Şi translate Spanish
1,240,719 parallel translation
Seyirci etkisi, korkunç bir şey olduğunu düşündüğünüz bir olayda kişinin olaya karışmamasına denir.
El efecto espectador, cuando hablamos sobre cómo alguien no se mete si piensa que algo terrible está pasando.
Ama eğer yük araçları tedarik etmek zorunda kalmazsak Şiganşina'ya çabucak varabiliriz.
Pero si no hay necesidad de carros, llegaríamos a Shiganshina rápidamente.
Biliyor musun? Benden hoşlanıp hoşlanmaman umurumda bile değil Sam.
Sam, no me importa que trates de decidir si te gusto o no.
Peki, cebimde olduğu hâlde listemi nasıl okudun?
¿ Y cómo leíste mi lista si estaba en mi bolsillo?
Tek çocuğunuz yok.
Actúan como si tuvieran solo uno.
Aklım sendeyken onların ihtiyaçlarını karşılayamam. Tamam mı?
Y no puedo satisfacer sus necesidades si pienso en ti, ¿ entendido?
Ama aklında olsun, durum tersine dönerse o küçük serseriyi parçalarım.
Pero no olvides que si un día se lo merece, moleré a golpes a ese idiota.
Eğer bir şey bile farklı gelişseydi belki bunların hiçbiri olmazdı.
Si una cosa hubiera salido de otra forma quizá no habría pasado nada de esto.
Bu hikayeyi dürüstçe anlatmak istedik.
Si podíamos contar una historia, no solo con integridad...
Hannah'nın fotoğrafı, masumdu ama tek başına bakılırsa utandırıcıydı, belirli bir ünü olan bir adam yayınladı, bir şeyler söyledi ya da hikayeyi birine zarar verebilecek şekilde değiştirdi.
La foto que se toma de Hannah era inocente. Pero una foto poco favorecedora sacada de contexto, colgada por un chico con cierta reputación o diciendo algo, y si se da la vuelta a la historia, al final puede destruir a alguien.
Ama bir adım öteye giderlerse sürtük oluyorlar, kimse onları sevmiyor, gerçek bir kız arkadaş olmaya layık olmuyorlar.
Pero si alguien se pasa un poco, eres una puta y nadie te quiere, no mereces ser una novia de verdad.
Bence bir kızın bu şekilde sürtük olarak tanınmasındaki zorluk, etkisinin kartopu gibi olması çünkü insanlara, ona insan değil, cinsel bir obje gibi davranmaları için izin veriyor.
Lo más duro sobre el momento en que una chica es etiquetada como puta es que es un efecto bola de nieve, porque le da a la gente permiso para seguir tratándola como si fuera un objeto sexual en vez de un ser humano.
Bence ebeveynlerin olanları yok saymaması, açık olması ve yaşadıklarını göz ardı etmemesi, çocukların daha rahat olmasını sağlayabilir.
Siento que si los padres somos honestos y no ignoramos los problemas, y no ignoramos por lo que han pasado, ayudaremos de verdad a nuestros hijos a estar un poco más cómodos.
"Bana her şeyi söylemek zorunda değilsin ama önemli bir şeyse, buradayım ve yargılamayacağım."
"No tienes que contármelo todo, pero si hay algo realmente importante, estoy aquí y no te juzgaré".
Yardım etmem için biraz daha detaya girmen gerekiyor.
Si quieres que te ayude, necesito que seas más concreta.
Eğer Hannah hissettiklerini ve nedenini anlayabilseydi, o zaman çok farklı olabilirdi.
Si Hannah hubiera sido capaz de entender lo que sentía, y por qué, eso podría haber marcado la diferencia.
Bir şey değişmeyecekse işe koyulmalıyım.
Si nada va a cambiar, mejor que me ponga a ello.
Çoğu zaman erkeklerin kardeşlik anlaşması dediği bir şey var, arkadaşları birine saldırıyorsa, kız arkadaşları veya tanımadıkları biri olabilir, o zaman görmemezlikten geliyorlar.
Muchas veces los chicos tienen este concepto del código de colega, que si su amigo está asaltando a alguien, tanto si es su novia o alguien que no conocen, ellos mirarán para otro lado.
"O durumda olsaydım, kesin bir şey yapardım." diyorsun.
Estás en plan : "Si hubiera sido yo, habría hecho algo seguro".
Bence teoride bunu söylemek kolay, gerçek şu ki, o an ayaklarının üzerinde sağlam durmak ve inandıklarına sahip çıkmak için kuvvetli bir öz güven gerekir, ama teoride değil, gerçekten yaşandığı anda.
Y creo que es fácil hablar en teoría, y la verdad es que requiere ser valiente y tener confianza ponerte de pie y levantarte por lo que crees, no en teoría, sino en un momento en el que si la gente
Eğer Bryce sonuçlarıyla yüzleşmezse yaptığını yapmaya devam edecek.
Si Bryce no sufre las consecuencias, seguirá haciendo lo que hace.
Bu tecavüzse, okuldaki her kız tecavüze uğramak istiyordur.
Si eso es violar, todas las chicas del insti quieren que las violen.
Bazen insanlar "Onlarla seks hakkında konuşursam, tüm detayları öğreneceğim." diye düşünüyor.
