Şüpheli translate Spanish
11,965 parallel translation
Bizimkiler, şüpheli olarak Zhang'de karar kıldı ancak istihbarat sattığına dair sağlam bir kanıt bulamadılar.
Nuestra gente dirigió la atención a Zhang, pero no han podido encontrar evidencia sólida de que haya estado vendiendo inteligencia.
Oradaki herkes, şüpheli olabilir yani.
Cualquiera de esas personas podría ser nuestro sospechoso.
Rahatsızlık verdiysek kusurumuza bakmayın ama bölgede şüpheli izler olabileceğine dair arama yapıyoruz.
Perdone que la moleste, señora, pero estamos haciendo una ronda de rutina en la zona buscando cualquier tipo de actividad sospechosa.
İki kurbanı da bulduk. Onları havaalanına kadar izledikten sonra olağan şüpheli listesi çıkardım. Temasa geçtikleri insanlar listesini.
Tenemos a las dos víctimas, y después de seguirlas por todo el aeropuerto, me he acercado a una pequeña lista de sospechosos... gente con la que ambas entraron en contacto.
Eğer katilimiz alabileceği her şeyi almışsa, yarım milyondan fazla para yapmıştır. Bir şüpheli var mı?
Si nuestro asesino todo lo cosechado posible, que podrían haber hecho más de medio millón de dólares.
Hemen bir şüpheli bulmuşlar. Kocası Kyle Lincoln.
Tenían un sospechoso, su marido, Kyle Lincoln.
Şimdi de elimizde iki günlük olay yeri ve kasaba dolusu şüpheli var.
Tenemos una escena, con una ciudad llena de sospechosos.
Ya şüpheli gerçek yüzünü gösteriyorsa?
¿ Y si es lo que quería de verdad?
Mekan aynı zamanda şüpheli sayısını da azaltıyor.
El sitio también reduce el número de sospechosos.
Mekandan bağımsız olarak bu şüpheli deneyimli, organize ve en kötüsü de sabırlı.
A pesar del lugar, es experimentado organizado, y lo peor de todo, es paciente.
Şüpheli soruşturmaya içerden başlayacağımızı biliyordu ve biz de aynen öyle yaptık.
El sudes sabria que investigariamos al círculo más próximo, y es lo que hicimos.
Şüpheli o eleman olabilir.
Podría ser el sudes.
Şu şüpheli uyluk kemiği için, hastanın başına kan astınız mı?
chicos colgaron sangre?
İş kadını gibi ama ben şüpheli değilim diye de haykırıyor bir yandan.
Es muy de mujer de negocios, pero con un toque de informalidad... que dice, "no soy sospechosa".
- Bilinen bir şey. - Eşi hâlâ ana şüpheli.
El esposo sigue siendo nuestro sospechoso número uno.
Kanıtlanana kadar, sadece şüpheli sayılırlar.
Hasta que se demuestren, merece el beneficio de la duda.
Tamam, adı Tyler Kaheaku, kendisi kocanızın cinayetindeki şüpheli.
Vale, se llama Tyler Kaheaku y es sospechoso del asesinato de su marido.
Yani şüpheli onları esir tuttuğu ikinci bir mekana sahip.
Lo que significa que el sudes tiene una segunda localización segura donde los retiene.
Şüpheli öfkesini çıkaracak bir yol bulmuş.
El sudes encontró una toma de corriente para su agresión.
Şüpheli kendine güveniyor.
Eso habla de la confianza del sudes.
Şüpheli bir şok tabancası kullanıyor olabilir.
El sudes podría estar usando algo parecido a un táser.
Şüpheli programlarını biliyor olmalı.
Eso habla de lo que conoce el sudes sus planes.
O halde şüpheli sandığımızdan çok daha büyük bir alanda avlanıyor.
Eso significa que el territorio de caza del sudes podría ser mucho mayor de lo que pensábamos.
Şüpheli işkenceyi arttırdığına göre sinirleniyor olabilir.
Bueno, el hecho de que el sudes esté incrementando su método de tortura podría significar que se siente frustrado.
Şüpheli Steven'ın kendi işkencesini bekleyip görmesini istedi.
Este sudes quiso que Steven anticipase y presenciase su propia tortura.
Şüpheli Steven'ı buradan kaçırmamış.
El sudes no secuestró a Steve aquí.
O halde şüpheli eviyle işi arasında onu durdurmuş olmalı.
