kaza sonucu öldüğünü söylemek zorundayım.
De forma que, sin pruebas evidentes de lo contrario, no tengo más remedio que concluir que la muerte de la señora Maxwell fue un accidente.
Öldüğünü bu yolla anladım.
Así es como supe que estaba muerto.
Ağlıyordu, çünkü babamızın neden öldüğünü bilmiyorduk.
Lloraba porque no sabíamos por qué se había ido nuestro padre.
Onun öldüğünü sanıyordum.
Creí que estaba muerto.
Bilmiyor ; öldüğünü düşünüyor ama ölmemiş Zenith'te Aktainon saklama ünitelerinden birinde.
Ella no lo sabe, cree que está muerto, pero no. Está en alguna unidad de contención de Aktaion en Zenith.
Bana öldüğünü söyledin.
Me dijiste que estaba muerto.
Patrick Walters'ı bir kapsüle kapatıp kızına onun öldüğünü söyledin.
Encerraste a Patrick Walters en una cápsula y le dijiste a su hija que estaba muerto.
Alex'in henüz öldüğünü bile bilmiyoruz.
Ni siquiera sabemos si Alex está muerto.
Senin öldüğünü düşünüp şimdiden yas tutuyor.
Ella cree que estás muerto, ya está afligida.
O felakette kaç kişinin öldüğünü düşünemiyorum.
No puedo imaginar cuántos deben haber muerto en ese desastre.
Justin'in kalp krizinden öldüğünü söyledim.
Les dije que Justin murió de un infarto.
- Maria " nın öldüğünü mü söylemeye çalışıyorsun?
- ¿ Dices que Marla murió?
Annemin öldüğünü anlattım.
Le hablé de cuando murió mi madre.
Sonra bana öldüğünü söylediğinizde... Birinin para için onu hakladığını düşündüm.
Y luego me dijeron que había muerto, así que me imaginé que alguien lo había matado por el dinero.
Bana senin öldüğünü söylediğinde yalan söylemiyordu, değil mi?
Cuando me dijo que estabais muertos no mentía, ¿ verdad?
Öldüğünü nereden biliyoruz?
¿ Cómo podemos estar seguros de que está muerta?
Sadece ona Ford'un öldüğünü söylediğimde verdiği tepki bana çok gerçekçi geldi.
Cuando le dije que Ford estaba muerto, su reacción pareció real.
Birinin öldüğünü mü görmek istiyorsunuz?
¿ Queréis ver morir a alguien?
Evet, DoD onun öldüğünü söylüyor. ( DoD = Savunma Bakanlığı )
Sí, el Depto. de Defensa afirma que está muerta.
Senin öldüğünü sanıyorlar.
Creen que estás muerto.
Öldüğünü biliyorum.
Sé que murió, y también el anterior,