A veces la gente piensa : "Si hablo con ellos de sexo, me enteraré de todos los detalles".
Bu aslında oldukça seksi ve her kızın iyi hissetmesini sağlar. Bence onları, söylemeleri gereken şeylerle ilgili doğru eğitebilirsek, eylemlerinin insanlar üzerindeki etkisinin oldukça gerçek olduğunu ve çok ciddi sonuçları olabileceğini öğretirsek belki o zaman önlemek adına bir şey yapabiliriz.
Eso es increíblemente sexi, y hace que cualquier chica se sienta querida, y creo que si podemos conseguir que se digan las cosas correctas, y enseñarles que el impacto de sus acciones en los demás es muy real,
Özellikle geçmişten gelen travmalar varsa, o zaman daha muhtemel olan tepki donmak oluyor. Hannah'nın başına gelen şey de bu.
Y en especial si han acumulado más traumas en el pasado, entonces la opción más probable es quedarse congelado, y eso es lo que pasó con Hannah.
İnsanlar tanıdıkları biri intihar ettiyse daha fazla intihar riski taşıyor.
Las personas tienen mayor riesgo de suicidio si alguien que conocen se ha suicidado.
Bunu izleyen ve hayatının değersiz olduğunu düşünen varsa, umarım bu dizide Hannah'nın yaşadıklarını, onu seven herkesi görürsünüz ve bu insanların sizin hayatınızda da olduğunu anlarsınız.
Si alguien que ve esto siente que su vida no vale la pena, espero que vea que en la serie, alrededor de Hannah, está toda la gente que se preocupa por ella, y que sepa que esa gente también existe en su vida.
Hannah gibi hissediyorsanız bile yardım isteyin, ailenizle konuşamıyorsanız ya da utandığınız için okulda kimseye söyleyemiyorsanız yardım hattını arayın.
Busca ayuda, incluso si te sientes como Hannah y no puedes hablar con tus padres, o con nadie de la escuela porque te avergüenza. Llama a un teléfono de ayuda.
Eğer giderseniz, bunu göremeyeceksiniz.
Y si te vas, no podrás verlo.
Ve yardıma ihtiyacınız varsa 13reasonswhy.info adresine girebilir ve kendi bölgenizde bir organizasyon bulabilirsiniz.
Y si necesitas ayuda, puedes entrar en 13reasonswhy.info para encontrar una organización en tu zona.
Bunda inanılmayacak bir şey yok.... Titanlar neden içinde kimsenin olmadığı şu evleri darmadağın etmişler ki?
Hay más cosas imposibles. Si de verdad lograron marcharse, ¿ por qué los titanes destrozaron hasta ese punto unas casas vacías?
Herkes meşalesini aldı mı? Gidiyoruz!
Si tienen sus antorchas, nos vamos.
O halde neden buradasın ki?
¿ Qué haces aquí si no?
Hayır... karşılaşmamız o kadar kaçınılmaz.
No... Si nos acercamos, ese momento llegará seguro.
Keşke Ay biraz aydınlatsa önümüzü...
Si al menos hubiera luz de luna...
orayı kapatmak için o kadar büyük kaya parçasını nereden bulacağımız. vücut sertleştirme kabiliyetiyle duvardaki oyuğu kapatabilirse...
Pero si Eren se transforma en titán y usa el poder de los titanes para tapar el agujero...
eski haline döndüğünde buharlaşmayıp orada kalırsa mesele çözülmüş olur...
Si puedes dejar un fósil que dure hasta cuando dejes de estar transformado, hay una posibilidad.
Maria Surlarını geri bile alabiliriz.
Además, si eso es factible, hay esperanza para recuperar la Muralla María.
Evet ama unutmayın ancak Eren duvardaki gediği kapatabilirse bu işte başarılı oluruz.
Sí, pero todo depende de si Eren puede tapar el agujero o no.
Ne düşündüğün önemli değil.
La cuestión no es si puede o no.
Babamın bahsettiği... o bodrum katı... orada her şeyin yanıtını bulabiliriz.
El sótano de mi casa. Si mi padre decía la verdad, allí estarán todas las respuestas.
Senin ve halkının terk ettiği insanların yüzüne... hepimiz onları pis kokan ağızlarına lokma olup en acıklı bir şekilde ölürüz.
Son los rostros de los que intentan deshacerse. Si se cumplen sus deseos y esto se llena de titanes, todo el mundo morirá en las apestosas mandíbulas de los titanes.
konuşmayacak mısın? ! Ver kararını artık!
Por favor, dinos si hablarás o no.
şu an cephe hattının en uçlarındadır.
Si es de la tropa 104, estará en primera línea.
Peki ya sur gerçekten de yıkılmamışsa?
Si realmente no abrieron una brecha en la muralla,
birileri yenmiş olsaydı civarda kan veya iskelet falan olurdu.
Si no, habría quedado sangre u otros indicios.
o zaman baban da Titan olmalı.
Si eso fuera verdad, tu padre también tendría que ser un titán.
Yoksa ne bileyim...
Si no, ya sabes, no podrían...
son çare olarak buraya çekilin!
Si no logran contenerlos, suban al tejado.
İçeri birden fazla girmiş olabilir.
No sabemos si entró solo uno.
Şunun çenesini kesip açabilirsem...
Si le corto los músculos de la boca...