Entonces el sudes debió interceptarle en algún punto entre aquí y su trabajo.
Bir düşünün, şüpheli saklanmış bekliyor. Kavşakta dururken saldırıyor ve arabalarıyla gidiyor.
Pensadlos... el sudes espera, ataca a la víctima en un cruce y luego se marcha en sus coches.
Belki Lance şüpheliye istediğini verdi ve şüpheli için önemi kalmadı.
Pero si eso es cierto, quizá Lance le dio al sudes lo que quería y ya no le valía de nada.
Şüpheli işini bitiremeden öldü.
Murió antes de que el sudes terminase con él.
Aradığımız şüpheli sadist bir engizitör, yani bilgi almak adına acı verip cinsel ve duygusal açıdan tahrik oluyor.
El sujeto desconocido que estamos buscando es un inquisidor sádico lo cual significa que se excita sexualmente y emocionalmente provocando dolor con la excusa de conseguir información.
Şüpheli kurbanlara güç uygulayıp onları kontrol ediyor, onları istediğini alana dek tamamen çaresiz hale getiriyor.
Este sudes ejerce el poder y el control sobre sus víctimas haciéndoles sentir completamente impotentes hasta que le dan lo que sea que esté buscando.
Şüpheli takıntıyla, ihtiyaca dayalı bir arzuyla hareket ediyor.
Este sudes está motivado por una compulsión, un deseo basado en necesidad.
Şüpheli kurbanlarını uyanık tutuyor, o yüzden şoförlerin uyuyakaldığı kazalara bak.
Sabemos que el sudes mantiene a sus víctimas despiertas así que, busca accidentes en los que los conductores se durmieran al volante.
Bir şüpheli var mı Garcia?
García, ¿ algún sospechoso viable?
Beyninde hayalet gezinen bir şüpheli daima tehlikelidir.
Bueno, el sudes con un fantasma en su mente siempre es peligroso.
Bir eli saklamak şüpheli hareket sayılır.
Ocultar las manos es considerado sospechoso.
Ne bir şüpheli paket var ne de bir patlayıcı izi. Hiçbir şey yok.
No hay paquetes sospechosos, sin rastros de explosivos.
Başkomiserim, şüpheli hakkında yeni bilgilerimiz var.
Hola, capi. Tenemos noticias de ese sospechoso.
Yalnız çok sayıda şüpheli şahıs girip çıktığından gideceğimiz adres tehlikeli olabilir.
La casa puede resultar peligrosa, no hacen más que entrar y salir indeseables.
İlk cinayet için de şüpheli yok değil mi?
¿ Tampoco hay sospechosos para los primeros asesinatos?
Dövmeli, döner bıçağı veya golf sopasıyla yaralanmış biri veya şüpheli bir hasta rapor etmediler.
No ha habido ningún informe de pacientes con tatuajes... puñaladas por un cuchillo de sashimi... contusión por tuberías, ni ningún otro paciente sospechoso.
- Hâlâ şüpheli hasta yok mu?
- ¿ Aún no hay pacientes sospechosos?
Şüpheli araç Cheonho-dong'da Rodeo Caddesi'nden kuzeye doğru ilerliyor.
El vehículo sospechoso se dirige al norte de la calle Rodeo en Chonho-dong.
Elinde bıçağı olan şüpheli ile feci şekilde dövüştükten sonra Cha Se Hoon şüpheli tarafından bıçaklandı.
Después de una feroz pelea con el sospechoso, que tenía un cuchillo... el señor Cha Se Hoon fue apuñalado por el sospechoso.
- Evet. Yani şüpheli cesetle bayağı zaman geçirmiş.
Eso significa que los sudes pasado mucho tiempo con el cuerpo muerto.
Şüpheli cinayetin tadını çıkararak tatmin oluyor gibi.
Esto se siente como el sospechoso está bajando de alguna manera en tomar el tiempo para saborear su presa.
Şüpheli adli önlemi bırakmış gibi.
Eso significa que los de unsub renunciado a una contramedida forense.
- Hiç şüpheli buldun mu? - Buldum.
¿ Jeffrey Vachs?
Neden sadece altı şüpheli var?
¿ Por qué hay solamente seis sospechosos?
Birimler mavi aracı takipte. Üç şüpheli batıya Lexington'a doğru devam ediyor.
Unidades en persecución de una Econoline azul con tres sospechosos dirigiéndose al oeste por Lexington.