Ölmüyorum translate Spanish
149 parallel translation
Bir yanlışım daha var. Ölmüyorum.
Y me siento culpable de no haber muerto aún.
- Ölmüyorum.
- No me estoy muriendo.
Ölmüyorum, fakat hayatımı veriyorum.
Muriendo no, abandonando mi vida.
- Ben ölmüyorum!
- ¡ No me estoy muriendo!
Milyoner değilim, ama açlıktan da ölmüyorum.
Bueno, no soy millonario, pero no paso hambre.
Ben açlıktan ölmüyorum, önümde uzun bir hayat var, neden acele edeyim?
Por ahora, no me muero de hambre y tengo toda una vida por delante, ¿ para qué apurarme?
- Starbuck, ben ölmüyorum. - Hayır... tam anlamıyla değil.
No... no exactamente.
Rusya'daki hayal ölüyor olabilir ama ben ölmüyorum.
Quizá el sueño muera en Rusia, pero yo no.
Hep siz ölüyorsunuz. Hiç ben ölmüyorum.
Ustedes dos... ustedes mueren siempre.
Ölmüyorum Rose ama öyle sayılır.
No me estoy muriendo, pero podría estarlo.
- Hayır, şimdi ölmüyorum ama... Hastaneden çıkarken, iyi olduğum için çok heyecanlıydım. Sevinçten uçuyordum.
Ahora no, pero cuando salí corriendo del hospital y estaba contento y corría por la calle y de repente me detuve porque me di cuenta.
Asla yaşlanmıyorum ve asla ölmüyorum.
Sin envejecer ni morir.
Kanamadan ölmüyorum, merak etme.
¡ No me estoy desangrando!
Köprüden atlıyorum. Ölmüyorum. Gel de anla.
Me tiro de un puente y no me muero, imagínate.
Daha ölmüyorum!
Sí, todavía no me habré muerto.
İçeriden çürüyorum. Ama ölmüyorum.
Me estoy pudriendo.
Bu çocuk tam bir salak! Ben de onun için ölmüyorum!
¡ Es un idiota, pero no pienso huir de él!
Evet, birlikte heyecan verici anlar yaşıyoruz.. .. sonra gidiyor, onu özlüyorum ama en azından içten içe ölmüyorum.
Sí, nosotros nos divertimos mucho y luego él se va y lo extraño, pero al menos no me muero por dentro.
Yani, bir Howard W. Campbell oyunundaki bir kahraman gibi aşk için neden mi ölmüyorum? Evet.
¿ Quieres decir, ¿ por qué no me muero de amor... como un héroe en un Howard W. Campbell?
Yorgun değilim, ölmüyorum işin gerçeği, harika bir kadın için de fazla yaşlıyım yani burada olsam da olur.
No estoy cansado, no voy a morirme y soy demasiado viejo para las bellezas. Así que me quedaré aquí.
Ted, ölmüyorum dostum. Hadi ama...
No me estoy muriendo.
Haberimi yapana kadar ölmüyorum.
No antes de que haga mi reportaje.
- Açlıktan ölmüyorum, ama açım.
Todavía no me muero de hambre. Pero sí tengo hambre.
... ve açlıktan ölmüyorum! "
¡ Y no me muero por comer algo!
Senin lanet olası hayallerin için ölmüyorum!
No voy a morir por sus estúpidas ilusiones...
- Nasıl oldu da unuttum. - Açlıktan ölmüyorum.
- ¿ Cómo pude olvidarlo?
Ölmüyorum.
No me estoy muriendo.
- Ölmüyorum.
- No voy a morirme.
Ama ben ölmüyorum, seni yaşlı bencil herif.
Pero yo no me estoy muriendo, viejo egoísta bastardo.
Ölmüyorum.
No me moriré.
- Ölüyor musun? - Hayır, ölmüyorum.
- ¿ Te mueres?
- Ally, daha ölmüyorum.
- Ally, no voy a morir.
- Ölmüyorum.
- no me muero?
Ölmüyorum.
No estoy muriéndome.
Yeni bir hayata başlıyorum Ölmüyorum.
Estoy yendo en dirección a la vida. No me estoy muriendo.
Ölmüyorum.
No estoy muriendo.
Söyle bana neler oluyor. Nasıl oluyorda ölmüyorum?
¡ ¿ Por qué no estoy muerto?
- Ölmüyorum.
- No me voy a morir.
Ben ölmüyorum Robert.
se estaba muriendo. No me estoy muriendo, Robert.
Gerçek şu ki ölmüyorum.
La verdad es que no puedo morir.
Ben ölmüyorum.
No puedo morir.
Ben ölmüyorum.
- No estoy moribundo.
Açlıktan ölmüyorum.
No tengo hambre!
Sana açlıktan ölmüyorum dedim.
Ya te dije que no tengo hambre!
Ben ölmüyorum.
Yo no me muero.
Niçin ölmüyorum ki?
¿ Por qué no me muero?
Ölmüyorum ki.
- No me... estoy muriendo.
Bu tüberküloz ve ölmüyorum.
Es tuberculosis, y no me estoy muriendo.
Ben ölmüyorum.
Bueno, yo no me muero.
Ben ölmüyorum.
No me estoy muriendo.
Ama henüz ölmüyorum!
- ¡ Pero aún no voy a morir!